Batıcı hayat tarzının benimsenmesiyle toplumumuzda oluşan ve her geçen gün artan ahlâkî dejenerasyon neticesinde toplumun bütün müesseseleri bozulmuş vaziyette. Artık ne aile tam manasıyla aile, ne okul tam manasıyla bir eğitim-öğretim müessesesi, ne de diğer müesseseler ve toplumun diğer şubeleri olması gerektiği gibi.

Gün geçmiyor ki okullarda yeni bir rezalet yaşanmasın. Resmî ideolojinin kurduğu eğitim sisteminde ya bir öğrenci öğretmenini dövüyor ya bir kız tacize uğruyor ya bir öğretmen keyfi biçimde ders anlatmıyor, okula gelmiyor yahut da öğrencilerin türlü ahlaksızlıkları faş oluyor. Esasında bu hadiseler sadece eğitimi değil, topyekûn sistemin sorunlarından meydana geliyor.

Görüntülerde görüldüğü üzere Batıcı Kemalist ideolojinin yetiştirmekte olduğu bu insan tipi, saçma hareketlerle öğretmenine saygısızca davranışlarda bulunuyor. Bu görüntü okullardaki rezilliğin en masumu. Bir de görüntülere yansımayan milyonlarca gayrı ahlakî işleri varın siz hesab edin. Okullar, ilim ve irfan yuvaları olması gerekirken, başıboşluk ve arkadaşlarını güldürmek yahut dikkat çekmek için her türlü pisliği yapacak seviyeye ulaşan hodbinlikle, kendisine bir şeyler öğreten kişiye salakça, bunun da ötesinde ahlâksızca hareketlerde bulunan “öğrenci”lerin yetiştiği yapılara dönüşmüş vaziyette.

Batıcı hayat tarzının benimsenmesiyle toplumumuzda oluşan ve her geçen gün artan ahlâkî dejenerasyon neticesinde toplumun bütün müesseseleri bozulmuş vaziyette. Artık ne aile tam manasıyla aile, ne okul tam manasıyla bir eğitim-öğretim müessesesi, ne de diğer müesseseler ve toplumun diğer şubeleri olması gerektiği gibi.

Bugün karşımızda ailesinden İslâmî bir terbiye almamış, adabı muaşeretten bihaber, ilim öğrendiği kişiye nasıl davranacağının şuurunda olmayan, fikirsiz, çilesiz ve şımarık insanlar durmakta. Bu sadece gençlere has bir vaziyet de değil, cemiyetin ekserisi böyle! Zaten rotasını kaybetmiş olan cemiyetimizin ekserisi, artık herhangi bir kıymeti haiz olmadığını düşünüyor ve o kıymeti de abuk hareketlerle kendini teşhir ederek bulma gayretiyle hareket ediyor. Anlayacağınız karşı karşıya olduğumuz sosyal medya tehlikesi görünenden çok da büyük. Çünkü, absürtlükler orada sergileniyor ve bu da iki fazla beğeni uğruna maymunlaşmayı beraberinde getiriyor.

Öte yandan başıboşluğa terkedilen gençlik de, ellerinde silaha dönüşen sosyal medya ile öğretmenlerin de ellerini kollarını bağlamış durumda. Haliyle öğretmenler terbiye ederken her an bir korku ve panik halinde davranıyor ve gerekli otoriteyi sağlayamıyor.

Ayrıca o öğretmen, yapılan bu saygısızlığa karşı bir tokat atmış olsaydı, Türkiye ayağa kalkar ve öğretmeni okuldan ihraç ettirirlerdi. Çünkü öğrencinin yaptığı bu saygısızlık, öğretmenin vuracağı bir tokattan daha basit görülüyor.

Elbette bu çok yönlü bir sorunlar yumağı… Mesela karma eğitim de bu sorunların sebeplerinden biri. Görüntülerde de gördüğünüz üzere, yapılan bütün bu şaklabanlıklar, sosyal mecralarda daha çok izlenme, tık alma, beğenilme kaygısının yanında, “işte ben öğretmene bile bunu yaparım” kabilinden bir hareketle, kendilerini karşı cinse isbat etme çabasını da içinde barındırıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, eğitime dair yaptığı açıklamaların hemen hemen hepsinde okullara yapılan maddi destekleri ve hizmetleri sıralıyor. Fakat asıl problem, öğrencilerin hem Batıcı resmî ideolojinin hem de kuralsız postmodern düşüncenin maksadına matuf şekilde yetiştirilmesi, ahlâksızlaştırılması ve bu ahlâksızlığın bilgisiyle donatılması… İslâm ahlâkı önce aileden başlayıp sonra okullarda şiar edinmedikçe, öğretim müfredatı buna nisbetle yeniden tesis edilmedikçe, yapılan hiçbir maddi iyileştirmenin mânâsının olmayacağı artık aşikâr.

İşe en azından rotamız belli olsun diye cemiyetimize Batılı hayat tarzını empoze eden, kültürünü unutturmak için elinden geleni yapan, İslam dininin ve milli değerlerimizin hepsini birden silmeye teşebbüs eden CHP eski genel başkanının fotoğraflarını duvarlardan kaldırarak başlayabiliriz. Ne dersiniz?