Selâm ile…

II. Dünya Savaşı’nın ardından global hâkimiyeti ele geçirmeye başlayıp Sovyetlerin çökmesiyle pozisyonunu tahkim eden ABD, bilhassa Trump’ın iktidara gelmesinin ardından dikkatini Ortadoğu’dan Pasifik’e çevirmeye başlamıştı. “Ticaret savaşları” olarak adlandırılan hamlelerle birlikte Trump’ın “tüccar” kişiliğine bağlanan ABD-Çin rekabetinin esasında Amerikan devletinin bir politikası olduğu, Biden’ın iktidara geldikten sonra attığı adımların aynı istikamette olduğunun görülmesinin ardından netlik kazanmıştı. 2000’li yıllar ile beraber “gerileme” sürecine giren ABD’nin son yıllarda dikkatini Çin’e vermesinin ve gücünü Pasifik’e kaydırmasının sebebi bu hafta yayınlanan bir haberle daha açık bir şekilde görüldü.

Dünyayı içinden çıkılması güç bir siyasî, iktisadî ve içtimaî buhrana sürükleyen Kovid-19 salgınının hâlâ etkili bir şekilde devam ettiği süreçte, virüsün ilk ortaya çıktığı ülke olan Çin’in, 2021’in ilk çeyreğinde yüzde 18,3’lük bir ekonomik büyüme yakaladığı açıklandı. Bu haber esasında Çin’in bağımlılıklarından büyük ölçüde kurtulduğunun, ABD başta olmak üzere Batı dünyası büyük sıkıntılar yaşarken, global düzenin değişiminde başat aktörlerden biri olacağının ilanı niteliği taşımaktadır.

Hemen hemen her yerde Kovid-19’un getirdiği ağır şartlar yaşanırken gelen bu haber, Trump’ın salgından bahsederken “Çin virüsü” demesindeki haklılık payını da gösterdi; çünkü salgın Çin’e hiç dokunmadı.

ABD’nin 1970’lerde başta Sovyetler ile bağlarını koparmak ve ucuz iş gücünden faydalanmak olmak üzere bir takım iktisadî sebeplerle kendine bağımlı olarak global sisteme entegre ettiği Çin, 2000’li yıllar ile beraber yakaladığı ivmeyle dünyanın siyasî ve iktisadî bakımdan en ehemmiyetli gücü konumuna geldi. “Kuşak Yol Projesi” ile birlikte Asya, Avrupa ve Asya’daki tüm ülkeleri alâkadar eden bir eko-politik hattı oluşturmaya başlayan Çin, diğer ülkelerle geliştirdiği münasebetle karşılıklı menfaate dayalı politika iddiasında olsa da alttan alta global liderliğe göz kırpıyor. ABD ise tahtını kaptırmak istemezken Çin ile karşı karşıya gelmeyi de göze alamıyor ve müşterek bir paydada buluşabilmek adına zorlama siyaseti güdüyor; fakat bu iki ülkenin nihayetinde didişmesi mukadder. Amerikalılara göre altı sene içerisinde, bize göre ise 2022’ye kadar Çin çevresinden başlayarak attığı büyük adımların neticesi harp olacaktır. Zira bu kadar silahlanmanın ve kaosun varacağı nokta budur.

Bizim ise hadiselere baktığımız nokta malûm; Müslümanların faydasına olabilecek her türlü gelişmeyi memnuniyetle karşılarız. ABD ile Çin arasındaki patlaması muhtemel hadislere de bu gelişmelerden biri olarak bakarız.

Kapağımızda bu meseleyi işlerken “Ortadoğu’dan Sonra Şimdi Dünyada Herkes 2022’ye Hazırlanıyor!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Çin’de Beklenmeyen Gelişme ve Dünya Düzeni Dengesi” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, ABD ile Çin arasındaki sürtüşmeye temas ederken “İki küfür milleti arasındaki her türlü gerilim ve çatışmanın Türkiye için nefes alabilmek anlamına geleceğini unutmuyoruz.” diyor.

Kapak mevzumuz ile alakalı olarak Çin üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Dr. Barış Adıbelli ile bir röportaj yaptık. Adıbelli’nin “Kuşak Yol Projesi Çin’in Marshall Plânıdır” dediği, Çin Halk Cumhuriyeti’nin siyasî yapısından Çin toplumunun kendisine bakışına ve aktüel meselelere kadar birçok mevzuyu konuştuğumuz bu söyleşiyi alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Türkiye geçtiğimiz hafta Kovid-19 sebebiyle tam kapanma sürecine geçti. Bu vesileyle salgın tedbirlerini ve cezalarını hukuka uygunluğu açısından sizler için soruşturduk.

İbrahim Tatlı, “Milletin Kafasını Karıştıran İktidar” başlıklı yazısında son günlerde iktidarın yaptığı bariz hataların Müslüman Anadolu halkı üzerinde oluşturduğu rahatsızlıktan bahsediyor.

Her Ramazan’da olduğu gibi bu sene de işgalci İsrail, Müslüman Filistin halkı üzerindeki baskısını artırdı. Ayrıca bu ay yapılması gereken Filistin seçimleri de İsrail’in Kudüs’te seçime müsaade etmemesi sebebiyle iptal edildi. Bu vesileyle Hamas Sözcüsü Sami Ebu Zuhri ile bir röportaj yaptık.

Ayrıca dergimizin orta sayfasında Filistin’de yaşananlar ve Siyonistlerin 28 Ramazan’da gerçekleştirmeyi plânladıkları saldırı girişimiyle alakalı soruşturmamızı bulabileceksiniz.

ABD’nin Doha’da verdiği sözü tutmaması sebebiyle Taliban yeniden saldırıları başlattığını duyurdu. Abdullah Said bu vesileyle “Taliban Sözünü Tutmayan ABD’ye Had Bildiriyor” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Sinami Orhan, “Liberal Bataklık Dansı” başlıklı yazısında Grup Yorum’un eski üyesi Dilan Ekin hakkında yaptığı açıklamayı yorumladı.

Kâzım Albay’ın “Yeni Hadis Usûlü Meselesi” başlıklı yazısını alâka ile okuyacağınızı düşünüyoruz.

Abdulkerim Kiracı, “Saçaklızâde Mehmed Efendi”nin portresini çıkardı.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Gelecek sayımızda görüşmek dileğiyle…

Allah’a emanet olun.