Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun dava arkadaşlarından, Akit Gazetesi Yayın Kurulu Üyesi ve Baran Dergisi çizeri Yalçın Turgut Balaban ağabey Hakk’ın rahmetine kavuştu. Yalçın Turgut Balaban ağabeye Allah’tan rahmet, ailesine ve tüm gönüldaşlara sabrı cemil niyaz ediyoruz.

Yalçın Turgut Kimdir?

Ressam-karikatürist Yalçın Turgut Balaban, Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile yol arkadaşlığı yapan ve Mirzabeyoğlu ile Üstad’ın son zamanlarında ona hizmet eden biri. Üstad’ın ev halkını göstererek, “Onlar kanımdan evladım, sizler canımdan!” diye iltifatına mazhar olanlardan.

Eskişehir'de tanıştığı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu'na İstanbul'da da dava arkadaşlığı yapan Balaban hem bir dost, hem de bir mücadele adamı olarak İslâm’a hizmet etti. Gölge dergisinde Genel Yayın Yönetmenliği görevini üstlenip, çizerlik yaptı; daha sonra efsanevî Akıncı Güç dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Bu dönemde Üstad Necip Fazıl’ın kitap-dergi formatında çıkardığı Raporlar’ında “Necip Fazıl ve Yeni Dostları” arasına girdi. Yeni Akit Gazetesi'nde çizerlik ve yayın kurulu üyeliği yaptı. Üç kişisel sergi açtı ve eserleri Avrupa’nın birçok şehrinde sergilendi. TYB tarafından 1983’te tertip edilen yarışmada “yılın karikatüristi” ödülünü aldı. Çizgilerinde Üstad Necip Fazıl'a ve Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na çokça yer verip, Büyük Doğu-İbda’ya nisbetle fikir dolu çizimlere imza attı. 24 Temmuz 2020’de Ayasofya tekrar aslına rücu ettirildiğinde, Yalçın ağabey dergimizin 705. sayısı için tarafımıza bir eser yolladı. Biz de bu eseri kapağımıza koyduk.

Baran’a ziyaretleri

Yalçın ağabey, dergimizin Üsküdar’daki ofisine sık sık gider gelir, anlattıkları ve duruşuyla hem dergi çalışanlarına, hem de ofisimize gelen gençlere ilham ve heyecan aşılardı. Kâzım Albayrak, rahmetli Yalçın Turgut ile Baran’ın 686 ve 696. sayıları için röportaj yapmış, 1970'lerden itibaren İBDA Hareketi’ni konuşmuştu. Yalçın ağabey, 736. sayımızda ise Üstad ve Kumandan’ın niçin emperyalistlerin bir numaralı hedefi olduğunu anlatmıştı. Yine kardeş yayın organı Aylık dergisinin 200. sayısında da Kâzım Albayrak’ın Yalçın Turgut Balaban ile yaptığı bir mülâkat yer alıyor. Şimdi bu röportajlardan Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun “İbda Çizeri” diye taltif ettiği Yalçın Turgut Balaban’ın söylediği bazı şeyleri alâkanıza sunuyoruz.

Akıncı Güç, Üstad ve Kumandan

“Üstad, Akıncı Güç kadrosunu gördükten sonra, acayip dinçleşti, gurur ve mutluluk içindeydi. O ukbadan çıkmış gibiydi, tek tek bizi tartıp, konuşuyordu. Mekânı cennet olsun.”

“Üstad kütüphanelik çapta eseri, Büyük Doğu ideolocyasını ortaya koymuşken niçin ademe mahkûm edilmişse, Büyük Doğu’nun niçin buudu olan İbda, Üstad’ın ideolojisinin pratiğini ortaya koyan Mirzabeyoğlu da o yüzden ademe mahkûm edildi. Bu kadar basit. Merak etmeyin, onu da içeridekiler akıl etmedi. Nasıl Üstad’ı dışarıdakiler Türkiye’deki uşaklarına ademe mahkûm ettirdilerse, aynı şey Salih’in de başına geldi. Hatta onun canına da kastettiler köpekleri vasıtasıyla.”

“Evet, Üstad’ı Salih’ten anlıyoruz.”

“Can dostum”

“Salih’i tek kelimeyle anlatacak olsam: Can dostum, derim.”

