Özgürlük yolunda “savaşılabileceğini” gösteren insan…

Osmanlı’nın Balkanlardan çekilmesinin akabinde yıllar boyunca devam edecek bir katliam ve soykırım dönemine girilmişti. Bu katliamın hedefinde ise Müslümanlar vardı. Arnavutlar, Boşnaklar, Türkler, Torbeşler, Müslüman Çingeneler… En fazla zulme maruz kalanlar ise Arnavutlar ve Boşnaklar oldu. Çünkü Balkanlarda hakimiyet sağlamanın yolu özellikle Arnavutları ve Boşnakları kontrol altında tutmaktan geçiyordu. Yıllarca süren baskı, asimilasyon ve zulüm…

Bu şartlarda ortaya çıkan bir kahraman olan Adem Yaşari, 17 Şubat 2008 yılında bağımsızlığını ilan eden Kosova’nın bağımsızlık ateşini ilk tutuşturanlardan biriydi.
Ümmetin esaret altındaki topraklarından yalnızca biri olan Kosova’da, Sırp baskıları karşısında herkesin sindiği, korktuğu ve adeta esaretten kurtuluşun olmadığını düşündüğü bir zamanda, bir grup arkadaşıyla gerilla savaşı başlatan Adem Yaşari, geceleri bölgede zalimliğiyle nam salmış Sırp Asker ve polislerine operasyon yaparken gündüzleri normal yaşantısına devam ediyordu.

En mühimi, şuurlara alternatif verebilmek… Savaşılabileceğini, zalime karşı direnişi ve onlara karşı zafer kazanılabileceğini göstermekti Müslüman Arnavut halka. Adem Yaşari ve arkadaşları  bunu gösterdi.

İlk eylemlerini yaptıkları dönemde, “UÇK Kosova Kurtuluş Ordusu” adını verdikleri küçük gerilla grubunun gerçekleştirdiği eylemleri, halk, çoğunlukla “bu Sırpların bir oyunudur. Nasıl olur da Sırplara karşı böyle eylemler yapılır” şeklinde tepkilerle karşılıyordu. O dönemi bizzat yaşayan ve UÇK saflarına katılıp Kosova’nın bağımsızlığı için savaşan yiğitlerle yaptığımız sohbetlerde, “Sırplar çok zalimlik yapıyor ve halka zulmediyordu. Bu zulümler öyle bir noktaya ulaşmıştı ki, iki Sırp polisi yüzlerce Arnavut’un içinden istediğini alıp götürüyor, dayak atıyor, işkence yapıyor, hakaret ediyor ama kimse sesini çıkartamıyordu. Sonra ara ara UÇK diye bir grubun Sırplara karşı eylem yaptığını duymaya başladık. Millet buna inanmadı önceleri. ‘Olur mu öyle şey, bize baskıyı artırmak için bu da Sırpların bir oyunudur’ şeklinde konuşmalar geçiyordu. Hatta Arnavut siyasetçiler ve ileri gelen bazı kişilerden de aynı tepki alınıyordu.” İşte böyle hadiselerin yaşandığı bir dönemde UÇK diye bir grup fısıltılarda konuşulmaya başlandı. Zalimliği ayyuka çıkmış bazı işkenceci polisler gece vakitlerinde saldırıya uğruyor, polis otoları taranıyor ve kimin yaptığı bilinmiyordu. Adem Yaşari ve arkadaşları belirledikleri zamanda eylemlerini yapıyor ve ortadan kayboluyorlardı. Gecenin karanlığında maskeli olarak zalim işkencecilerden hesap soruyor gündüz, normal hayatlarına devam ediyorlardı.

UÇK Kosova Kurtuluş Ordusu bu şartlar altında Adem Yaşari, Zahir Pajaziti  ve arkadaşları tarafından kuruldu.  İlk liderlerden Adem Yaşari, destanlık çapta eylemlerle Sırplara korku salmaya başladı. Eylemlerin ortaya çıkardığı ruh ile bir gün başkent Priştina meydanında toplanan onbinlerce insan bağımsızlık diye haykırmaya başladı. O kalabalığın önünde arkasında içinde UÇK savaşçıları vardı ve halkın yüreğine cesaret aşılayarak direnişi tüm Kosova’ya yaydılar. Bu direniş Kosovalıların bağımsızlık ateşini yakarken direniş olarak tarihe geçti ve neticesinde Kosova Devlet’i kuruldu.

Sırplar UÇK lideri Adem Yaşari’den o kadar korkuyorlardı ki, neredeyse bir orduyla geldiler köyüne. Ramazan ayında, sahura kalkmış olan Adem Yaşari, ailesi ve misafirlerinin olduğu evi kuşatıp saldırmaya başladılar. Adem Yaşari, yanındakilerle beraber teslim olmayı kabul etmeyip kuşatmaya üç gün direndi.

Kendisine yardıma gelmek isteyen UÇK savaşçılarına telsizden söylediği son sözler şunlar olmuştu:

“Direnin ve  savaşı devam ettirin. Korkmayın! Bugün benim öleceğim gün değil, bugün benim doğacağım gündür!"

 Saldırı sonunda, kendi ailesinden kadın ve çocuklar da dâhil olmak üzere 52 kişiyle beraber şehid oldu. Şehid olana dek mücadelesini de sürdürdü.

Onun yaktığı direniş ateşi Kosova’nın özgürlüğünü getirdi. Bağımsızlık için kurulan küçük gerilla birliği orduya dönüştü ve Sırplara karşı topyekun mücadele etti. Halkın ilk zamanlar UÇK’ya provokasyon ve Sırpların oyunu olarak bakması, Sırplara karşı bir direnişin olabileceğine inanmamasındandı. Zamanla gördüler ve sahiplendiler UÇK’yı. Adem Yaşari’nin hayatı ve direnerek şehid oluşu özgürlüğe giden yolu açtı adeta.

Bugün Rusya başta olmak üzere Balkanlarda hâkimiyet kurmak isteyen emperyalist güçler bölgedeki faaliyetlerine hızla devam ediyor. Sırpların ise Büyük Sırbistan hayalini sürdürüyor olduğu herkesin bildiği bir şey. Bu hayali, gerçeğe çevirmek için attıkları adımlar ve bölge üzerinde politik hesapları olan büyük devletlerin işe müdahil olmaları Balkanlarda bitmek bilmez gerginliğe yol açmakta. Bize düşen, Adem Yaşari’nin ruhunu bütün Balkan topraklarında hakim kılmak ve gelecek günlerde doğacak zorlukları bu ruhla göğüslemektir.
Rabbim onun ve yiğit Arnavut savaşçılarının mekânını cennet eylesin.

Baran Dergisi 530. Sayı