Selâm ile…
17-25 Aralık sonrasında devlet içerisindeki yapılanması deşifre olmaya başlayan, 15 Temmuz sonrasında ise tamamen tasfiyesi için kollar sıvanan FETÖ’nün yalnız siyasî açıdan oluşturduğu tehditten bahsedildi bugüne kadar. 1970’ler itibariyle Türkiye’de Müslümanların içine yerleştirilmeye başlanan FETÖ, yavaş yavaş devlette hâkimiyeti ele aldı. FETÖ hep bu veçheden değerlendirilmesine rağmen, asıl bundan da ehemmiyetlisi Müslümanların itikadına-imanına tasallut etti. Kimse de çıkıp bu ifsad ile alakalı tek kelime etmedi. Aslında bu manzara dahi FETÖ zihniyetinin memleketimizde, bilhassa “hoca” geçinen bazılarında halen yaşamaya devam ettiğinin alenî göstergesidir.


İnanmadıkları dinin müntesibi olduğunu iddia ederek İslâm’ı kafalarına göre değiştirmeye kalkan, naslarını dahi tartışmaya açma cüretinde bulunan, kâfire karşı merhamet abidesi kesilirken Müslümana düşmanlık eden, kâfirin Müslümanlara yaptığı zulmü görmezden gelip Müslümanların kısas hakkını rövanşizm sayan, iman öfkesinden ve dolayısıyla İslâm’dan azade başıboş bir Müslümanlığı vazeden  vıcık vıcık “hoca” tipleri, üniversite fakültelerinden, gazete ve televizyonlara kadar cemiyetin gözü önünde bulunan mevkileri hâlâ zapt ediyor. Üstelik temel vasıflarını saydığımız bu ahlâkı sadece mevzubahis sözde hocalar değil, siyasîler, yazar-çizerler ve bilumum zevat da haiz. Tam anlamıyla Batı ve Batıcı rejimin arzu ettiği “Müslüman hoca” görünümlü İslâm düşmanı bu zihniyetin tek derdi Müslüman Anadolu ahalisinin itikadına tasallut etmek, İslâm’ı ifsad ve tasfiye etmek.  


Bilinmesi gerekir ki, bu topraklardan sürülecek olan bu zihniyetin ta kendisi ve ona kol kanat gerenlerdir. “İntikam” hakkımız bakidir!


Kapağımızda bu mevzuu değerlendirirken “FETÖ Zihniyetinin Farklı Tonları: Liboş Muhafazakârlık, Reformistlik, Modernistlik, Tarihselçilik” dedik ve “Her Şey Olan Ama Bir Türlü Müslüman Olamayan Hoca Kılıklı Palyaçolar!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Ya Müntakîm Allah, Bizi İntikamına Memur Et!” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, “İslâm’ın sarsılmaz kalesi Ehl-i Sünnet Vel Cemaat’i dağıtamayacak, şahsî yahut örgütlü sapkınlıklarınız ile İslâm’ı tahrif edemeyecek, küfür düzenini payidar kılamayacak ve muhafazakârlığına soyunduğunuz düzen gibi sizler de rezil rüsva edileceksiniz.” diyor.


Müslümanların ahvali üzerine Gazeteci-Yazar Abdurrahman Dilipak ile bir röportaj yaptık. Dilipak, “CHP’nin üç çeyrek asırda başaramadığı yozlaştırmayı Müslümanlar çeyrek asırda başaracak gibi görünüyor.” ifadelerini kullandı.
Hem 8 Mart, hem de bazı haberler sebebiyle bu haftanın da en çok konuşulan mevzularından birisi medya ve siyasîler tarafından köpürtülen “kadına şiddet” ve “kadın cinayetleri” mevzuuydu. Bu hususta “Batıcı Rejimin İnsanlıktan Çıkardığı İnsan (!)” başlıklı haberimizi dergimiz sayfalarında bulabileceksiniz. Yine bu mevzu ile alakalı kaleme aldığı yazısında Eren Haklı “Kadına Hangi Şiddet?” sualini soruyor.


Baha Usta, yine aynı mesele etrafında İslâm’ın kadına verdiği değerden bahsederken “Kadın Erenlerden” Rabiâ el-Adeviyye Hazretlerini anlatıyor.


Şair-Yazar Mustafa Yazgan ile Üstad Necip Fazıl hakkında bir röportaj yaptık. Yazgan, “Davanın aşkını yaşayarak onu daha yükseklere götürmek gençliğin vazifesidir!” dedi.


Çakal Carlos (Salim Muhammed), “Papa’nın Irak Ziyareti”nden bahsederken Türkiye’nin nasıl yeniden büyük bir güç hâline gelip bölgesine barış getirebileceğine dair tavsiyelerde bulunuyor.


Papa’nın Irak ziyareti ve Irak’ın hâlihazırdaki vaziyeti çerçevesinde ülkeyi çok iyi bilen isimlerden biri olan Gazeteci Mustafa Kerim ile bir röportaj yaptık. Büyük bir alaka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.


Abdullah Said, bu hafta Türkiye’nin Yemen’deki siyasî ve askerî meselelere dahil olma ihtimali çerçevesinde “Türkiye Yemen Savaşına Dahil mi Oluyor?” başlıklı bir yazı kaleme aldı.


Bahattin Yeşiloğlu, İbrahim Kalın’ın “Açık Ufuk” isimli kitabını değerlendiriyor.


Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.


Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…


İntikam hissiniz dâim olsun!