Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere esir düşen ve Arakan’daki esir kampında büyük bölümü şehit olan Türk askerlerinin ailelerine yazdığı mektuplar, Türk Kızılayı tarafından arşivlendi. Mektupların, şehit askerlerin torunlarına ulaştırılması için çalışma başlatıldı.
 
Dört yıl süren ve hala izlerini koruyan savaş döneminde esir düşen yaklaşık 12 bin Osmanlı askeri, Türk Kızılayı tarafından oluşturulan birim eliyle Osmanlı İmparatorluğu’nun dört bir tarafındaki aileleriyle haberleşti. Kızılay, mektupları Selanik’ten Halep’e, Diyarbakır’dan İzmir’e kadar birçok bölgedeki asker ailesine ulaştırdı.
 
Türk Kızılayı Genel Müdürü İbrahim Altan, “Bizim elimizde esir düşen askerlerle ilgili 308 bin esir kartı var. Bunlar sadece Osmanlı askerleri değil, çeşitli milletlerden esir alınan askerleri de kapsıyor. Balkan Savaşları ve Dünya savaşlarına ait elimizdeki esir kartlarında, askerlerin hangi cephede esir alındığı ve sağlık durumlarına ilişkin notlar bulunuyor” dedi.
 
Özellikle Basra Cephesi’nde İngilizler tarafından esir alınan yaklaşık 12 bin Osmanlı askerinin Hindistan ve Arakan bölgesine götürüldüğüne dikkat çeken Kızılay Genel Müdürü şunları kaydetti: “Kızılay, tarafsızlığı itibarıyla Birinci Dünya Savaşı’nda da esirlerle direkt muhatap olan bir kuruluş. Kızılay, bölgelerdeki esirlerin hem yazışmalarını topladı hem de esir kartlarını ve defterleri tuttu. Arşivlerimizin derlenen bölümlerinde 20 binin üzerinde esir mektubu bulunuyor. Bunlar arasında Selanik’teki ailesine ulaşmak isteyen de var Halep’teki ailesine ulaşmak isteyen de. Esir askerlerimizin mektupları bizim için çok kıymetli.”


 
Mektupların Tarihi
 
1916 yılında Osmanlı ordusunun Irak topraklarında çarpıştığı İngiliz ordusunu mağlup edişini  İngiliz tarihçisi James Morris, "Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi" olarak tanımlamıştı. Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırmıştı. Bunun üzerine General Lake ve General Gorringe İngiliz ordusunda görevlerinden alınmış ve yerlerine General Maude getirilmişti.
 
Kut Zaferi’ne doğru...
 
Osmanlı imparatorluğunun Birinci Dünya Savaşına katılmasından altı gün önce; 5 Kasım 1914 günü İngiliz birlikleri Basra Körfezine akan Şettülarap Nehri ağzında buluna Fav yarımadasına amfibi bir harekat düzenledi. Karaya çıkan kuvvetler, zayıf Türk birliklerini yenerek ileri yürüyüşlerini sürdürüp, 21 Kasım günü Basata’yı ve 9 Aralıkta da Kurna’yı ele geçirdiler. Savaşın başlangıç sürecinde Irak’ta seferberlik çalışmaları yeterli derecede verimli olamamıştı. Kuruluş düzenine geçen birliklerin tüm eratı Arap’tı. Devlete bağlılıkları zayıf, eğitim düzeyleri düşük, moralleri bozuk askerlerden oluşan bu birliklerle İngilizlerin ileri yürüyüşünü durdurmak olanaksızdı. Kazandıkları başarılardan sonra saldırılarını Basra yönünde geliştiren İngiliz birlikleri, Seyhan yöresinde Türk mukavemetiyle karşılaştı. İngilizlerin üstün gücü karşısında tutunamayan Türk birlikleri, Katüzzeyn mevkisine çekilerek direnişlerini sürdürmeye çalıştılar.


 
Kut Muharebesi
 
28 Eylülde Birinci Kut-ul Amare savaşını kazanan General Townshend komutasındaki İngilizler, Türk birliklerini çekildiği Selmanıpak mevzilerine kuşatıcı biçimde taaruz etti. Townshend’in bilemediği gerçek, bu aşamada doğu ve Suriye – Filistin cephelerinden Irak’ı takviye için gelen güçlü Türk birliklerinin varlığıydı. 51. Türk Tümenin yaptığı karşı saldırı ile yenilen İngiliz birlikleri 150km geride bulunan Kut-ul Amare kasaba ve mevzilerine çekilmek zorunda kaldı. Nurettin Paşa komutasındaki Türk birlikleri ileri yürüyüşlerini sürdürerek 15 Aralık 1915 tarihinde Kut kuşatmasını başlattılar. Kuşatma ve sonunda gelen zafer, Türk Ordusu için Birinci Dünya Savaşında Çanakkale’den sonra gelen en büyük başarıdır.
 
4.5 Ay Süren Çatışma
 
İngiltere her yöntemi kullanarak ( Rüşvet teklif etmek dahil ) kuşatma alındaki askerlerini kurtarma uğraşı verdi. Irak’ta sorumluluğu üstlenen 6. Ordunun komutanı Nurettin Paşa’dan komutayı devralan Halil Paşa, kuşatmayı sürdürerek sonunda 29 Nisan 1916 günü General Townshend kuvvetlerini koşulsuz olarak teslim aldı. İngiliz askeri tarihinde bir ilk yaşanmıştı. 5 General, 481 Subay ve 13.300 Er Türkler tarafından tutsak edildi. Kut’taki İngiliz kayıpları ölenler ve esir alınanlarla birlikte 40.000e ulaşmıştı.


 
Esir Türk Kuvvetleri
Arap kökenli askerlerin firar etmeleri ve yerel halkın düşmanca tutumuna İngiliz nehir filosunun bombardımanları da eklenince Türk kuvvetlerini yöneten Irak ve Havalisi Komutanı Cavit Paşa, Basra’yı savunmaktan vazgeçerek birliklerini, Dicle ve Fırat nehirlerinin birleştiği Kurna mevkisine kadar geri çekti. Basra 23 Aralık 1914 tarihinde İngilizler tarafından işgal edildi. Aynı zamanda Filistin’de destek bekleyen birliklerimizin verdiği savaş soluk almadan sürmekteydi. Kuvvet dağılımı aksayan ve yeni destek bulamayan Türk ordusuna İngilizler bu kez de Kurna’da saldırdılar ve çetin bir muharebeden sonra Türk kuvvetlerini tutsak ederek, tüm Güney Irak’ı ele geçirmiş oldular. Esir düşen askerlerimizin bir kısmı Irak’tan Asya yönünde Hindistan’a götürüldü. Memleketinden uzak düşen askerlerimizin çok azı vatanına dönebilmiş, kalanlar yazdıkları mektuplarla vatan hasretini dile getirmişti.
 
 
(canakkalemuharebeleri1915.com adlı siteden de faydalanılarak hazırlanmıştır)