Bağdat'ta 17-20 Ocak 1992 tarihlerinde yapılan ve 4 gün süren İslâm Halk Kongresi'ne tüm İslam ülkelerinden altıyüzün üstünde delege katıldı. Şimdiye kadar yapılan İslâm konferanslarının en genişi olup, İslâm ülkelerindeki Müslüman kitleyi temsil eden örgütler davet edildi. Konferansa Türkiye'den davetli olarak katılan dergimizin sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü Kâzım Albayrak bir konuşma yaptı. Bu konferans devlet yöneticileri bazında olmayıp Müslüman ülkelerdeki halkı temsil eden muhtelif örgütlerin toplandığı bir kongre şeklinde oldu. Baştan sona anti emperyalist bir çizgide devam eden konferansta Amerikan emperyalizmi ve Müslüman ülkelerdeki işbirlikçisi liderler kınandı. İslâm’ın antiemperyalist, Batı'nın ise emperyalist olduğu teyit edildi. Saddam Hüseyin'in Amerika'ya karşı olan savaşı desteklenirken, Siyonizm lanetlendi. "Domuzlar Diktatoryası" BM'nin ambargo kararının delinmesi gerektiği ittifakla belirtildi. Amerika'nın bu husustaki kararına uyan ve 1 yıldır Irak'taki Müslüman kadın ve çocuklara karşı uygulanan ambargoyu destekleyen İran'a bir heyet gönderilmesine karar verildi. Dergimizin sahibinin konuşmasına gösterilen ilgiden, İslâm ülkelerinin Türkiye'de İslâm inkılabının gerçekleşmesini bekledikleri ve ümitlerinin bu olduğu meydana çıktı. Dergimizin sahibinin alkışlanan konuşmasından sonra, Divan Başkanı da bunu ifade ederek, "Hükümete rağmen din, iman ve tarih kardeşlerimizin Türkiye'deki mücadelesini, çabalarını takdirle karşılıyoruz" dedi.
Ayrıca Irak El-Cumhuriye Gazetesi, Irak Radyosu ve Irak Televizyonu, Yazı İşleri Müdürü'müz Sayın Kazım Albayrak ile birer röportaj yaparak yayınladılar.
Kazım Albayrak'ın Arapça olarak yaptığı konuşmasının tercümesini sunuyoruz; 


Sayın İslâm Halk Kongresi Delegeleri
Körfez Savaşı'nda Amerikan emperyalizmine boyun eğmeyen Irak'ın direnişini gördük. Amerika ve Batı, haçlı seferi açarak Irak'a saldırdı. Bu olaydan birçok ders çıkarmak mümkün. Irak yıkılmıştır, ama yenilmemiştir. Tarihi misyonunu ifa etmiştir. Yenilen taraf Amerika ve kuyrukçularıdır.

Körfez Savaşı esnasında Türkiye'de Amerikan emperyalizmini protesto eden büyük gösteriler oldu; İstanbul'da ve diğer şehirlerde. Onbinlerin katıldığı Cuma namazı çıkışı yapılan bu gösterileri organize etmekten dolayı bağlı olduğum İBDA fikriyatının kurucusu Salih Mirzabeyoğlu ve 23 arkadaşım tutuklandı. Günlerce işkence gördüler. Bu emri Turgut Özal verdi. Üç ay hapiste yattı arkadaşlarım. Hatta bize, Körfez Savaşı’nda Amerikan emperyalizmine karşı Irak’ın yanında yer aldık diye, Amerika’ya satılmış basın tarafından “Irak Casusu Örgüt” iftirasını attılar. Sebep olarak, gösterilerde açtığımız “Saddam Sen Oradan, Biz Buradan!” pankartını gösteriyorlardı. Türkiye’de Amerikan uşağı olmuş hükümet ve basın, Irak’tan ve Saddam’dan yana olmayı suç imiş gibi sunuyorlardı. Türkiye’deki ABD ajanı basın, savaşın ertesi günü keyifle şu başlıkları atıyorlardı: “Irak yerle bir”, “Saddam Dersini Aldı”, “Şarlatan Diktatör Gününü Gördü”, “3 saatte Irak’ın işi bitti.” Amerikancı İslâmcılar da bol bol, “Zalim Saddam” edebiyatı yaparak Amerika'ya destek oldular. Bu ortamda biz ise "Saddam Sen Oradan, Biz Buradan!" diyorduk.

-Evet, biz şimdi yine bunu söylüyoruz. "Saddam Sen Oradan, Biz Buradan!" Anti emperyalist İslâmî mücadele için Amerikan uşaklarının düşmanımız olduğunu gururla belirtiyorum. Bu konferanstan beklediğim anti emperyalist bir çizgide Batı ile İslâm'ın savaşının devam ettiğinin belirtilmesidir. Müslüman  ülkeleri sömüren Amerika ve Batı emperyalizmine karşı bayrak açtığının işaretlenmesidir. Batı emperyalisttir, Batı ile İslâm’ın tarihten gelen kesin hesaplaşması vardır. Amerika ve Batı ülkelerine karşı Irak’ın anti emperyalist savaşını devam ettirdiğimiz belirtilsin.

