Venezüella ve Küba’daki vaziyet başta olmak üzere konuşulacak birçok mesele var; ama bir örnekle başlamak istiyorum. Bir devlet, birkaç sene evvel yol yapılması için İsrailli bir şirkete 3 milyon dolara ihale verdi. Şirket parayı aldı; fakat hiçbir şey yapmadı. Yozlaşmış İsrailliler, fakir ülkelerin yozlaşmış ve gayrimeşru işlerle tanınan idarecileriyle irtibatlıdır. Arap ülkeleri, genellikle Müslüman diye bilinen ülkeler artık açıktan İsrail ile dostluk ilişkilerini geliştirme yönünde hareket ediyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Dubai’ye her sene tatil için binlerce İsrailli turist gidiyor. Bu nasıl bir utanç kaynağıdır. İsrailliler bölgeye geldiğinden beri Arapları öldürüyor. İsrail’le ilişkilerini geliştiren, Müslüman ve Arap olduğu iddia edilen bu kişiler hain. Benimsediğiniz bir siyasî çizginiz olabilir, siyasî bir pozisyon tutabilirsiniz; fakat asla ihanet etmemelisiniz.

Bu Arap ülkelerinden Fas kraliyet ailesi Peygamber (s.a.v.) soyundan geldiğini iddia ediyor ve bu doğru; fakat bir homoseksüel olan mevcut Fas kralı, eski kral V. Muhammed’in oğlu değil, başka bir soydan geliyor. Kirli ve gayrimeşru işler peşinde koşuyor. Bir Müslüman ülkenin başına gelebilecek en kötü şey bu ve böyle bir vaziyetin ortaya çıkmasına müsaade ettiğimiz için bu hepimizin utancı. İslâm, bu hain ikiyüzlü münafıklar tarafından manipüle edilmek isteniyor. Bunun sert bir cezası olmalı.

Ben eski bir Komünist ve Stalinistim. Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir koruyucu olmaya başladı. Önemli sorumluluklar üstleniyor. Kendisi devletin kurucusu olan M. Kemal de dahil Türkiye’nin bugüne kadarki en iyi devlet başkanı oldu. Zor şartlar altında Türkiye’yi bölgesel bir güç haline getirmeye çalışıyor. Çok güçlü durmalı ve bölgede barışı yeniden hâkim kılmalı. Türkiye’nin sınır bölgelerinde sıkıntılar var. Evet, tarihî olarak bu sınırlar hatalı; fakat şu anda mevcut sınırlara saygı gösterilmesi gerekiyor.

Maalesef, Suriye’de karışıklık devam ediyor. Suriye daha önce bana ve yoldaşlarıma ihanet etmişti. ABD’nin baskısı üzerine dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, Sovyet ajanlarını sınırdışı etmek bahanesiyle bizi göndermişti. Oysa biz kimsenin ajanı değildik. Ben ve yoldaşlarım gerçek antisiyonist devrimcilerdik. Aramızda Hıristiyan olanlar da vardı; fakat onlar doğru tarafta duruyorlardı. Tüm engellemelere rağmen mücadelemize devam ettik.

***

Bazı haberler aldım. Malum önümüzdeki aylarda birkaç gün mahkeme için Paris’e götürüleceğim ve akabinde bu cezaevine geri getirileceğim. Bu benim için iyi. Tekrar hâkim karşısına çıkıp yargılanacağım. Belki Türk avukatlarım da duruşmalara katılır. Fakat özünde bir komedi seyrediyoruz. Bir hakimle internet üzerinden bağlantı kurarak konuştum, aslında bu berbat şartlar sebebiyle ilk internet görüşmem oldu. Daha önce avukatım Isabelle Coutant Peyre ile dahi konuşmamıştım. İnternetten konuşmama onay verilmiyordu; fakat hâkimin kabul etmesi üzerine konuşabildik ve bilgi alabildim. 15 Ağustos itibariyle cezaevindeki 27. seneme giriyorum ve zor şartlar altında mücadeleye devam ediyorum. Venezüella’daki hainlerin yaptıklarıyla yüzleşiyorum. İnanıyorum fırsat bulursa, devrimci Chavista hükümeti beni kurtarmayı deneyecektir. Aynı zamanda düşmanlarım da buna mâni olmak için çabalamaya devam edecektir. Zira ülkede idareyi ele almak için ellerinden geleni yapıyorlar ve her şey olabilir. Nitekim benimle diplomatik teması da geçtiğimiz aralık ayında kesmişlerdi. Elçiliklerde devrim karşıtlarının çalışmasına müsaade ediliyor. Bu gerçekten açıklanabilecek bir şey değil. İyi insanlar garip bir şekilde dışlanıyor. Oysa Venezüella hükümetinin içinde iyi insanlar da var; fakat hepsi dürüst değil maalesef. Hatta bazıları devrim karşıtı olmasına rağmen devrimin yanındaymış numarası yapıyorlar.

Yaklaşık 35 yıldır ailemle görüşmüyorum. Küçük kızımla bazen telefonda konuşuyoruz. Direnmeye ve her şeyin daha iyi olmasını umut etmeye devam ediyorum. Bunu söylemek zor olsa da, her şey kötüye gidiyor. Burada insanlar uyuşturucu ve alkol kullanıyor, çok kirli insanlar gelmeye başladı. Ben ise 27 yıl boyunca hiçbir illegal harekette bulunmadım. Bazı yetkililer arkamdan beni aldatmaya ve kandırmaya çalıştı; fakat yüzyüze geldiğimizde yaptıklarını inkâr ettiler. Ben son derece dostça yaklaşmaya çalışıyorum. Yine de bu hapishanede çalışan insanların ekserisinin iyi ve saygılı insanlar olduğunu söyleyebilirim. Mahkûmlar içinde de bulunan bir azınlık huzur bozuyor. Bunların bazıları Hıristiyan; fakat Katolik yahut Protestan değiller ve berbat işler yapıyorlar. Görevlileri ve cezaevi yöneticilerini manipüle ediyorlar. Brezilya örneğini hatırlayın, Brezilya’da yozlaşmış insanlar sisteme dahil olarak ele geçirdi. Evanjelik mezhebine mensup bu insanların desteklediği bir başkan var. Dünyanın her yerinde aynı şey oluyor. Fas’ta bile birçok Evanjelik var ve insanların hızla Evanjelik olduğu iddia ediliyor. Fakat bunun bir manipülasyon olduğunu ve arkasında Amerikan emperyalizminin bulunduğunu düşünüyorum. Çünkü onların merkezi ABD.

Son derece dikkatli olmalıyız, her yerde türlü tehlike ile karşı karşıyayız. İnananlar saygılı olmalı ve manipülasyonlara aldanmamalı.

Daha iyi bir dünya için mücadele edebilmek adına Baran ve Aylık’taki gönüldaşlarım ile diğer tüm gönüldaşlarıma sağlık temenni ediyorum.

Allahü Ekber!

31.07.2021