Üsküdar 29 Mayıs Üniversitesi’nde, Türkiye'de okuyan Kırımlı gençlerin organize ettiği "Kırım Tanıtım Günü" düzenlendi. Kırım’ın kültürel ve tarihi kimliğinin tanıtıldığı programda, yöre halkının yaşattığı folklorik gösteriler de yapıldı.
Programa katılan isimler arasında Ergun Sevimsoy, Kırım Türklerinin 1952 yılında Türkiye’de kurduğu ilk dernek olma özelliğini taşıyan İstanbul Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği yönetim kurulu üyesi olarak şunları söyledi:
“Derneğimiz Mustafa Abdulcemil Kırımoğlu liderliğinde, Kırım Tatar Milli Meclisi’nin görüşleri istikametinde faaliyetlerini sürdürüyor. İstanbul Fatih’te bulunan Karagümrük Mahallesi aynı zamanda “Tatar mahallesi” olarak geçer. Dernek bünyesinde her Cuma konferanslar düzenliyoruz. Her ne kadar okul kitaplarında Kırım coğrafyasına yeterli yer ayrılmamış olsa da, 23-24 Şubat’ta düzenlenen sempozyuma katılan çok sayıda Kırımlı olmayan ilim adamı ve Kırım üzerinde ihtisas kazanmış akademisyen olması bizleri çok memnun etti.”
 
“Büyük Sürgün ve Büyük Zulüm”
Ergun Sevimsoy, Kırım halkının II. Dünya Savaşı döneminde yaşadığı zulmü anlatırken şunları ifade etti:
“18 Mayıs 1944 tarihinde yaşanan büyük sürgünde, Kırım halkı yaşadığı zulümlerin en büyük ve şiddetli olanını yaşamıştır. Bizler bu zulmü görmemiş olsak da, onların acılarına ortak olmaya, hatırlatmaya çalışıyoruz. O sürgün döneminde yaşayan dedelerimiz, akrabalarımız, hayvan vagonlarında 20 gün işkenceli bir yolculuk yaşamıştır. Havası bir vagonda küçücük bir havalandırma deliği, aynı vagonun bir başka köşesinde açılan delikle tuvalet ihtiyaçlarını gidermek durumunda kalmışlardır. Koyu dindar bir toplum olan Kırım insanları bu yolculukta çok zorlanmış, birçok bacımız, anamız o vagonda tuvalet ihtiyacını gidermekten haya etmiş, yollarda çatlayarak vefat etmiştir. Yine bebeklerini emziremeyenler olmuş, evlatlarını açlıktan kaybeden analar olmuştur. Yol üzerinde açlıktan kıvranan insanımıza tuzu balık yedirilmek suretiyle susuzluktan perişan edilmiştir. Bu zulme maruz kalan insanlar kadın, çocuk ve savaşamayacak durumda olan yaşlı insanlardı. Bu sürgünde ve takip eden yıllarda nüfusun yüzde 46’sı Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Aileler parçalanmış, onlardan kalan nüfusun bir kısmı Türkiye’de hayatına devam etmiş, evlatlarını okutuyorlar. Kırım 4 yıl önce yine işgal edildi. Rusya, Asya Türklerini geçmişte olduğu gibi bugün de zulüm altında tutmaktadır. Kırım Türklerinin ezeli düşmanı Rusya’ya karşı Türkiye’yi yanımızda görmek istiyoruz.”
 
