Geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddelerinden birisi, Amerikan Başkanı Trump’ın Arabistan ziyaretinin ardından, Suudi Arabistan ve Mısır devletlerinin başını çektiği bir koalisyonun Katar ile ilişkilerini kesmesiydi. Katar’ın terör örgütlerine destek verdiği iddiası bu hamlenin sebebi olarak gösterildi. Batı’nın dayatmasıyla dünyanın geri kalanının terör örgütü kabul ettiği ve Katar’ın destek verdiği teşkilâtların başında Müslüman Kardeşler ve Hamas geliyor. Yani sözde Müslüman devletler, işgalci İsrail’e karşı savaşan Hamas’ı terörist görüyor ve Siyonistlerin yanında saf tutuyor. Hâsılı, sözde Müslümanlar vasıtasıyla Siyonist ve emperyalistler tarafından Katar’a karşı bir operasyon gerçekleştiriliyor ve bu operasyon belki de Katar’dan daha fazla Türkiye’yi hedef alıyor ve alâkadar ediyor.

Batı’nın Tek Şartı Anadolu’nun İslâm Coğrafyasından Tecrit Edilmesi
Batı’nın Ortadoğu’da dilediği gibi at koşturabilmesinin yegâne şartı, Anadolu’nun İslâm coğrafyasından tecrit edilmesidir. Çünkü İslâm’ın son ve taze sancaktarı Anadolu’dur. Şu son bir asırda yeri doldurulamadı. O yüzden Anadolu’da vuku bulan ufak bir sarsıntı bile en uzak İslam coğrafyasında aksülamel buluyor. Tesbih tanesi gibi dağılan Müslümanları bir araya getirmeye namzet Türk milletidir. Bu vazife, hem göğsümüzde bir şeref madalyası hem de boynumuzda bir vebal olarak durmaktadır. Bu sebepledir ki yüzyıldır Anadolu insanına vurulan boyunduruk bir milim dahî gevşetilmemiştir.

Türkiye’nin önü kesilmek isteniyor
Hatırlayacağınız üzere, Türkiye’nin İslâm dünyasındaki nüfuzunu artırmaya başladığı demlerde Arap İsyanları başlamış, bu süreçte Türkiye devletlerden ziyade halkların yanında tavır koymuştu. Bilhassa Mısır’da İhvan’ı desteklemiş ve İhvan iktidar olduktan sonra da sıkı ilişkiler geliştirmişti. Tam Ehl-i Sünnet vel Cemaat merkezli yeni bir blok mu teşekkül ediyor derken, demokrasi havarisi ABD’nin desteğiyle Mısır’da gerçekleşen darbe neticesinde İhvan iktidardan uzaklaştırıldı. Türkiye, Mısır’la ilişkilerini askıya aldı, Suriye iç savaşının kızışmasıyla ise iyice köşeye sıkıştırıldı. Dışarıda bunlar yaşanırken içeride de bir takım operasyonlarla millîleşme yolunda ilerleyen Türkiye’nin önü kesilmek istendi. Tüm operasyonlar 15 Temmuz’da düğümlendi. Müslüman Anadolu halkını boğamadılar; gerek Anadolu’daki, gerekse de tüm İslâm coğrafyasındaki hâinler vasıtasıyla tekrar deniyorlar.

Hâdiselere bir bütün hâlinde bakmak zorundayız
İçeride ve dışarıda yaşanan hâdiselere bir bütün hâlinde ve bir fikrin/planın ışığında bakmak zorundayız. Aksi takdirde nereden gelinip, nereye gidildiğini idrak etmemiz imkânsız… Katar meselesi ne Türkiye’nin içinde yaşananlardan, ne de Suriye’nin kuzeyinde kurulmak istenen PYD devletinden bağımsız bir mesele değildir. Katar menşeili sermayenin Türkiye ekonomisinin ayakta durmasında ne derece ehemmiyet arz ettiğini biliyoruz. Bir toplumda huzursuzluk çıkarmak için en önemli araç ekonomidir ve Katar’a vurulacak darbe Türkiye ekonomisini menfi mânâda etkileyebilme yollarından biri olarak görünüyor. Zira bütün dünyayı ayağa kaldıran bu hadisenin sadece Müslüman Kardeşler ve Hamas’a verilen desteğe indirgenemeyeceği de malûm… Baran Dergisi olarak 544. sayımızı bu mesele üzerine hazırladık ve “Anadolu’nun İslâm Âlemi’nden Tecridinde Yeni Bir Safha... Katar Bahane!” manşetini attık.