Venezüella resmî olarak ABD tarafından abluka altında tutuluyor. Bu açık bir ekonomik savaştır. Bunun yanında suikast, sabotaj ve çeşitli yollarla müdahale gibi birçok şeyi denediler. Dünyanın en zengin ülkesi olan Venezüella’ya karşı yürütülen savaş uzun süredir devam ediyor. Telefonda edindiğim bilgilere göre bazıları son derece ağır şartlar altında bulunuyor. Hükümet de yapmış olduğu hatalarla bu tür şeylerin yayılarak yaşanmasına katkı sunmayı sürdürüyor. ABD’nin Siyonist İsrail ile de bağlantılı bir biçimde Venezüella’ya karşı yürüttüğü bu operasyon Obama döneminde başladı. O dönemde Biden başkan yardımcısıydı ve karanlık işlerin altında onun imzası vardı. 

Takdir-i ilahî; bugün Biden’ın başkanlık döneminde Allah Amerikan halkını cezalandırıyor. Son kasırgalarda 70’den fazla kişi öldü. Kasırgalar bölgede her zaman yaşansa da böylesine tarihte hiç rastlanmamıştı. Resmî rakamlardan çok daha fazla insanın öldüğü gerçek.

Yüz milyarlarca doları diğer ülkelere saldırmak maksadıyla silah almak ve üretmek için kullanan ABD böyle ilahî cezalarla karşılaşıyor. ABD’nin birçok düşmanı olduğu için silaha bu kadar yatırım yaptığını iddia ediyorlar; fakat esasında ABD bir şey yapmasa düşmanı da olmayacak. Buna rağmen sınırları zorluyorlar. 

ABD’nin bugün en büyük rakibi olan Çin gelişimini sürdürüyor ve yakın bir gelecekte dünyanın en büyük gücü hâline gelecek. Rusya, uğradığı ihanet neticesinde SSCB’nin yıkılmasına rağmen mevcut devlet başkanının çabaları neticesinde tekrar geçmişine dönmeye başladı. Rus halkı daha iyi hayat şartlarına kavuşurken Rus ordusu yeniden dünyanın en güçlü ordularından biri hâline geldi. Sınırlarını korumanın ötesinde dışarıya taşmaya başladı. ABD Çin ve Rusya’yı düşman kutupları olarak görüyor. 

Geçmişteki şartlara nazaran Rusya-Çin ilişkilerinde de değişiklikler var. Çin ve SSCB ideolojik ve politik olarak büyük problemler yaşıyordu. Şimdi ise son derece yakın ilişkilere sahipler. Öte yandan Kuzey Kore de Rus yardımından istifade ediyor ve onu da bu cephede değerlendirebiliriz. Kuzey Kore rejimi “iyi” olmayabilir; fakat bağımsız olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hatta biraz daha ileri gidip bir dünya gücü olmamasına rağmen atom bombasına sahip olduğunu ve bu bakımdan dünyanın en bağımsız rejimi olduğunu dahi söyleyebiliriz. Kendilerini korumaları gerçekten ehemmiyetli.

Kore’de birleşik ve bağımsız bir devlet kurulmasına müsaade edilmedi. Ülke Amerikan ordusunun işgaline uğradı. Kuzey ve Güney’de iki farklı Kore yönetimi ortaya çıktı. Güney Kore, ABD’nin de desteğiyle büyük bir ekonomik ivmeye sahip olurken askerî güç bakımından hiçbir zaman Kuzey Kore’nin yanına yaklaşamadı. Kore gibi küçük bir ülkenin ikiye bölünmesi ve kendisini korumak zorunda olan tarafın hiçbir ekonomik zenginliğe sahip olmamasına rağmen nükleer silahlarını geliştirebilmesi düşünülmesi gereken bir mesele. Rusya buna karşı değildi; Çin ise formalite olarak karşıydı. 

Ben nükleer silahlara karşıyım. ABD bu silahları geliştirerek Japonya’da kullandı ve yüzbinlerce insanın vahşice ölümüne sebep oldu. Teslim alınmak üzere olan Japonya’ya tamamen sembolik bir şekilde atom bombaları atıldı. ABD’nin Pasifik kuvvetleri komutanı Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan bombalarla yüzbinlerce insanın ölmesine sebep oldu. 

