Memleketimiz uzunca süredir emperyalist bir kuşatmanın altında… Bu kuşatma 15 Temmuz gecesi, öz yurdumuzda prangalara vurulmuş olan bizi, topyekûn boğma teşebbüsüne dönüştü. Milletimiz can havliyle bu teşebbüse mukavemet göstererek memlekete içeriden ve dışarıdan uzanan elleri kırdı. Esasında, o gece halkımız, istikametinin emperyalistleri İslâm topraklarından atmak olduğunu cümle âleme deklare etti.
Darbeciler Serbest Bırakılıyor, Medya Darbeyi Sulandırıyor
Aynı milletimiz, 15 Temmuz sonrası ekonomi vesair sahalarda yapılan sabotaj ve saldırılara da gayeye giden yolda aşılması gereken engeller olarak baktığı için sesini çıkarmadı. İdarecilerine içerideki hainlerin temizlenmesi ve akabinde dışarıdan memleketimize taarruz edenlerin karşısına dikilmeleri için her türlü desteği verdi. Erdoğan istediği için, daha güçlü bir idarenin ortaya çıkması adına 16 Nisan referandumunda sistem değişikliğini de kabul etti. Referandum sonrasında mücadelenin daha hararetli ve netice odaklı sürmesi bekleniyordu. Öyle olmadı; şu an memlekette, her şey sütlimanmış gibi bir hava estirilmeye çalışılıyor. Derin bir sessizlik memleket çapında hâkim… Ara ara bu sessizliği yırtıcı ufak-tefek ve operasyon kokan hadiseler gerçekleşiyor; fakat iki gün konuşuluyor, sonra tekrar unutulup yola devam ediliyor. Bu hâdiseler, bir taraftan milletimizin 15 Temmuz’da tesis ettiği birliği güve gibi kemirmekte, öte yandan Erdoğan düşmanlığı çerçevesinde karşı cepheyi muhkemleştirmekte. Her geçen gün aptalca sebeplerden darbeciler serbest bırakılıyor, mahkemeler ise hakimler eliyle cıvıklaştırılıyor, medya ise darbeyi sulandırarak yok etmeye çalışıyor.
Hâkim Şehit Yakınını Dışarı Atıyor
Silivri'de darbeci bir Albay şehit ablasına yumruk atıyor, hâkim şehit yakınını dışarı atıyor. Ankara'da hakim, oğlunu kaybetmiş babaya “şov yapma türbine oynama lan atarım seni dışarı” diye tehdit ediyor. Kemalist hâkimlerin eline kalan darbeciler hiçbir şekilde ceza almıyor. Çünkü darbenin tiyatro olduğunu düşünüyor hepsi. Bu hakimler devletin namusunu kurtaran şehit yakınlarını gazileri eziyor.
Milletin Kanını Emen TÜSİAD’a Kucak Açıldı
Millet, referandum sonrasında Erdoğan’ın tekrar Ak Parti’nin başına gelmesiyle bir temizlik operasyonu beklerken, Ak Parti, referandumda ‘evet’ oylarının beklenenden alt düzeyde çıkmasından korkmuş olacak ki, iktidarının ilk senelerindeki gibi muvazaacı bir tavra büründü. Senelerdir bu milletin kanını emen TÜSİAD’a kucak açmalar, Batı’ya şirin görünmek adına elinde 248 şehidimizin kanı olmasına mukabil katillerin salıverilmesine yargının meselesi diyerek ses çıkarmamalar, 28 Şubat’ı hatırlara getiren taze vakıaları görmezden gelmeler ve daha birçoğu… Ak Parti’nin bu tavrı da çekilen ufak tefek operasyonların tesirine ivme kazandırıyor, millet de rahatsızlığı yavaş yavaş dile getiriyor.
Türkiye’de Bir Zafiyet Kollanıyor
İçeride bunlar yaşanırken, Türkiye dışarıdan da kuşatılmış vaziyette. NATO tarafından Doğu Avrupa ve Balkanlardan, ABD ve kuklası PYD tarafından Suriye’den, Şii İran’ın pozisyonu ve Irak’ın ahvali zaten malûm. Hâsılı Türkiye’de bir zafiyet kolluyorlar. Hâl böyle iken, her şeyden evvel şu idrak edilmeli ki, bu millet, emperyalistleri aveneleriyle birlikte bu topraklardan sürmeyi çoktan kafaya koymuş ve yola çıkmıştır. Bu er yahut geç gerçekleşecektir. Mesele yaşanacak olanlara tesirin hangi yönde olacağıdır. Aslî vazifesi memleketi ve milleti sevk ve idare etmek olan iktidar, milletin yakaladığı hıza bir an evvel yetişmez ise, bunun bedelini emperyalistler ödetmezse millet ödetir.
Baran Dergisi’nin 542. sayısını (1 Haziran 2017) bu meseleler etrafında ele aldık. Tüm Turkuaz bayilerinden temin edebilirsiniz.