Türkiye’nin, ABD’yi karşısına alarak Afrin’e operasyon başlatması, birçok devleti rahatsız etmişti. Türkiye aleyhine birçok açıklama yapıldı. Halihazırda yerel ve global tüm güçlerin aktif olarak sahada olduğu Suriye topraklarında altı-yedi yıldır terör estirenler, Türkiye’nin müdahalesine karşı çıktı. Üstüne üstlük memleketi yangın yerine dönmesine rağmen emperyalistlere ses çıkarmayan Esed rejimi de, sanki ortada Suriye diye bir devlet kalmışçasına Zeytin Dalı Harekâtı’nın Suriye’nin toprak bütünlüğüne müdahale olduğunu iddia etti. Dergimizi baskıya hazırladığımız saatlerde ise Esed’e bağlı rejim yanlısı milislerin Afrin’e girmeye başladığı haberi ajanslara düştü. Rusya’dan habersiz adım dahi atamayan Esed’in, böyle bir hamleye kendi başına karar veremeyeceği aşikâr. Dolayısıyla nasıl ki Amerika dost ve müttefik görünüp yüzümüze gülerken bizi arkadan hançerliyorsa, Rusya da menfaatlerini temin için aynısını yapmaktan çekinmeyecektir. İlk olarak bunu aklımızdan çıkarmamalıyız.

Bu Savaştan Dönemeyiz

Dönüşü olmayan bir yola girdiğimizi defalarca dile getirmiştik. Artık merkezde Müslüman Anadolu halkı ve Türkiye olmak üzere İslâm dünyasının âli menfaatleri için bu savaştan dönemeyiz. Nitekim toplumdaki bütünleşme, ordunun İslâmî motiflerle bezeli bir harekât gerçekleştirmesi, içinde hinlik olmayan herkesin meselenin ciddiyetinin farkında olduğunun göstergesi. Kararlılığımızı kaybettiğimiz, en küçük tavizi verdiğimiz anda varlığımızın sorgulandığı bir noktaya geliriz.

Bu zulüm sabır eşiğini çoktan aştı

Dış politikada hayatî bir gündemin içerisinde yol alırken dış politikanın katalizörü mesabesindeki iç politikada pek de değişen bir şey yok. Kastımız kısa vadede değişen bir şey olmadığı değil; üzerinden 21 sene geçmesine mukabil 28 Şubat’ın tutsak ettiği Müslümanlar hâlâ Medrese-i Yusufiye bildikleri cezaevlerinde. Üstelik biz cezaevlerindeki Müslümanların tahliye edilmesini beklerken gönüldaşımız Sebahattin Arslan 28 Şubat’tan kalma bir davasından dolayı tutuklanarak cezaevine gönderildi. Cezası ise malûm; Müslüman olmak ve 28 Şubat sürecinde Kemalist İslâm düşmanlarına karşı mücadele etmek. Sen kalkıp sınır ötesinde İslâmî motifleri kullanarak operasyon yapacaksın, öte yandan Müslümanlar senin hâkimiyetinde olan cezaevlerinde 20 senedir esir tutulacak; “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” derler adama! Bu zulüm sabır eşiğini çoktan aştı!

28 Şubat meselesini 580. sayımızda değerlendirdik, “Bitmeyen 28 Şubat Yapmışlar” manşetini attık ve Üstad’ın Sakarya şiirinden “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” dizelerine yer verdik. Kapak mevzumuzu da Ömer Emre Akcebe “28 Şubat ve Siyasî İktidarsızlık” başlıklı yazısında işledi.