İslâm Tarihi, Hz. Peygamber, Ehli Sünnet, Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Şeriflerle ilgili sık sık tepki toplayan açıklamalarıyla gündeme gelen kuruluşlar arasında bulunan AKABE Vakfı, uzun süredir Müslüman gençliği rahatsız eden faaliyetleriyle gündemin ilk sıralarındaki yerini koruyor. Savunmalarında sürekli, “biz ıslahçılarız, ıslah hareketiyiz” sloganı göze çarpan “Hilal” adı verilen hareket, yoğun tepkilere rağmen ifsat dolu yayınlarıyla sapkın propagandalarını sürdürürken Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tepkisizliği gündemdeki yerini koruyor.
Bünyesinde Hilal TV, Hilal Haber, Yardımeli Derneği, Düşün Yayınları gibi haber-yayın-propaganda organları bulunduran grubun yayın organı Hilal Haber, iki hafta önce Baran Dergisi’ndeM.İslamoğlu’nun adının geçtiği bir röportajı gündeme taşıyarak kendini savunma gafletinde bulunmuştu. Baran Dergisi hakkında “eli kanlı İBDA-C’nin yayın organı” şeklinde bir ifadeyle asılkimlik ve niyetlerini ele veren ‘Hilal Haber’, dikkatleri İslamoğlu’ndan kaçırırken suçüstü enselenmişti. İslamoğlu’yla ilgili Baran Dergisi’nin gündeme taşıdığı bir yığın soru ise hâlâ cevap bekliyor.

Baran Dergisi’nin 563. sayısında Harun Çetin ile yapılan Ehl-i Sünnet’i, tasavvufu, Selefiliği vs. tarihi ve bugünü ile güzel bir şekilde özetleyen mülakat üzerine Mustafa İslamoğlu’nun Hilâl Haber’i iktidardan ve malûm çevrelerden güç alarak “eli kanlı İBDA-C’nin yayın organı” diye hezeyan kusmuştur. Mustafa İslamoğlu’nun, “indirilen din, uydurulan din” sözünü sık sık kullandığını, Ehl-i Beyt söylemi altında Şiilik yaptığını, kaderi inkâr ettiğini, Peygamberi ve onun Sahabîlerini değersizleştirmeye çalıştığını, aslında reformcu ve omurgasız olduğunu belirtelim. Hem de Kemalistlerin “İBDA-C terör örgütü” söylemlerine benzer ağızlarla İBDA-C’nin İbda Fikriyatına bağlı cepheler mânâsına umumî bir isim olduğu, herkesin tepki ve tercihine göre kanunî veya kanundışı faaliyetleri olabileceği, herhangi bir cephenin bir faaliyetinin aralarında organik bir bağ olmadığı için hukuk önünde öbür cepheleri bağlamayacağı malûm iken.
AKABE grubu yayın organları, Diyanet İşleri Başkanlığı’na Prof. Ali Erbaş’ın getirilmesiyle birliktebasın-medyadünyasında sivrilen “organize” isimlerin açıklamalarını hoparlöre bağlamakla dikkatçekiyor.

Mustafa İslamoğlu, Caner Taslaman, Emre Dorman, İhsan Eliaçık, Mehmet Okuyan, Bayraktar Bayraklı, Abdulaziz Bayındır, Hayri Kırbaşoğlu, Orhan Aslan, Sait Çamlıca gibi isimlerin görüşlerini paylaşarak Ehli Sünnet ölçülerini inkar ve ifsad dolu yayın-propaganda faaliyetini sürdüren “AKABE Medya”, hiçbir müdahale ve denetim olmaksızın Diyanet İşleri’ni de“yayın üssü” gibi kullanmasıyla ayrıca dikkat çekiyor.

