Selâm ile…

Büyük Doğu coğrafyası olarak addettiğimiz İslâm dünyası tarihin her döneminde medeniyetlerin çekişme sahası olmuştur. Bugün de siyasî, iktisadî ve maddiyattan daha önemlisi dinler bakımından ehemmiyet arz eden bu topraklar, satranç tahtası konumundadır. Yüz küsur yıl evvel İngilizlerin başını çektiği emperyalistler tarafından teşekkül ettirlen yapılar, zaman zaman tasarımları değiştirilmek suretiyle bugünlere kadar geldi. Bugün de emperyalistlerin asıl düşmanı olan Ehl-i Sünnet vel Cemaat’e var güçleriyle saldırıyorlar.

Yukarıdaki ifadelerle kastettiğimizin Vahhabî Suudî Arabistan ve Şiî İran olduğunun rahatça anlaşılabildiğini düşünüyoruz. Bu iki ülke de İslâm dünyasında fesad üretim merkezleri olarak Batı tarafından kurgulanmıştır ve kullanılmaktadır. Bunlardan bilhassa Suudi Arabistan, çöküşün eşiğinde olmasına mukabil köhnemiş dünya düzeninin sahibi konumundaki ABD için petro-dolar sisteminde arz ettiği konum itibariyle can damarı hüviyetindedir. Müslümanlar bu gidişata son verene kadar, Siyonistlerin ve emperyalistlerin İslâm dünyasındaki en sadık kuklası olmayı sürdürecekleri ve aslında hepimizin karşı olduğunu ifâde ettiğimiz dünya düzenini ayakta tutacakları açıktır.

Geçtiğimiz günlerde CIA, Cemal Kaşıkçı suikastı hakkında bir rapor hazırlayarak suçlunun Suud Veliaht Prensi M. b. Selman olduğunu açıkladı. Buna mukabil Amerikan yönetimi veliahtı dışarıda bırakan bir dizi yaptırımı devreye soktuğunu açıkladıktan sonra meseleyi sümenaltı etmeyi seçti. İzlenen bu siyasete, yeni gelen Amerikan yönetiminin Suud’a bir tasma daha takma operasyonu olarak bakılabilir.

Malûm olduğu üzere, yazarımız Çakal Carlos sık sık mukaddes topraklarımızın Suud, dolayısıyla ABD ve İsrail işgali altında olduğunu, bu işgalin bir an evvel Müslümanlar eliyle sonlandırılması gerektiğini dile getiriyor ve hattâ Suud ailesinin bit Yahudi kabilesi olduğunu ihtar ediyor. Biz de yaşanan bu son gelişmeler ışığında “Mukaddes Beldeleri Suud'dan (ABD’den) Kurtarmak Gerek!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Türkiye’nin En Şerefli Tarihî Misyonu” başlıklı yazısında Ömer Emre Akcebe işledi.

Mustafa Özcan ile Cemal Kaşıkçı suikastının arka plânını ve Suud-ABD ilişkilerini konuştuk.

Çakal Carlos (S. Muhammed) ile birçok eyleme imza atan, OPEC baskınında Carlos’tan sonra ikinci komutan olan Enis Nakkaş Kovid-19 sebebiyle Şam Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Carlos bu vesileyle “Bir Kahraman Enis Nakkaş” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Sinami Orhan, “Ezilmek mi, Ezilmemek mi?” başlıklı yazısında Boğaziçi’ndeki hâdiseleri değerlendiriyor.

Abdullah Said, Suriye’yle alâkalı yazı dizisine “Rusya İçin Suriye’nin Ehemmiyeti” başlığıyla devam ediyor.

Kâzım Albay, “Diyarbakır’ın Fethi ve Hazreti Süleyman Camii”nden bahsediyor. Hazreti Süleyman Camii’nde Allah Resûlü’nün ebediyete irtihalinden yedi yıl sonra Diyarbakır’ı fetheden sahabî efendilerimizin yirmi yedisi metfundur. Albay bu yazısında hem Diyarbakır’ın fetih sürecini, hem de camiin mimarî yapısını anlatıyor.

Talat Duman, Boğaziçi hâdiselerinin ardından, üniversitenin misyonuna dair bir yazı kaleme aldı: “Dalyan”…

Baha Usta, “Borcun Önemi Hakkında” başlıklı yazısıyla dergimizde.

Oğuz Can Şahin, John Berger’in Portreler eserinden bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip-yorumladığımız haberleri bulabileceksiniz. Allah’a emanet olunuz.