Said Nursî, ömrünün son 40 yılını Kemalist rejime karşı mücadeleye adamış tavizsiz bir İslâm kahramanıdır. Kemalist rejimin dinsizleştirme politikalarına karşı Nur Risaleleri ile mücadele etmiş, zulüm ve zindana göğüs germiştir. Zor şartlar altında Nur Risalelerini yazmış ve onları çoğaltırmıştır. O zamanlar rejim, imanî ve itikadî mevzûlar içeren bu risalelerin yazılması ve basılmasını bile kabul edemiyor, okuyanları dahi zindanlara tıkıyordu. Kemalist rejime yiğitçe direnmiş bir militandır Said Nursî Hazretleri...

Said Nursî’nin kavgasını bugün yürütmek isteyenler şuna dikkat etmelidir: Said Nursî’nin mücadelesinin ruhunu alıp onu bugüne aktarmak icap eder. Yoksa bugün, yalnız
Nur Risalelerini okumak ve çoğaltmak eskisi gibi bir aksiyon ifade etmez. Yanlış anlaşılmasın! Nur Risaleleri tabii ki okunsun; fakat okunmakla bırakılmasın demek istiyoruz. Said Nursî'nin rejime karşı tavizsiz mücadelesi örnek alınsın diyoruz.

Nur Risaleleri, Kur'an hikmetlerine dair, Kur'an'ın mânâ yönüne dair, tefsirine dair eserlerdir; Kur'an'dan mülhem imanî ve İslâmî hakikatleri, hikmetleri ihtiva eder. Nur Risaleleri, İslâmı hayata tatbike dair bir dünya görüşü değildir. Yani İslâmı eşya ve hadiselere tatbik edecek bir plan ve proje değildir. Bunu bir eksiklik olarak değil bir tesbit olarak belirtiyorum. Said Nursî Hazretleri böyle bir mücadeleyi benimsemiş ve bunun kavgasını vermiştir. Bunun için ideolocya ve ihtilâl noktasından hareket eden İslâm aydınlarının BD-İBDA Külliyatına bakması bir zarurettir. Zaten Said Nursî. devrinin icabı İslâmî ve imanî hikmetlerin yazılması ve çoğaltılması için mücadele vermiştir. O, devrinde gerekeni kahramanca yerine getirmiştir. Bugün inkılâpçı Müslümanlara onun mücadeleci ruhunu kuşanmak düşer. Onu zindanlara gönderen laik rejimden de intikam ancak böyle alınır. Yoksa onun kavga ettiği rejimle uzlaşarak alınmaz. Bugün rejim Müslümanlara, "namazınızı kılın, orucunuzu tutun. Kuranınızı, Risale-i Nur’unuzu okuyun, ama laik rejim altında yaşamayı kabul edin” demektedir. Bunun kabulü mümkün değildir. İslâm esareti kabul etmez.

Said Nursî, davasından zerrece taviz vermeyen, bu uğurda her şeyi göze alan bir militandır. Kumandanımızın tesbitini burada vermek istiyoruz: "Bugün İBDA, Said Nursî Hazretlerinin rüyasını gördüğü bir temsil planındadır ve bu manada İBDA'nın kadrosudur."

Said Nursî, imanının öfkesiyle Kemalist zulme direnmiş, bu uğurda zindan ve ölümü göze almış bir büyük mücahittir.

Onun mücadele hayatına kısaca göz utalım: Cumhuriyet arefesinde İstanbul'da sürekli birdin ve millet kurtarıcılığı gayretiyle çalıştı. Onun bu faaliyeti ve İstiklâl Savaşı'nı İslâm ruhuna bağlayışı, Ankara'ya tesir etti. Onu kendisinden çok faydalanacakları ümidi ile Ankara'ya davet ettiler. Gitti. Gider gitmez de oradaki dini alaka havasını beğenmedi ve mebusları namaza davet etti, bir beyanname yayınladı. Beyanname sonucu namaz kılan 10-15 mebusa 50-60 mebus daha katılıyor ve bunun üzerine Mustafa Kemal'in şu sözlerine muhatap oluyordu: "Sizin gibi kahraman bir hoca bize lazımdır. Sizi yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz ve en evvel namaza dair telkinlerde bulundunuz, aramıza ihtilaflar soktunuz." Bediüzzaman ise parmaklarını Mustafa Kemal'in gözlerine doğru uzatarak şu karşılığı veriyordu: "Paşa, Paşa! İslâmiyette imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. Namaz kılmayan haindir. Hainin hükmü ise merduttur."

Kazım Albay

Makalenin tamamı için TIKLA