Şimşirgil: Diyanet Ehl-i Sünnet’i Korumak Zorunda
Akabe Vakfıyayın grubundan Hilal TV, geçtiğimiz gün Prof. Ahmet Şimşirgil’in DİB ve İslamoğlu’na tepki veren açıklamasını haber yaparken şu başlık altında verdi:

“Şimşirgil Diyanet’e Ali Bardakoğlu’na ve Mustafa İslamoğlu’na saldırdı”
Hilal TV’nin sosyal medya hesabından,“Ahmet Şimşirgil, yine saldırmaya ve hedef göstermeye devam ediyor.İşte müfteri Şimşirgil’in saldırganlığı;” şeklinde sunulan haberde Prof. Şimşirgil’in çarpıcı ifadelerine yer verildi:
“Diyanet’in tepe noktasındaki bir grup zümre Diyanet’i yanlış noktaya sürüklüyorlar. Diyanet Ehli Sünnet’in koruyucusu olmak zorunda. Diyanet’te sözü geçen Ali Bardakoğlu’dur. Ali Bardakoğlu’nun diyanetin başına geçmesinden itibaren diyanetin faaliyetleri FETÖ ile irtibatları dinler arası diyalogdaki yeri çok iyi incelenmelidir. Diyanette Ali Bardakoğlu etkisi hala devam ediyor. Görmez’in gitmesi bir şeyi değiştirmedi. Görmez çok mu iyiydi? FETÖ ile ilgili bir tane yazı mı yazdı? Diyanet olarak sen İhsan Şenocak gibi bir ehli sünnet koruyucusunu görevden alıyorsun ama Mustafa İslamoğlu’nun adamları diyanette cirit atıyor. Bana söyle o zaman ey diyanet sünneti hadisleri yok sayan, imanın şartlarını inkar eden Mustafa İslamoğlu hakkında ne diyorsun? İhsan Şenocak beyi neden görevden aldıklarını söyleyemezler. Hürriyet gazetesinde Ali Bardakoğlu’nun bir lafı vardı. “Diyanet sünni bir kurum değildir” dedi. Ali Bardakoğlu diyaneti bu hale getirdi. Diyanet dinler arası diyaloğu takip eden, hristiyanlaşmayı takip eden, FETÖ ile ilişkileri takip eden bir kurumdur. Müslümanları da azarladı. İslamoğlu, Taslaman, Eliaçık’la zerre mücadele etmiyorsun?”

Aynı yayın organı, 8 Kasım tarihli Karar gazetesinden Mustafa Çağrıcı’nın,“Sünnet’e Dair” başlıklıyazısını haberleştirerek“destek mesajı”toplamayı sürdürdü. Sözkonusu yazıda, “Bu vahim manzaranın arkasındaki sebeplerin neler olabileceği üzerine düşünen, “Bir de şuradan bakalım” diyen herkesi “Din düşmanı, Sünnet düşmanı, Ehl-i Sünnet düşmanı”; dışımızdaki cümle âlemi de “İslâm ve Müslüman düşmanı, vs. düşmanı” gibi görmek, Müslüman toplumların bazı kesimlerinde artık bir paranoyaya dönüşmüş durumda.” şeklinde ifadeler yer alıyor.

Aynı çevreden,İslâmî ölçülere vurulduğunda “küfür” sayılan birçok maddeyi sürekli işlediği gözden kaçmayan bir başka isim Doç. Emre Dorman ise, “Biz İslâm’ı yanlış öğrendik, Peygamberi yanlış anladık” yollu, öteden beri “sapkınlık” olarak değerlendirilen benzeri ifadeleri kullanmaktangeri durmuyor. Emre Dorman Diyanet Dergi’de yayımlanan ‘Modern Hayatta Deizmin Popülerleşmesinin Sebepleri’başlıklı yazısında,‘Müslümanlar için tehdit olabilecek şey deizmin kendisi ya da felsefesi değildir. İslâm’ın yanlış bilinip uygulanmasıdır.’şeklinde,“doğru yol”a sapık kapıaralayan ekip üyelerinden biri olduğunu gizlemeksizin iman ve İslâm ölçülerini baltalamayı sürdürüyor.