Zafer Karatay Türkiye’nin Destekleri İçin Teşekkür Etti
Programda konuşan bir başka isim ise, Kırım Tatar Milli Meclisi Türkiye Temsilcisi Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay oldu. Karatay şunları söyledi: 1783’te Çarlık Rusya’sının işgaline maruz kalan Kırım halkının bir kısmı, gördüğü baskı ve zulümler nedeniyle “hak topraklar”a, yani Müslüman Anadolu topraklarına göçmek durumunda kaldı. Kırım Türkleri erime noktasına geldiğinde 1917’de Kırım Ahali Cumhuriyeti kuruldu. Karadeniz Sivastopol’de üslenen Bolşeviklerin saldırısına maruz kalan Kırımlılar, aralarında kurultayımızın 1. Başkanı ve Kırım, Ukrayna, Beyaz Rusya, Litvanya ve Polonya Baş Müftüsü Numan Çelebican’ı şehid ettiler. Baş Müftümüz Kırım Milli Marşı’nı yazan şahsiyettir. Stalin döneminde yok edilmek istenen halkımız Anka kuşu gibi yeniden dirildi ve o gün bugündür örnek bir varlık mücadelesi veriyor. Kendisiyle 23 yıl ortak tarih belgeseli çalışması yürüttüğümüz merhum Halil İnalcık’ın Kırım Hanlığı Tarihi’ni Kırım’ın tanınması açısından faydalanması gereken eser olarak tavsiye ediyorum. Ayrıca Cengiz Dağcı gibi değerli isim halkımızın edebiyat dünyasına kazandırıldı. Bu sürgünden kurtulan evlatlarımızı düzenledikleri program için tebrik ediyorum. 2014’te yeniden işgal edilen Kırım topraklarıyla dayanışma içinde olan herkese canı gönülden teşekkür ediyorum.”
 
Kırım’la İlgili Notlar
Türk Dünyası ve Uluslararası İşbirliği Topluluğu Başkanı Emin Yiğit ise, Kırım Hanlığı’nın dağılmasından sonra Kırım Halk Cumhuriyeti adıyla mücadelesine devam eden Kırım halkının özgürlük mücadelesinde Türk halkının yanında olacağını ifade etti.
Programın son bölümünde Kırım coğrafyasını ve kültürel özelliklerini sinevizyon eşliğinde anlatan Numan Seyyid Mehmedov, Kırım yarımadasının tarihinden ve bölgede yaşayan farklı milletlerden topluluklar hakkında bazı bilgiler verdi. O bilgiler ışığında kaydedilen notlar:
"Rusların çoğunluğunu (yüzde 60) teşkil eden yarımadada yaklaşık iki milyon insanın yaşadığını söyleyen Seyyid, Tatarların oranının yüzde 13 olduğunu hatırlattı. Bununla birlikte yarımadada Ukraynalı, Beyaz Rus, Moldovalı, Yunanlıların da yaşıyor.
18. Yy’da ilhak edilen yarımada, II. Dünya Savaşı’nda Almanların da hücumuna uğramış.
Kırım’ın anadili Türkî dil gurubundan. Güney sahili olan Yalıboyu’nda Oğuz lehçesi taşıyan dil konuşuluyor. Kuzey ve doğu kesiminde ise ağırlıklı olarak Kıpçak Türkçesi konuşuluyor. Burada yaşayan Tatarlar, çekik gözleriyle genellikle Nogay olarak adlandırılıyor. Edebiyat dili Kıpçak-Oğuz karışımından oluşan Kırımlılar, 14. Asırda Kırım Hanı Özbek Han’ın İslamiyet’e girmesiyle birlikte İslâm hakimiyetine girdi. Kırım Hanı Hacı Giray’ın Osmanlı müttefiki oluşuyla birlikte Osmanlıların gazalarına Kırım Tatar birlikleri de katıldı. Kırımlılar Orta Avrupa’dan İran ve Mısır’a kadar Osmanlı ile omuz omuza çarpıştı.
Kırım, farklı dönemlerde Tolstoy, Gorki, Çehov gibi sanat ve edebiyat dünyasının meşhur isimlerinin çalışmalarına şahit olmuş, Alexander Puşkin gibi şairlere ilham veren coğrafya sayılmıştır."

Programın son bölümünde ise Kırımlı çocukların halk dansı eşliğinde yöresel motifler sergilendi, şiirler okundu.


İstanbul Kırım Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği yönetim kurulu üyesi Ergun Sevimsoy


Baran Dergisi yazarı Cumali Dalkılıç, Kırım Tatar Meclisi Üyesi ve Emel Kırım Vakfı Başkanı Zafer Karatay'la...

 
Baran Haber