Selam ile…

Geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin başını çektiği muhalefet cephesinin yalan üzerine kurulu bir siyaset ile 27 Mayıs öncesine benzer bir tertip içerisine girdiğini ifade etti. Duymaya alışık olduğumuz şekilde, bu cepheye haddini ise milletin 2023 seçimlerinde bildireceğine inandığını söyledi.

Müslüman Anadolu halkı yaklaşık yüz senedir baş nefret kutbu olan CHP ve hempasının bu memleketteki hakimiyetini nihayete erdirmek, Batıcı Kemalist rejimin sonunu getirmek için elinden geleni yaptı. Bu yapının karşısında konumlanan herkesi kim olduğuna bakmaksızın destekledi ve yanında duranı ise yerin dibine soktu. Ak Parti’nin iktidara gelişinin ve her seçimde oyunu artırarak gücünü tahkim etmesinin arkasında yatan saik de CHP’de müesseseleşmiş Kemalist rejime karşı olan muhalefetiydi. Bu muhalefet milletin ümitlerini o denli yeşertti ki, her seçimde Ak Parti’nin oyunu artırmakla kalmadı, 17-25 Aralık ve Gezi Parkı gibi hadiselerde hükümetin arkasında durdu, bu olayların getirdiği iktisadi sıkıntılara katlandı, o da yetmedi 15 Temmuz’da gövdesini tanklara siper edip şehid oldu, o da yetmedi 2018 seçimlerinde iktidarı bu topraklarda yüzyıllardır görülmemiş bir yetki ile donattı. Tüm bu fedakârlığın sebebi, baş nefret kutbunu ortadan kaldırmaya yönelik beslenen ümitti; tüm bunlar iktidar, baş nefret kutbunu ortadan kaldırsın diye, Tayyip Erdoğan Adnan Menderes’in düştüğü vaziyete düşmesin diye yapıldı.

Millet, iktidara her fırsatta sahip çıkar, iktisadî zorluklara göğüs gerer, darbelere gövdesini siper ederken bugün CHP’ye bir kez daha haddini bildirme vazifesi Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından millete tevdi edilmekte. Hem de millet pandemi şartlarının getirmiş olduğu iktisadî sıkıntılar sebebiyle en temel ihtiyaçlarını karşılayabilmenin, iktidarın çevresinde yuvalanmış kan emiciler ise hükümet gidici diye yiyebildiği kadar yemenin derdine düşmüşken… Elbette yukarıda bahsettiğimiz sıkıntılara katlanan, ölümüne bu mücadeleyi veren millet, baş nefret kutbunun kapısına kilit vurmayı da bilir; fakat o vakit bu hükümete ne hacet… Artık bir sonraki seçim dönemini işaret eden, milletin verdiği tüm yetkiye mukabil yine millette vazife tevdi eden siyaset tıkanmıştır.

Kapağımızda bu absürt komedyayı işlerken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Milletimiz bu yalancıları 2023 seçimlerinde bir kez daha sandığa gömerek hak ettikleri cezayı verecek.” sözleri eşliğinde “Bu millet 24 Haziran 2018’de CHP ve tüm Batı uşaklarına haddini bildir diye seni seçti. Söyle daha ne yapsın?” manşetini attık. Kapak mevzumuzu “Piranalar Bayramı ve Tekerrür Vesikası” başlıklı yazısında işleyen Ömer Emre Akcebe, memleketin içinde bulunduğu vaziyeti tahlil ederken tarihî hataların tekrar tekrar yapıldığına dikkat çekiyor.

Kapak mevzuumuzla alâkalı Doç. Dr. Ramazan Akkır ile bir mülâkat yaptık, alâkayla okuyacağınızı düşünüyoruz.

Çakal Carlos (S. Muhammed), İslâm’ın kadına verdiği kıymet üzerinden bir değerlendirme yapıyor ve ayrıca CIA’nın Venezüella Devlet Başkanı Nicolas Maduro’ya suikast tertipleme iddiası etrafında bir analiz yaptı.

24. sayımızı inceleyin! 24. sayımızı inceleyin!

10 Temmuz Kafkasya Kartalı Şamil Basayev’in şehadetinin sene-i devriyesi. Dergimizin orta sayfasını efsane mücahide ayırdık… Rahmet ve minnetle yâd ediyoruz, yolu yolumuzdur…

Kâzım Albay,

Erkan Trükten ile son günlerde çok konuşulan bir kavram olan dijital faşizm üzerine bir mülâkat yaptık.

Said Bulut, “Son Devrin Din Mazlumları’ndan Şeyh Said”den bahsediyor.

Ramazan Sevinç, Aslan Pençesi Otu’nun şifalarını anlatıyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip-yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

Nice sayılarda görüşmek dileğiyle.

Allah’a emanet olun.