15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından 2017 ve 2018’de İstanbul 15 Temmuz Şehidler Köprüsü’nde gerçekleştirilen anma etkinliği, bu yıl Atatürk Havalimanı’nda yapıldı.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile gerçekleşen programa yoğun bir katılım oldu. İnsanlar caddelerden metrolara, otobüslere; buradan da havalimanına akın ediyorlardı. Geçtiğimiz iki yıla nazaran bu yıl Atatürk Havalimanı’nda yapılan programın organizasyonu epey zayıftı. Baran Dergisi ekibi olarak ulaşımımızı Marmaray daha sonra Havalimanı metrosu ile sağladık. Ulaşımın ücretsiz olduğu ve yoğun kalabalıkların havalimanına akın ettiği bugünde, trenlerin ve otobüslerin sefer sayıları çok azdı. Böyle bir günde yaşanmaması gereken şeyler oldu, sık sık arbedeler yaşandı. Hatta dönüş esnasında, yere düşen ve insanların üzerinden geçmesi dolayısıyla yaralanan 7-8 yaşlarında bir çocukla karşılaştık. İnsanlar organizasyonun zayıflığından şikayetçiydiler.

Havalimanına tekbirler ve sloganlar eşliğinde yürüdük. Yürüyüş esnasında kalabalığı yönlendiren ve atılacak sloganları belirleyerek öncülük eden 15 Temmuz 2016’da olduğu gibi yine İbdacılar oldu. Havalimanına vardığımızda arkadaşlarımız tarafından “İstikbâl İslâm’ındır” pankartı ve Başyücelik bayrakları açıldı. Müslüman Anadolu halkı pankarta ve bayraklara büyük ilgi gösterdi. Sayamadığımız  kadar çok insan, ellerinde Başyücelik bayrakları ve pankartımız ile fotoğraf çektirmek istedi. Sık sık da kulaklarımız “İbdacılar da burada!” seslerine takıldı ve bir çok vatandaşın bize İbda selâmı ile selâm verdiğine şahit olduk.

Etkinlik alanına girdiğimizde alandaki binlerce kişi Cumhurbaşkanının alana gelmesini bekliyordu. Kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan Atatürk Havalimanı’ndaki etkinlik alanına geldi. Erdoğan’ı ilk olarak 15 Temmuz gazileri sonrasında ise İstanbul Valisi Ali Yerlikaya karşıladı. Daha sonra Erdoğan, kendisini karşılayanlar ile tek tek tokalaşarak tören alanına geçti. Önce İstiklal Marşı okundu ardından da Kur’an-ı Kerim tilâveti yapıldı.

Kur’an-ı Kerim tilâvetinin akabinde, tören alanında halka hitap eden Erdoğan, “2016 yılının 15 Temmuz gecesi, milletimizin istiklali ve ülkemizin istikbâlini korumak için uçakların, tankların, kurşunların karşısına dikilen kahraman milletimizin her bir ferdini hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Peygamber ocağı TSK’nın ülkesine gönülden bağlı her bir subayını, astsubayını, uzman personelini ve erlerini alınlarından öpüyorum.” dedi.

15 Temmuz’un darbecilerin yanına kâr kalmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önceki darbelerde millî iradeye, meclis ruhuna saldırı olsa bile meclis binası fiilen hedef alınmadı. 15 Temmuz’daki darbeye teşebbüs eden caniler bunu bile yaptılar.

Biz imanımıza, tarihimize, kültürümüze ve elbette en önemlisi neslimize sahip çıktıkça, Allah'ın izniyle bu ülkeyi kimse işgal edemez, bu milleti kimse köle yapamaz.” ifadelerini kullandı.

Allah 15 Temmuz’da milletimizin kuşandığı şuuru daim, şehidlerimizi de Peygamber Efendimize komşu eylesin.



Havalimanında 15 Temmuz’a dair halkın hissiyatını anlamak adına bir dizi röportaj yaptık. Röportajlarda 15 Temmuz’un mânâsı üzerinde dururken, devletin 15 Temmuz’da halkın koyduğu tepki ve iradeyi layıkıyla taçlandıramadığı eleştirisinin yoğun şekilde yapıldığını fark ettik. Ayrıca Müslüman Anadolu halkı, “Demokrasi Şehidi” kavramına da sert bir şekilde tepki gösteriyor. İşte röportajlar:

Seyfi Kahraman: 15 Temmuz olayı, devlete yapılmış en büyük hainliktir. Hâlâ buna kontrollü darbe diyorlar. Vatan hainleri savaş anında bile sivil halka kurşun sıkmanın suç olduğunu bildikleri halde bizim vatandaşlarımızın üzerine yağmur gibi kurşun yağdırdılar. Buna tiyatro diyorlar; ama aklı fikri yerinde olan insanlar biliyorlar ki bu, büyük bir darbe teşebbüsüdür. Halk gereken cevabı verdi. Şehidlerimize minnet borçluyuz. Allah şehidlerimizi Peygamber efendimize komşu eylesin.

