18. asrın en önemli mûsikîşinaslarından ve neyzenlerinden olan Kutbünnâyî Osman Dede, İstanbul Vefa’da doğmuştur. Doğum tarihi kesin olmamakla beraber 1642-1647 yılları arası olduğu, bazı kaynaklarda 1652 olduğu tahmin edilmektedir. Babası Süleymâniye Dârüşşifâsının reîsü’l-huddâmı Hacı İbrahim Efendi’dir. Babasının adının Süleyman olduğu da söylenmektedir. Osman Dede genç yaşta ilim ve sanatla meşgul olmuş meşhur hattat Nefeszâde İsmail Efendi’den (ö.1090/1679) sülüs ve nesih meşketmiştir. Talîk yazıyı ise Gavsî Dede’den meşk etmiştir. Galata Mevlevîhanesi şeyhi tasavvuf erbâbı ve hattat Gavsî Dede’ye (ö.1109/1697) intisab etmiş, sonra da ona damat olmuştur.

On sekiz yıl Galata Mevlevîhanesi’nde hem neyzenbaşılığı hem de mesnevîhânlık yapmıştır. Gavsî Dede’nin vefatı ile dergâhın şeyhliğine atanmış ve Mesnevî okutmaya başlamıştır. Vefâtına kadar dergâhın şeyhliğini yapmış, Osman Dede’nin vefâtı (1142/1729-30) ile yerine oğlu Sırrî Abdülbâki Nâsır Dede geçmiştir. Kabri, dergâhın semâhâne kapısının sol cihetindeki türbededir. İki yıl sonra Abdülbâki Nâsır Dede de vefât etmiş, o da babasının yanına defnedilmiştir.

Osman Dede, ilk ney derslerini Gavsî Ahmed Dede’den almıştır. Ney üflemedeki hünerini üç yıllık çile süresi içerisinde edindiği ifade edilmektedir. Hamza Dede’den sonra ilk kutb-ı nâyi diye anılan Osman Dede, kendi yazdığı Edvar’ında ney ve ney üfleme metodu ile ilgili bir bilgi vermemektedir. Neyzen olarak icradan nazariyata kadar her sahada imzası vardır. Ney ve mûsikî bilgisini dergâhtaki musiki çevresinde kendi kendine ilerletmiştir. Galata Mevlevihanesi’ne gelen Seyyid Halil er-Ruhavî adında bir zat, dergâh şeyhi Ahmed Gavsî’den bir neyzenin ney üflemesini talep eder. Dergâhta neyzenin bulunmaması nedeniyle derviş Osman ney üfler ve çok beğenilir. O günden sonra çalışmalarına büyük bir iştiyakla sarılan derviş Osman 1679 yılında Mevlevihane’nin neyzenbaşısı olur.

Osman Dede, şeyhinin kızı Hatice Hanımla evlenmiştir. III. Ahmed ve Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın teşvik ve himayesini görmüştür. Osman Dede’nin Sırrı Abdülbaki adlı bir oğlu ve Saide adlı bir kızı olmuştur. Oğlu Osman Dede’nin vefatı ile Galata Mevlevihanesi postnişinliğine tayin olmuş, kızı Yenikapı Mevlevihanesi şeyhi Kütahyalı Seyyid Ebubekir Dede ile evlenmiştir. Kızından torunları Ali Nutki, Abdülbaki Nasır ve Abdürrahim Künhi dedeler bu mevlevihanelerde şeyhlik yapmışlar, devrinin tanınmış musikişinasları arasına katılmışlardır. Osman Dede bazı peşrevlerine özel isimler de koymuştur. Gül Devri, Kabak Peşrevi bunlara örnek olarak verilebilir.

Miraciyesi tekkelerde gelenek olarak kandillerde okunmaya başlamıştır. Son zamanlara kadar bazı tekkelerde de okunduğu belirtilir. Dini musiki bestekârı, hattat, şair ve ney virtüözü olan Osman Dede, otuziki yıl şeyhlik yapmıştır. Mükemmel Arapça ve Farsça bilmektedir. Kutb-ı Nayi ünvanı Mevlana’nın Hamza adındaki neyzenine verilen ünvanın tekrarı olduğu ifade edilmektedir. Beş padişah gören Osman Dede, Lale devrini idrak etmiştir. Dede bir eser okunurken onu ebced notasıyla notaya alabilen dâhi bir musikişinastır. Kantemiroğlu’nun ebced notasının ve eserinin Osman Dede’ye dayandığı da belirtilmektedir.

Osman Dede’nin en önemli bestesi olan Miraciye, Hz. Peygamber’in Mescid-i Haram’dan Mescidi Aksa’ya, oradan da semâya yükselişini anlatan manzum eseridir. Osman Dede Miraciyesini Nasûhî Dergahında bestelemiştir. Osman Dede ömrünün son yıllarında bir gün Üsküdar Doğancılar Nasuhi Dergâhına misafir olmuştur. Miraciye’nin güfteleri gece rüyasında Nasûhî Efendi tarafından kendisine ilham edilmiştir. Eser üç gecede altı bahir olarak bestelenmiş ve Berat Kandiline rastlayan ertesi gece dergâhta ilk kez okunmuştur.

Kaynak:

Süleyman Erguner. “Osman Dede, Nâyi”. DİA

Yılmaz Öztuna. Türk Musikisi Ansiklopedik Sözlüğü. Ankara: Orient Yayınları, 2006.

Baran Dergisi 766.Sayı