Selam ile…

15 Temmuz 2016 gecesi Siyonist-Haçlı destekli FETÖ-Kemalist konsorsiyumunun darbe yaptığını öğrenen Müslüman Anadolu halkı kanı canı pahasına Din-i Mübin-i İslam’ı ve memleketi müdafaa etmek için sokaklara döküldü. Akabinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da herkesi meydanlara davet ederek Batı ve Batıcılara karşı direnişi desteklemesiyle ihtilâl ateşi memleketin dört bir tarafını sardı; düşman tutuştu.

15 Temmuz 2016 gecesi ölürsek şehid kalırsak gazi anlayışıyla sokaklara dökülen halka ne için buradasın diye sorulsa, din ve memleketten başka cevap gelmezdi zannediyoruz. Ve yine darbe haberini alır almaz bankamatik ve makarna kuyruklarına koşan, darbenin başarısız olduğunu anlayınca da evlerinde sinen Batıcılara ne istiyorsunuz diye sorulsa, hayatta kalmaktan başka bir şey demezlerdi...

Bu manzaraya mukabil Müslüman Anadolu halkının değerleri için giriştiği ulvî mücadele, beklenen ve özlenen İslâm ihtilâl ve inkılâbı şöyle dursun, iktidar tarafından Batı’nın putlaştırılan değeri demokrasiye payanda yapıldı. 15 Temmuz’da destan yazan milletin bu mücadelesi Ayasofya ile semerelendirilmiş olmasına rağmen küçük görüldü, absürt hareketlerle sulandırıldı. Müslüman Anadolu, bu zaferin inkılâblar ile taçlandırılmasını bekler ve bu uğurda sistemin değiştirilmesi için iktidara destek verirken, bugün iktidarın çanak tutması sayesinde hâlâ hayatta kalan Kemalist rejimin sebep olduğu rezilliklere muhatap olmak zorunda bırakıldı. Bir zaruret olan rejim değişikliğine yanaşmayan iktidarın muvazaacı tavrı, 15 Temmuz gecesi on yıl ileri giden Müslümanları geriletme ihtimalinin de ufukta belirmesine sebep oldu. Adalete olan güven neredeyse tamamen ortadan kalktı, bir kesim bolluk içinde yaşar millet ise sefalet çekerken, siyasîler bu vaziyeti görmezden geldiler ve bu tavırlarını hâlâ devam ettiriyorlar. Hâl böyle olunca da Batı ve Batıcılar iktidardan buldukları cesaretle sahada perişan olmalarına rağmen derin bir nefes aldılar ve memlekette yeniden rahat rahat at koşturabildikleri ve her fırsatta Müslümanların zaferine gölge düşürmek için çalışabildikleri bir iklim için çaba göstermeye başladılar.

Kapağımızda bu meseleyi değerlendirirken “15 Temmuz Allah’a İman Edenlerle Batı’ya Tapanların Kavgasıdır – Demokrasi Palavrası Sıktı Artık!” manşetini attık. Kapak mevzumuzu Ömer Emre Akcebe, “Müslüman Aynı Köpek Tarafından İki Kere Isırılmaz” başlıklı yazısında işledi.

Kapak mevzumuz ile alakalı olarak Gazeteci-Yazar Kemal Gümüş ile bir röportaj yaptık. Gümüş, FETÖ’nün millete layıkıyla anlatılamadığını, 15 Temmuz’un ehemmiyetinin tam olarak kavranamadığını belirtti.

M. Taha İnci “İktidar 15 Temmuz Mücadelesini Ayasofya Önünce Koreografi Yaparak mı Veriyor?” başlıklı yazısında 15 Temmuz ruhunun nasıl zedelendiğinden bahsediyor.

Aylık Baran Dergisi 26. sayı çıktı Aylık Baran Dergisi 26. sayı çıktı

Sinami Orhan, "Tek Taşla Kaç Kuş Vurulur?" başlıklı yazısında 15 Temmuz Marmaris Cumhurbaşkanına suikast davası etrafındaki meselelere değiniyor.

22 Temmuz 2014 Şehid Salih Mirzabeyoğlu’nun cezaevinden tahliyesinin sene-i devriyesi… Dergimizin orta sayfasında bu mevzuu işledik…

Kâzım Albay’ın “Necip Fazıl'ın Sanat ve Müzik Anlayışı”nı ele aldığı geniş kapsamlı yazısını alâkayla okuyacağınızı düşünüyoruz…

Bahattin Yeşiloğlu, “Yeni Asyacıların ‘Hür Dünya’sı” başlıklı yazısıyla dergimizde…

Osman Temiz’in yazısının başlığı “Su Keyfiyeti Çerçevesinde İbdacı Olmak Vasfına Dair”…

Ramazan Sevinç nefes yolları hastalığı, apse ve akciğer tedavilerinde kullanılan sinir otunun şifâlarından bahsediyor.

Dergimizde ayrıca sizler için derleyip yorumladığımız haberleri de bulabileceksiniz.

İntikam hissiniz dâim olsun!..

Allah'a emanet olun.