İsa Karaçoban:  Düşünebiliyor musun? Evladını askere gönderiyorsun. Evladını kandırıyorlar ve evladın silah doğrultuyor sana. Böyle bir şey var mı ya! Bende çıkıyorum karşısına elimde silahım yok, “Durun!” diyorum, adam bana ateş ediyor. Böyle bir sistemi bu hainler nasıl uygulamışlar, acayip bir şey...

Adnan Kurt: 15 Temmuz, halkın memleketine sahip olması... Birliğine, beraberliğine sahip çıkması... Halkın, haksızlara karşı haklılığını ortaya koyması, dik durması. Allah böyle bir şeyi nasip etmesin; ama böyle bir olay yeniden yaşanacak olursa, hiç düşünmeden yeniden sokağa çıkarız ve üzerimize düşen vazifeyi yaparız. 

Nedim Taktak: 15 Temmuz, birlik ve beraberlik günümüz. Cumhurbaşkanımıza sahip çıkma günü. Türk milletinin gurur verici bir günü. Türk milleti, aynen tarihte Alparslan’a, Ertuğrul Gazi’ye sahip çıktığı gibi bugün de başbuğ olarak Recep Tayyip Erdoğan’a sahip çıkmıştır ve ilelebet sahip çıkacak. Allah Türk’e yâr olacak. O kalkışma yine olsa yine çıkarım. Tayyip Bey ve onun gibilerin yolunda yürüyen herkesin yanındayız. Allah bu milleti var etmiştir, bizi korumuştur. Biz de Kur’an-ı Kerim’in yolundan giden herkese yardımcı olmaya gayret edeceğiz. 

Şeref Şahin: 15 Temmuz bu memleketin insanlarının dik duruşudur. Bu hainleri kesmek lazımdı; fakat bazılarını içeri bile atamadık. Devlet işini bilir; ama halkın isteklerini de değerlendirsinler. 

İsmail Salman: Türk milleti 15 Temmuz’da hainlere gereken cevabı vermiştir. Gerekirse yine veririz. Ama hain Feto hâlâ Amerika’da, darbede parmağı olan bir sürü hain var dışarıda, kimisi yurt dışına kaçtı, kimisi de burada elini kolunu sallaya sallaya geziyor. Üç sene geçti üzerinden. Artık bu işe bir çare bulunmalı. Bu hainler bizim kardeşlerimizi şehid ettiler.

Bora Şimşek: 15 Temmuz’da küçük olduğum için çok istememe rağmen babam beni götürmemişti. Daha darbe kelimesini bile bilmiyorduk. O uçak seslerinden çok korkmuştuk. Milletimizden Allah razı olsun, memleketimizi hainlerin eline bırakmadılar. O gün çıkamamıştım ama bugün olsa çıkarım. 

Melike Memiş: 15 Temmuz benim için vatanın bütünlüğünü ve milletin gücünü ifade ediyor. O gece ben dışarıda değildim; ama evden çok dua ettik.



Ahmet Yıldırım: Biz o gece Sabiha Gökçen’deydik, Binali Bey’in evinin orada. Ayaklarımız şişmişti. Beni en çok duygulandıran salâ sesiydi o gece, tüylerim diken diken olmuştu. O insanların gece yarısı evlerini, çoluk-çocuklarını, anne-babalarını bırakıp havaalanına gelmesi, sokaklara dökülmesi anlatılabilecek bir şey değil... Ben 12 Eylül’ü yaşayanlardanım, hatta askerdim o zaman. O zaman bırakın milletin sokağa çıkmasını, günlerce evden dışarıya adım atamadı hiç kimse. 15 Temmuz’da öyle bir şey oldu ki; insanlar ailelerini, evlerini unuttular, söz konusu memleket olunca... Bende öyle... Ailemle helalleşip çıktım. Çoğu arkadaşım da böyle yapmış. Çok farklı bir duygu bu... Laik kesime şunu söylemek istiyorum: Bizler elimizde hiçbir şey yokken, vatan için uçağa, tanka, kurşuna doğru yürürken, siz niye bankamatik kuyruğuna girdiniz? Siz nasıl insanlarsınız ki hayatınız yalanlarla dolu, üç kağıtçılıklarla dolu, fırıldak, korkak, aşağılık mahlûkatlar! 

