Ramazanoğlu, 28 Şubat’ın inançlarına kasteden bir darbe olduğunu ifade ederek, “28 Şubat’ı sadece başörtüsü meselesiyle sınırlamamak lazım, bu bizim inancımıza kasteden bir darbeydi. Yumuşak bir darbe gibi göründü ama çok öldürücü bir darbeydi. Özellikle genç kızlar üzerindeki baskı, onların bütün varlığını ezen bir durumdu. İnsanların canına kastedilmediği için çok ciddiye alınmamış olabilir bazı kesimler tarafından. Eğer sizin sokakta yürüme dışında tüm haklarınız; eğitim hakkınız, çalışma hakkınız, kendinizi inşa etme hakkınız, her şeyiniz elinizden alınmışsa bu zaten doğrudan sizin varlığınıza, canınıza kasteden bir şey, yaşama şansınız bile kalmıyor, nefes alamıyorsunuz” değerlendirmesinde bulundu.
 
Kızlar Başörtülü Oldukları İçin Coplandı
Yıldız Ramazanoğlu, yapılan araştırmalarda mağdur kadınların çoğunun yaşadıkları sıkıntılar olmasa, hayatlarının çok başka olacağını söylediklerini dile getirerek, şunları kaydetti: “Kadıköy İmam Hatip Lisesi önünde genç kızlarla dayanışma için gittiğimde onların coplandığına tanık oldum, ben de bu şiddete uğradım orada. İnsanlar sadece başını örttüğü için coplandı. 28 Şubat sürecinde Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafından cezaevlerine konulan ve yıllardır yatan insanlar var. Sol kesim tarafından bazı hocalarımız, “öğrencime dokunma” kampanyaları yaptılar. Bizimle beraber Galatasaray Lisesi’nin önünde gösteriler yaptılar. Bazı solcu erkek öğrenciler başörtüsü takıp hep beraber yürüyüşler, gösteriler yaptılar, bunlar da tarihe geçti. Görmezden gelenler, destekleyenler, alkışlayanlar da tarihe geçti.”
 
Etkileri Hala Sürüyor
Gerçekleşmemiş suçlardan dolayı insanların cezaevlerine konulduğunu aktaran Ramazanoğlu, “28 Şubat bitti’ deniliyor, bu bitecek bir şey değil, etkileri hala sürüyor. O zaman eğitim haklarını kullanamadıkları için hayatı bambaşka noktaya gitmiş kadınlar hala hayatta, buradalar. Hepimiz dünyevi açıdan çok büyük acılar yaşadık. Cumhuriyet kurulduğundan beri ortada bir vesayet problemi var, bu vesayet problemi kökten çözümlenmiş değil. Kesinlikle çok iyi bir sistem tartışması yapmamız lazım hep birlikte. Herkesin nasıl düşünmesi, konuşması, hissetmesi gerektiğini hatta nasıl mutlu olacağını bile açıklayan, anlatan, sürekli bizi bu yönde baskı altına alan bu söylemsel yapılanmanın bir şekilde son bulması gerekiyor. Çünkü özgürlüklerin önü açıldığı zaman her şeyin yerli yerine oturacağını, daha insani, daha geleceğe yönelik politikaların yer alacağını görebiliyoruz” ifadelerini kullandı.