Kazakistan’ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, ülkesindeki olaylara ilişkin, "Kazakistan Devlet Başkanı, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi devletlere, ülkedeki durumun istikrara kavuşturulmasına destek olmak için barış gücü yönünde başvurmak zorunda kaldı. Barış güçlerinin görevi, stratejik tesisler ile Kazakistan'ın kanun ve düzen güçlerinin korunmasından oluşturmaktadır. Barış gücü, herhangi bir teröre karşı operasyonda yer almadı, almayacaktır." dedi.

Saparbekuly, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in açıklamaları ve Kazakistan'daki son duruma yönelik basın toplantısı düzenledi.

Saparbekuly, ülkesindeki protestoların başlangıç nedenlerine değinerek, Kazakistan hükümetinin vatandaşların taleplerine derhal yanıt verdiğini ve gaz fiyatlarını düşürmek için önlemler aldığını, daha önce izinsiz protesto sırasında gözaltına alınanların serbest bırakıldığını söyledi.

4 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev'in, gaz fiyatlarındaki artışa karşı yapılan eyleme katılanları, provokasyonlara yenik düşmeyerek karşılıklı güven ve diyalog arayışına çağırdığını hatırlatan Saparbekuly, Tokayev'in, barışçıl toplantıların vatandaşların anayasal hakkı olduğunu, bu protestolarda hukuk dışına çıkılmaması gerektiğini vurguladığını kaydetti.

Saparbekuly, bazı büyükşehirlerdeki protestoların, terörist, aşırılık yanlısı ve suç grupları tarafından durumu ve şiddet eylemlerini tırmandırmak için kullanıldığını dile getirerek, "Bu bağlamda Cumhurbaşkanı, huzursuzluğun önlenmesi için acil tedbir alınmasını emretti ve ülke genelinde olağanüstü hal ilan etti. Cumhurbaşkanı Tokayev, Almatı'da başlayan karmaşada çok sert tedbirlerin alınacağı konusunda uyardı. Alınan tedbirlere rağmen idari kurumlara, polis departmanlarına, asker, sağlık görevlileri, itfaiyeciler ve gazeteciler de dahil olmak üzere sivillere yönelik kitlesel silahlı saldırılar oldu." değerlendirmesinde bulundu.

"Kazakistan'ın kolluk kuvvetleri hazır değildi"

En zor durumla Almatı şehrinde karşılaşıldığını belirten Saparbekuly, teröristlerin belediye binasını, Cumhurbaşkanı'nın Almatı konutunu, il emniyet müdürlüklerini, Milli Güvenlik Komitesi bölgesel ofisini, savcılıkları, bir dizi yayın şirketinin stüdyolarını ve hatta Almatı Havalimanı'nı ele geçirdiklerini anlattı.

"Kazakistan, yurt dışında eğitilmiş ve iyi koordine edilmiş terörist grupların silahlı saldırganlığına maruz kaldı." diyen Saparbekuly, ilk bulgulara göre, saldırganlar arasındaki radikal İslamcı gruplarda sıcak olaylar konusunda deneyimli kişilerin de olduğunun tespit edildiğini bildirdi. Saparbekuly, "Maalesef Kazakistan'ın kolluk kuvvetleri aynı anda çeşitli bölgelerde bu tür büyük ve koordineli saldırılara hazır değildi." dedi.

Kazakistan'ın 11 bölgesinin şiddet olaylarına maruz kaldığını aktaran Saparbekuly, bu 11 bölgeden 9'unun ele geçirildiğini belirterek, başlangıçta Batı Kazakistan'daki mitinglerin barışçıl ve sosyo-ekonomik nitelikte talepler olmasına rağmen daha sonraki kitlesel ayaklanmalara katılanların herhangi bir ekonomik ve hatta politik talep ortaya koymadığını söyledi.