Hanif Kalkan: 15 Temmuz’da hainlere geçit vermedik Elhamdülillah. Bakın benim yaşım 56. Ecdadımız Çanakkale gibi bir destan yazdı. Çok aciz durumdayız. İslâm’a her taraftan saldırı var. Ama hiçbir şey yapamıyoruz. O duygu anlatılabilecek bir şey değil; ancak yaşayan bilir. 
“Demokrasi Şehidi” kavramını da asla kabul etmiyorum. Şehid şehiddir, bunun demokAhrasisi olmaz. Şehid Allah için şehiddir. 

Köksal Polat: Buraya 2016 yılında olduğu gibi milletimizle beraber olmaya geldik. O gece milletimiz muazzam bir mücadele verdi. Bu milletin her ferdine tek tek teşekkür etmek gerekir.

Harun Bayındır: 15 Temmuz’da Rabbim bize İslâm’ı geri tevdî etti. Hakkını veremezsek tekrar geri alır. 15 Temmuz, imanın Türk milletine geri verilişi...

Reşat Hanedar: Vatanımızı hainlerin eline bırakmadığımız için gururluyuz, milletimize müteşekkiriz. Devletimizin de FETÖ ile mücadele ederken milletin o gece sergilediği direnişin hakkını vererek mücadele etmesini bekliyoruz. 

Ahmet Şafak: 15 Temmuz yeniden doğuş, yeniden diriliş. 2. Osmanlı Devleti’nin kuruluşu. O gece şehid olmak arzusuyla çıktım dışarıya ama olmadı. Şehidlerimiz de vatan için, Allah için şehid oldular. Kimin umrunda demokrasi? Demokrasi diye bir şey yok. Allah’ın yolunda şehid oldu hepsi.

Bayram Ekşi: O gece muazzam bir geceydi. Bence gerçek bir direnişti. Tanklara, uçaklara, kurşunlara göğsünü siper ederek, ölüme gülerek ve koşarak giden insanları başka milletlerde göremezsiniz. Bu insanlar vatan uğruna, devlet uğruna, millet uğruna, Allah yolunda can verdiler. “Demokrasi şehidi” doğru bir kavram değil. İslâmiyet’te şehidliğin ne olduğu bellidir. Demokrasinin şehidi olmaz. Bu, şehidlerimize yapılan bir hakarettir. 

Yusuf Ali Yılmaz: Bu bizim destanımızdır, bu bizim namusumuzun kurtuluşudur Allah’a hamd olsun. Bu kafirlerin kafalarına vura vura yazdığımız bir destandır.

Furkan Şahin:  O gece sokaktaydık. Destansı bir direnişe şahid olduk. Bence en kısa ifadesiyle 15 Temmuz, Türkiye’nin yeniden doğuşudur. 

Latife Altun: 15 Temmuz özgürlüğü ifade ediyor. Vatanımı, bayrağımı, istiklâlimi, her şeyimi ifade ediyor. Bu millet var olduğu sürece Türk vatanını hiç kimse bölemez. 

Fatih Öztürk: Öncelike Allah bütün şehidlerimize rahmet eylesin, şehadetlerini kabul etsin. İnşallah Allah bize bir daha böyle bir gün yaşatmaz. Cumhurbaşkanımızın “sokağa çıkın” demesi bize destek oldu, biz de onun peşinden devam ettik. Allah’ın izniyle vatanımızı hainlere teslim etmedik.  

Yahya Aslan: Dünyayı Yahudiler yönetiyor; fakat biz, Müslümanlar olarak bunu hâlâ anlamış değiliz. Bu Amerika’nın planladığı bir darbeydi. İki kere iki dört eder. Bu bir gerçek. Şehidlerimize de demokrasi şehidi denilmemesi lazım. İnsanlar vatan için şehid oldular. Vatan olmadan hiçbir şey olmaz. Demokrasiyi nerede bulacaksın o zaman? Kimse ben demokrasiyi korumaya gidiyorum diye çıkmadı sokağa. Bu yanlışları düzeltmek gerek.