Selâm ile…

ABD’de seçimlerle beraber başlayan, Kongre baskını ile zirve yapan siyasî ve içtimaî kaos devam ediyor. Müesses nizamın sahipleri endişe içerisinde neler olup biteceğini kestirmeye, yaşanacakların önüne nasıl geçeceklerinin hesabını yapmaya çalışıyor. Fakat nafile, çünkü artık Pandora’nın kutusu açıldı ve müesses nizamın taşıyıcı kolonu ABD’nin yıkımını getirecek tüm “kötülükler” dışarıya çıktı. Siyahîlerden beklenen isyan, kendini Amerika’nın gerçek sahibi olarak göre beyaz Anglo-Sakson Protestanlardan geldi. Kongre baskınında iç savaş sancakları çekilirken beyaz Amerikalı orta ve alt sınıf, Kongre’yi basabilme kabiliyetinin getirdiği cesaretle daha büyük eylemlerin hazırlığını yapıyor.

Bu büyük problemi nasıl çözeceklerine kafa yoran Amerikan elitleri, Washington’u Irak ve Afganistan’da konuşlu asker sayısından daha fazla asker ile korumaya çalışırken, orta ve alt sınıf beyaz Amerikalıların lidersiz kalması durumunda kaosu sona erdirmek için ellerine şans geçeceği kanısındalar. Bu sırada Trump’a yönelik bir azil süreci de işletiliyor. Genel kanı, azil sürecinin Trump’ın bir sonraki başkanlık seçimlerinde aday olmasını önlemek için işletildiği şeklinde olsa da, söylediklerimizden de anlaşılacağı üzere mevzu bundan ibaret değil. Bununla kalmayacakları ve yargı kanalını kullanarak başta Kongre baskını olmak üzere çeşitli mevzuları masaya getirmek suretiyle Trump’ın hapsini isteyecekleri, böylelikle de ABD için millî güvenlik tehdidi hâline gelen ve artık “terörist” diye adlandırılan grupları lidersiz bırakmayı arzuladıkları aşikâr. Yâni artık bu işin bir ortası yok, birkaç önceki kaldığı yerden devam edebilecek bir ABD söz konusu değil. Ya Amerikan elitleri Trump’ı tutsak alarak süreci yavaşlatmaya çalışacak yahut da Trump Amerika’yı parçalanmaya götüren sürecin hızlanmasını sağlayacak. Yavaşlatmak diyoruz çünkü Amerika geri dönüşü olmayan bu yola çoktan girmiş bulunuyor.

Biz ise elbette ikinci seçenekten yanayız. Bu seçeneğin hayata geçirilmesi adına Trump’ın Amerikan elitlerinin elinden kurtulması için ABD dışına çıkması kendisi için bir zorunluluk hâline gelecektir. Amerikan toplumu üzerinden bir ağırlığı olan Trump’ın bu vaziyeti, ABD’den korkmayan ve ABD’nin kendisi için bir tehdit olduğunu düşünen devletler için kaçırılmayacak bir fırsattır. Bu devletlerin başında da Türkiye gelmektedir.

Kapağımızda bu mevzu üzerine bir teklifte bulunuyor ve “Türkiye, Trump’a Siyasî Sığınma Hakkı Tanısın!” diyoruz. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe “Türkiye, Donald Trump’a Siyasî Sığınma Hakkı Tanısın” başlıklı yazısında kaleme aldı.

16 Ocak Cumartesi günü Yahoo News’de James Kitfield imzasıyla yayınlanan Kapitol baskınıyla alâkalı ehemmiyetli bir haberi ABD’de yaşananların daha iyi anlaşılması ve ülkenin nasıl bir sürecin içerisinde olduğunun görülmesi açısından sizler için tercüme ettik.

Ramazan Akkır ve Haldun Sönmezer ile ABD’de yaşanan hâdiseleri konuştuk; iki mülâkatı da alâkayla okuyacağınızı düşünüyoruz.

Carlos, “Kirli Bir Devlet Başkanı Museveni” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Bahattin Yeşiloğlu, Falih Rıfkı Atay ve onun kitabı Zeytindağı’ndan bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Nice sayılarımızda görüşmek dileğiyle.

Allah’a emanet olunuz.