Büyük Doğu-İbda’nın ehemmiyeti

“Üstad’ın ve Kumandan’ın Büyük Doğu İbda fikriyatı sadece Türkiye için değil, bütün insanlığın istikbali için de son derece ehemmiyetli. Bugün tüm sistemler iflas etmiş, her şey kilitlenmiş durumda.”

“Sokrat ve Eflatun gibi”

“Kumandan da bir kurucu; ama Büyük Doğu’nun devamı niteliğinde. Büyük Doğu’yu olduğu şekilde yâni bir taklidçi gibi sürdürmedi.”

“İbda, Büyük Doğu’nun şahidi, mütemmin cüz’ü ve taşıyıcı kanadıdır. Tıpkı Sokrat ve Eflatun gibi. Sokrat’ı, onu açan yâni tafsil eden Eflatun’dan öğreniyoruz.”

Yalçın Turgut’un Kumandan Mirzabeyoğlu’na ithafla “karaladığı” satırlar:

Sen binbir işkence altındayken zindanda

Kendi derdinden bihaber ümmet yüzünden

Sen tül kanatlı kelebek, muhteşem kartal

Aşk olsun, bir an bile dönmedin sözünden

Çullanırken küfrün piyonları topyekûn

Kaleydin İslama muhatap anlayışa

Dünya durdukça nesiller selam duracak

Bir ömrü böylesine şerefle yaşayışa

Ey fikirler hakanı, gönüllerin sultanı

İbda’nın niçin’ini dilinden öğrendiğim

Rahman olan Allah’a hamd ve şükürler olsun

Ömrümce yakın dostluk onuruna erdiğim

İbda el işaretine dair

“Sizin derginizin logosunun yanındaki vinyet dahil İBDA’nın yayınlarındaki bütün çizgiler (bir-iki istisna ile) tamamı benimdir. Bir gece -Kumandan- ‘hareketimize bir remz gerekli’ dedi. Günlerce sancı çektim. Sonunda içime sindi. Götürüp gösterdim. Coşkuyla boynuma sarıldı. ‘Dün gece bunu rüyamda görmüştüm.’ dedi. Gölge Dergisi 2. Dönem’de, Gölge logosunun yanında İBDA işaretini ilk kez kullandık. İşaret ve başparmak açık, öbür parmaklar yumruk hâlinde kapalı.

Açık halde işaret parmağı kelime-i şehadet... Siyaset ile aksiyonun birlikte gerekli olduğunu ifade eden şey olarak kalkık bir horozu tedai ettiren baş parmak!”

İbda ve Sanat

“İbda sanatı nereye koyuyor?” suali üzerine Yalçın ağabeyin cevabı: “İBDA bizatihi sanatın kendisi. En büyük sanat Allah’ındır zaten. Allah için hak yolda verilen kavga sanatların en büyüğüdür... Neticede hakikatin hakikatini işaret edecek olandır sanat… Yoksa kof, içi boş… Allah’ı aramayan sanat, sanat mıdır?”

“Gençlikten umudum var!”

“İbda’yı tekrar tekrar okumak lâzım. Benim gelecek nesillerden umudum var, o nesil gelecek. Üstad nasıl bir ömür boyu böyle sabırla “Genç adam gel, geç kalabilirsin evde bulamayabilirsin, neredesin genç adam?” dedi, ondan sonra “Allah’tan bir istedim, pîr geldin” dedi. “Ben bir genç istedim sen pîr geldin. Beni bir tek sen anlıyorsun” dedi. Bu kulaklar duydu bunu… Onun için ümidi kesmeyeceğiz o kuşaklar gelecek Allah’ın izniyle. Sultan Fikir otağa gelecek inşallah.”

Bize ithafen…

“Allah, BD-İBDA çizgisinde yıllardır istikrarlı yayın yapan AYLIK ve BARAN dergilerinden razı olsun, böyle şeylere vesile oluyorsunuz, bunlar bizle birlikte göçüp gitmesin. Allah uzun ve hayırlı ömürler versin.”

Biz de, Büyük Doğu-İbda’ya nisbetle yayın yapmaya çalışan Baran Dergisi olarak Yalçın ağabeye rahmet diliyoruz, mekânı cennet olsun.

Baran Dergisi 771.Sayı