Venezüella dünyanın en zengin ülkesi olmasına, hiçbir yerde bulunmayan petrol yataklarına sahip olmasına rağmen Amerikan saldırıyla sarsılmış vaziyette elem, acı ve sefalet içerisinde yaşamaya çalışıyor. Bu kötü gidişatta hükümetin payı olsa da asıl mesuliyet emperyalistlerde. Venezüella’da açık bir darbe teşebbüsünde bulunuldu ve başarısız olundu. Akabinde Venezüella hükümetinin hatalarından da faydalanarak halkı sefalete sürüklediler. Ülkede büyük bir gıda sorunu yaşanıyor. ABD Kolombiya’daki hainler sayesinde ülkeye yiyecek girmesine bile müsaade etmiyor. 

Venezüella vatansever bir muhalefete de sahip. Bunlar Bolivarcı rejime sonuna kadar bağlı. Seçimlere de katılım sağlıyorlar. Fakat muhalefetin bir kısmı ise ABD ile işbirliği içerisinde ve ABD Venezüella’nın seçilmiş devlet başkanını tanımıyor. BM’nin, AB’nin ve diğer uluslararası müesseselerin yüzlerce temsilcisi seçimlerde gözlemci olarak bulunuyor. Seçimler temiz olmasına rağmen ABD 2015’ten beri neticeleri kabul etmiyor, saldırılarını sürdürüyor. 

Venezüella rejimi diğer taraftan yozlaşmış insanların ihanetlerine de muhatap kalıyor. Ben yozlaşmışlığın ve ihanetin kanlı canlı bir kanıtı olarak hâlâ Fransa’da cezaevindeyim. Burada olmamın sebebi Venezüella’da Bolivarcı rejimin kurulmasıyken hükümet içerisindeki kişiler beni hep oyaladılar. 1994 yılında yakalanıp cezaevine konulduğumda Venezüella devlet başkanı annemin kuzeniydi. Üç yıldan fazla süre Venezüella büyükelçiliği benimle irtibat dahi kurmadı, tâ ki Başkan Rafael Caldera’nın arkadaşı büyükelçi olarak beni görmeye gelene kadar. Bu gerçekten inanılmaz. Daha sonra da bu durum devam etti. Başkan Chavez iktidara geldi. Kendisiyle Londra’daki evimizde önceden görüşmüştük, insanlar bana saygı duyuyordu. Buna rağmen cezaevinden çıkmam için hiçbir şey yapmadılar. Çünkü Amerikan emperyalizmi benden hoşlanmıyordu ve CIA benim burada kalmamı istiyordu. Bu yüzden hâlâ buradayım. Yozlaşmanın Bolivarcı rejime daha fazla sirayet etmesiyle benim buradan çıkmam hainler için de tehlike olarak görüldü. 

Avukatlarım da beni savundukları için çeşitli zorluklarla karşı karşıya bırakıldılar. Türk gönüldaşlarımın ve avukatlarımın en zor şartlarda dahi dayanışması sürüyor. Bu vesileyle Türkiye’ye de burada bir parantez açalım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de halkın menfaatlerini savunmaktan aciz liderlerden sonra ülkenin gördüğü en güçlü lider olmayı başardı. Türkiye’deki en eski milletlerden biri Ermeniler, ayrıca farklı Hıristiyan mezheplerine mensup kişiler de var. Cezaevinde olmama rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şunu söylemek istiyorum: Türkiye, dünyadaki tüm Müslümanlar için bir referans olmalı. Ülkede akıllı politikalarla iktidarda kalmayı başarabilen dürüst ve gerçek Müslüman birisi var. Öte yandan Türkiye hâlâ NATO üyesi. Neler olacağını bilmiyorum; fakat mevcut şartlara rağmen İstanbul’da başarılı bir İslâmî hükümetin kurulacağına, Müslümanların ve diğer dinlere mensup olanların bu çatı altında birleşeceğine inanıyorum. Öcalan dahi burada legal çizgide muhalefette kalabilir. Tüm kesimlerin kendisini ifade edebildiği bir zemin oluşturulmalı.

Mevzumuza dönersek; Allah emperyalistleri Venezüella’da ve dünyanın geri kalanında yaptıkları sebebiyle cezalandırıyor. ABD’nin güneyinde yaşanan şiddetli kasırgalar ülkeyi savaş alanına çevirdi. Bugün kasırgalar, yarın başka şeyler… 

Neler olacağını bilmesek de zaferin mutlaka kazanılacağını biliyoruz; çünkü biz Müslüman’ız!

Allahü Ekber!

11.12.2021

Tercüme: Faruk Hanedar

Baran Dergisi 779. sayı