Fransa'yı önümüzdeki beş yıl boyunca yönetecek Cumhurbaşkanı 10 ve 24 Nisan tarihlerinde düzenlenecek iki turlu seçimle belirlenecek. Anketler seçimin ikinci turuna, 2017'de olduğu gibi, liberal Emmanuel Macron ile milliyetçi Marine Le Pen'in kalacağını gösteriyor.

Şu anda beşinci cumhuriyetini yaşayan Fransa'da Cumhurbaşkanı, 6 Kasım 1962 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinden bu yana halk tarafından doğrudan seçiliyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız direnişinin sembolü olan General Charles de Gaulle, 1965 yılında bu sistemle seçilen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.

Fransa'da Cumhurbaşkanı seçimine aday olabilmek için milletvekilliği, senatörlük, Avrupa Parlamentosu üyeliği, belediye başkanlığı ve il ya da bölge genel meclis üyeliği yapmakta olan en az 500 vekilden imza toplamak gerekiyor. Bu yılki seçimlerde 42 kişi aday olmak istedi, ancak kimileri parti içi ön seçim sonunda elendi, kimileri de yeterli imza toplayamadıkları için aday olamadı.

Sonuçta ise 12 aday en az 500 imza kriterini yerine getirerek resmen yarışma hakkı kazandı.

Cumhurbaşkanlığı için yarışacak adaylar kim?

Emmanuel Macron (liberal), Marine Le Pen (milliyetçi), Valérie Pécresse (muhafazakâr), Jean-Luc Mélenchon (radikal sol), Eric Zemmour (milliyetçi), Yannick Jadot (çevreci), Fabien Roussel (komünist), Anne Hidalgo (sosyal demokrat), Nicolas Dupont-Aignan (muhafazakâr/ulusalcı), Jean Lassalle (kırsalcı), Philippe Poutou (troçkist), Nathalie Artaud (troçkist) aday olmaya hak kazandı.

Adaylar arasında 10 Nisan'daki ilk turda en fazla oy elde eden iki isim, 24 Nisan'daki ikinci turda yarışacak. Son anketler Macron ve Le Pen'in ilk turda ipi göğüsleyecek adaylar olacaklarına işaret ediyor. Macron yüzde 25-28, Le Pen ise yüzde 20-23 bandında gösteriliyor.

Geleneksel partiler çöküşte

Pandemi ve Ukrayna'daki savaş nedeniyle sönük geçen seçim kampanyasına üç temel gelişme damga vurdu.

Bunlardan ilki "geleneksel" olarak tanımlanan merkez sağ ve merkez sol partilerin siyaset sahnesindeki varoluş savaşı.

En son 2007-2012 döneminde Nicolas Sarkozy ile iktidar olan ve merkez sağ ile muhafazakârları bir araya getiren geleneksel sağ partiler, son yıllarda kendilerini yenileyemediklerinden ve karizmatik bir lider bulamadıklarından, seçmenlerinin liberal veya milliyetçi sağa yönelmesini engelleyemiyor. Günümüzde "Les Républicains" (Cumhuriyetçiler) adını taşıyan "de Gaulle" ekolünün varisi sağcı parti, daha düne kadar Fransa'da pek tanınmayan Valérie Pécresse ile seçime giriyor. Anketlerde bir ara yüzde 16'lara kadar yükselen, ancak şu anda yüzde 9'larda gösterilen Pécresse seçimi kazanamaz ya da en azından ikinci tura kalamaz ise partisinde bölünme yaşanacağı söyleniyor.

Benzer bir durum Fransız sosyalistler (sosyal demokratlar) için de geçerli. François Hollande ile 2012-2017 döneminde iktidar olan Sosyalist Parti seçime Paris Büyükşehir Belediye Başkanı Anne Hidalgo ile giriyor.

Hidalgo, ailesi İspanya'daki Franco diktatörlüğünden kaçıp Fransa'ya sığındığında henüz 2 yaşındaydı, 14 yaşındayken Fransız vatandaşı oldu. Paris'te 2012'den bu yana belediye başkanlığı yapıyor olsa da başkent dışında pek tanınmıyor. Adayı olduğu Sosyalist Parti, 2017'de Macron'un seçilmesinin ardından krize girmiş ve seçmenlerinin önemli bölümünü kaybetmişti. Anketler Hidalgo'nun seçim kampanyası harcamalarının devlet tarafından iadesi için gerekli yüzde 5 barajını dahi aşamayacağını gösteriyor.

Sol oylar yüzde 30'u bulmuyor

Fransız solunun diğer parti ve adaylarının da bu yılki seçimde pek heyecan yarattıkları söylenemez. Anketler, en çok oy toplayacak sol adayın "Halk Birliği" şapkasıyla seçime giren Jean-Luc Mélenchon (yüzde 15-17 bandı) olacağını gösteriyor. Mélenchon 2017'deki cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda yüzde 19,58 oranıyla dördüncü sırada gelmiş ama en fazla oy elde eden sol aday olmuştu. Bu yılki seçimde yarışacak 12 adaydan 6'sı "sol" etiketli olsa da anketler, sol oyların toplamının yüzde 28'i geçmeyeceğini söylüyor.

Bu nedenle seçimler sonrasında Fransız solunda yeniden oluşumların gündeme geleceği yorumları yapılıyor.