LEVHA: 22 Nisan 2018. Hüseyin Çelik (veya Çevik) isimli biri, Salih Ağabey’e (Mirzabeyoğlu), “kurtuluşla” ilgili bir haberi iletmemi istiyor; ama sesi, Salih Ağabey’in sesi... Söylenmesini istediği haber: “Zamanın kurtuluşu” veya “Kurtuluş zamanı” gibi birşey... Rüyâ’da içime çok güzel, çok iyi bir his doğuyor; sevinilecek birşey olduğu. (Fatime Duman)
*
Süryanice, SUTOMO - Çelik: 528: MACBDONUTO - Süryanice, “Çeviklik”... Portekiz dilinde, İNOXİDAVEL AÇO - Portekiz dilinde, “Paslanmaz Çelik”; nebatat’da: 128: HÜSEYİN... HÜSEYİN İNOXİDAVEL AÇO: 256: NUR
 
LEVHA: 27 Ocak 2018... ŞERİF bize geldi... Gençliğindeki gibiydi; kuvvetli, heybetli. Üstünde nişanları vardı. Hatırımı sordu, “Nasılsın abla?” dedi. Ben de, “Ben iyiyim, sen nasılsın?” dedim. “Ben Suriye’ye gidiyorum!” dedi. (Diyarbakır’dan Arife yenge)
(Kumandan’ın bu rüyanın altına aldığı notlar:
Sür., Darmsuq: Şam: 316
Sür., Mtah: Germe: 316
Sür., Math: Roma’da savaş tanrısı..: 316)
*
LEVHA: 23 Mart 1988... Üstadım yatar vaziyette yatakta... Bir metre mesafeden sadece çehresine ve yüzündeki çizgilere bakıyorum... Kendisiyle mülâkat yapan birine, “Nurettin Topçu, meselâ bir cenaze oldu mu, eh ne yapalım, ölmüş; hasta oldu mu da, olur, olacak der, istemezse gitmezdi. Böyle sahici yönleri vardı; hatır için filân riyâ yapmazdı!” diyor. Üstadım’ın kaşlarının arasından itibaren burnunun üzerine sürülmüş gibi parlayan beyazlığa dikkat ediyorum!
*
LEVHA: 3 Kasım 2004... “Kanal D” Televizyonu’nda Salih’le ilgili bir belgesel yayınlanıyor. Eski arşiv filimlerinden yararlanılarak, çocukluğu, yetişmesi vesaire sözediliyor. Sonra Sultanahmed meydanı gibi bir yer; yanyana büfeler var. Yaşlı, kır saçlı bir adam, Salih için, “Fikir hiç bir devirde bugünkü kadar yüksek bir seviyeye erişmedi!” diyor. (Hayran Erdiş)
*
LEVHA: 20 Ocak 2018... Üstadımız, beyaz sakallı, son günlerdeki resimlerde gördüğümüz hâliyle... Şehadet parmağını, İBDA işareti yapan birinin işaret parmağına dokundurarak, “İşte bu buna denktir; küfür de tek millettir!” diyor ki, bunu iki veya üç defa tekrar ediyor. Ben de “Üstadımız âyet söylüyor!” deyip heyecanlanıyorum. (Nuriye Sayman)
*
LEVHA: 17 Haziran 2014... Annemin mezarındayım. Büyük beyaz bir mezartaşı var. Kumandan mezarın üstünden ekmek alıyor yemek için ve orada bir kanepeye ilişiyor. Ben hemen, “Efendim size sandalye getireyim!” diyorum. Orada bulunan bir sandalyeye yöneliyorum ama onu beğenmeyip daha iyi bir sandalye bulmaya çalışıyorum. (İbrahim Tatlı)
*
LEVHA: 2 Haziran 1997... Üstadım bizim evde... Üzerinde takım elbise var... 55-60 yaşlarında ve sakalsız... Hareketleri kalender... Ona, “Üstadım, Süryanice’de bir kelimenin mânâsı, o kelimenin harflerinden birinde toplu imiş; Necib’in hangi harfi kelimeyi belirtiyor?” diyorum... “Cim, Mim’dir!” diyor... Sonra beraberce evden çıkarken, evin dağınıklığından utanıp, “Bu ne böyle?” diye, evdekilere kızıyorum... Ayakkabılar onların üzerine atılmış yarı dürülü halı... Babam hemen kapıp hürmetle Üstadım’ın ayakkabılarını giyiyor ve ikimiz sahil kenarı bir asfaltta yürüyoruz!.. 
(Bu rüyayla ilgili Kumandan’ın aldığı üst not “takım erki”)
*
(Kumandan’ın Yavuz Selim Parmaksız’ın bir rüyasının altına yazdığı not)
Müddesir: 319
Aslı mutedessir olup, disar denilen örtüye bürünen demektir. Mütedeyyin gibi. Disar; entari, cübbe, kaftan, ihram gibi “şiar”ın üstüne giyilen veya örtülen dış giysi veya bürgü demektir. Şiar ise, gömlek, peştemal gibi iç çamaşırdır. Peygamberin büründüğü disar bir kadife idi.
 
Baran Dergisi 595. Sayı