Batı ve Siyonizmin tek korkusu vardır. Hz. Muhammed (S.A.V.) ordularının onlardan intikamlarını almaları. Irak'ta çoluk-çocuk demeden katledilen yüzbinlerce Müslümanı hiçbir zaman unutmayacağız. Müslümana hayvandan aşağı muamele eden Amerika ve Batı'dan bunun hesabı sorulmalıdır. Batı'ya ve Amerika'ya karşı her sahada cihad ilan edilsin. Batı ve Amerika tökezlemiş durumda. Amerika ve Batı’ya topyekûn saldırmanın zamanıdır. Şu açıkça belli ki “İstikbâl İslâm’ındır!” İsteğimiz şu olmalıdır: “Ya Muntâkim Allah, bizi, intikamına memur et!..”

Hristiyan Batı, başta İngiltere olmak üzere hilafet sancağını taşıyan son İslâm devleti Osmanlı'yı yıkmak için birçok entrika çevirmiş, İslâm halifesi Cennet mekân Abdülhamid Han’ı Yahudilere toprak vermediği için tahttan indirmiştir. Ardından Ortadoğu'ya  yerleşmiş Yahudi devleti kurdurup Kudüs’ü işgal etmiştir.  Osmanlı'yı emperyalist Batı yıktıktan sonra, Ortadoğu'da kum üzerine çizdikleri sınırlarla Müslümanları böldüler. Lawrence'in oyunlarıyla İslâm âlemi gerçek kardeşlik bağlarından koparıldı. Küfür tek millettir. Tarihte İslâm ittihadını gerçekleştiren Halife Yavuz Sultan Selim Han'ın çizgisine bugün muhtacız. 

Şu anlaşılmalıdır: Filistin'in kurtuluşu bu mazlum halkın toprak sahibi olmasıyla bitecek bir mesele değil, emperyalist Batı'nın Ortadoğu'dan bütün artıklarıyla defedileceği bir savaşın neticesinde çözülecek bir meseledir.

Şu hususun da konferansta konuşulmasını, tartışılmasını istiyorum: 21. Yüzyıl İslâm asrı olacaktır. Fakat bu nasıl gerçekleşecektir?.. İslâm'ı hayata nasıl tatbik edeceğiz. Bizim düşüncemize göre İslâm'ın eşya ve hadiselere tatbik edileceği bir toplum projesine ihtiyaç vardır. Bu, her örgütü tezatsız sistem çapında dünya görüşüdür. Böyle bir sistem modelimiz yoksa yaşadığımız zaman ve mekâna İslâm'ın damgasını vuramayız. Türkiye'de Taraf dergisiyle kavgasını verdiğimiz 140 ciltlik eserden müştekil "Büyük Doğu-İBDA" anlayışı böyle bir sistem ve anlayışı öneriyor. İslâm inkılâbı için mücadele veriyor. Sabit olan kitap ve sünnete dayanarak.

İBDA'nın tanıtıcı vasıfları olarak şunları sayabiliriz: Tarihi lif lif ayıklamak ve sahte kahramanları gerçeklerinden ayırmak... Allah için buğz ve Allah için aşk ölçüsüne uygun şekilde, baş nefret kutbu ile baş muhabbet kutbunu tayin etmiş olmak... Batı dünyasını bütün oluşları ve olamayış hikmetleriyle süzgeçten geçirmiş olmak... Batıl olanı güzelleştirmeyi bile Batı'ya karşılık, Hak'kı çirkinleştirmeyi beceren kaba softa ve ham yobaz tipini, kökünden kazıyıcı idrake ulaşmış olmak... En çarpıcı ve cezbedici estetik ölçüleriyle pırıldamak zevk ve gayesine ermiş olmak... Batı'nın baş çilesi, insanoğlunu homongolosa çevirici makina bilmecesini en derinden çözmüş olmak...

Bağlı olduğum Büyük Doğu fikriyatının kurucusu Üstad Necip Fazıl ki, 100 ciltlik telif eser sahibi, bir tarih muhasebesi yaptıktan sonra şöyle diyor: "İslam bizde bozuldu sonra bütün İslam âleminde bozuldu. Bizde düzelirse bütün İslam âleminde düzelir." Mensubu olduğum hareket olarak Türkiye'nin Batı uşaklığının biteceğini ve er geç Türkiye'de İslâm inkılâbının gerçekleşeceğini ilân ediyorum. Şu an Batı'nın bekçiliğini yapan Türkiye tarihi kimliğine dönüp, Viyana'ya kadar kovaladığı Batı'yı tekrar dize getirecektir. İBDA anlayışının yolu ve metodu budur. Halkımız da bunu istemektedir.

Gayesi Müslümanı cezalandırmak olan insanlık dışı ambargoya devam eden Birleşmiş Milletler’in "Domuzlar Diktatoryası" olarak ilan edilmesini istiyoruz. Liderimiz Salih Mirzabeyoğlu 15 sene önce bunu böyle vasıflandırmıştı. Biz bunun böyle ilân edilmesini istiyoruz. Cezayirli Müslümanların yanlarında da bulunduğumuz bilinsin. Konferansı tertip edenlere ve bu hususta tüm hizmeti geçenlere teşekkür ederim...
 
Taraf Dergisi 12. Sayı. Şubat 1992