Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, geçtiğimiz 25 Nisan tarihinde düzenlenecek bir merasim ile “Tarımda Millî Birlik Projesi”nin sunumu yapılacaktı. Fakat Dünya Gazetesi’nin sermaye tetikçisi yazarlarından Ali Ekber Yıldırım’ın bolca gariban edebiyatıyla süsleyerek idrakleri iğdiş adına yaptığı algı operasyonu eşliğinde çıkarılan gürültü perdesinin altında bastıran gıda lobileri sayesinde sunum ertelenmiş, Ekim ayında düzenleneceği duyurulan III. Tarım Şûrası’nda gerçekleştirileceği ifade edilmişti. Ekim ayına yetişmeyen şûra, nihayet geçtiğimiz hafta toplandı. 21 farklı çalışma grubu, 81 ilde bir araya gelinen 7 bin sektör paydaşı ve yapılan 200 toplantı neticesinde gerçekleşen III. Tarım Şûrası’nın sonuç bildirgesi geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından duyuruldu.

Ali Ekber Çiçek Bir Yerine Kına Yaksın
Nedense Cumhurbaşkanlığı Sistemine niçin geçildiğini unutuyoruz. Hatırlatacak olursak, Türkiye Cumhuriyeti’nin eski idare şeklinde devlet müesseseleri birbirine entegre ve ahenkli bir şekilde işletilemediği için bu yeni sisteme geçildi. Bir strateji belirlendiğinde, onunla alâkalı bütün devlet müesseseleri, tek bir besteyi ahenkli bir şekilde icra edebilsin diye. Bu yeni sisteme geçildiğinden beri, amaca uygun olduğu görülen ilk proje “Tarımda Millî Birlik Projesi” olmuştu. Hangi ekip tarafından hazırlandığını bilmediğimiz bu projenin bize göre öne plana çıkan hususiyeti; genişlik planında “bütün fikir” perspektifinden yaklaşılarak, üretimin girdilerinden başlayıp, tüketicinin önüne konan nihai ürüne kadar geçen sürece dahil olan bütün paydaşları, devletin bizzat müdahil olacağı bir şekilde organize etmeyi ve böylelikle maliyeti düşürmeyi, üretimi arttırmayı, tüketiciye kaliteli ve ucuz ürün sunmayı planlayan bir proje olmasıydı.

Ne var ki Türkiye’de tarım sektörü ile alâkalı olarak faaliyet gösteren şirket lobilerinin fendi, milletin istikbâlini yendi. Tarımda Millî Birlik Projesi daha duyurulmadan önce hakkında karalama kampanyası başlatan ve yapılan çalışmayı saptırarak istikâmetinden bambaşka bir şekilde öne süren sermaye tetikçisi Dünya Gazetesi’nin tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım şimdilik muvaffak oldu. 

Türkiye’nin bir soruna bütün fikir perspektifinden yanaşarak çözüm üretmek iddiası taşıyan ilk projesi çöpe atıldı ve onun yerine hiçbir çözüm iddiası olmayan, 60 küsur madde boyunca safsata yapan, istatistikleri istediği gibi evirip çevirip göz boyayan ve köylünün eline bir kez daha istismarcıları kalkındırması için tutuşturulan üç kuruşu büyük kahramanlık edebiyatıyla duyurarak sona eren bir şûra gerçekleşti.

Bakanlığın ve İktidarın Şahsiyet Zaafiyeti
Tarımda Millî Birlik Projesini kim hazırladı? Tabiî ki Tarım ve Orman Bakanlığı hazırladı. Peki, bu bakanlık, Tarım ve Orman Bakanı Ekrem Pakdemirli’den habersiz böyle bir proje hazırlamış olabilir mi? Projenin tanıtımını kendisi yaptığına göre pek de mümkün değil. Biraz empati yapalım... Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, memleketin en esaslı meselelerinden biri olan ziraat planında bütüncül perspektiften ilk defa ciddî bir proje hazırlasanız ve daha ilân edilmesine bile izin verilmeden, sermaye tetikçisi bir yazar ve lobilerin araya girmesiyle bu proje çöpe atılsa, siz olsanız ne yaparsınız? Bağlısı olduğunuz iktidardan destek göremez ve hatta bir de ortaya koymuş olduğunuz projenin maksadına zıt bir şekilde sermaye yardakçılığı ile suçlansanız ne yaparsınız? Herkes kendi meşrebince hareket eder ama asgarî şahsiyeti haiz hiç kimse projesinin ölü doğması için tetik çeken yazarı, projenin tam aksine hizmet edecek kararların alındığı şûradan sonra arayıp, ona bir de hesap vermeye kalkmaz değil mi? 

Bekir Pakdemirli, Tarımda Millî Birlik Projesi’nin sonunda bu hâle getirilmesinden sonra eğer ki istifa etmiş olsaydı, Türkiye Cumhuriyeti siyaseti tarihine adını yazdıracaktı. Yine yazdırdı, hem de en çirkin harflerle. 

Başka bir empati daha yapalım. Varsayalım ki Cumhurbaşkanısınız ve kabinenizdeki bakan bir proje hazırlıyor, bu proje sermaye tetikçilerinin marifetiyle çöpe atılıyor ve o da sanki bu projeyi hazırlayan değil de başından beri karşısında duranmış gibi itiraz etmediği gibi hemen zıt kutbun yanına geçip yuhacılara katılıyor. Böyle birini kabinenizde ister misiniz? Hatta daha da ötesi, böylesi kimselerden kurulu bir bakanlar kurulu ihdas ettiğiniz için kendinizden rahatsızlık duymaz mısınız?

Dünyanın En Ahlâksız Medyası
Dünya Gazetesi sermaye sınıfının tetikçiliğini yapıyor diyoruz da, geri kalan diğer medya ne yapıyor? Memleketin tarım arazileri, köylüsü, mahsulü, ziraî üretimden elde edilen gelir ve tasarrufu ile tüm bunlardan önemlisi bir ülkenin en stratejik üretim unsuru olan gıdası, yani insan sağlığı lobilere peşkeş çekilirken, medyanın geri kalanı ne yapıyor? Erdoğan’ın açıklamalarını manşetlere çekip, hiçbir fikir hükmüne bağlamaksızın hoparlörlük yapmanın adı ne zaman gazetecilik oldu? İktidar ile olan irtibatı yahut mevcut düzenden nemalanan komprador patronunun menfaati için bugün yediği ekmeğe uzanan ele susanlar, yarın namuslarına el uzatıldığında da karşı çıkmak yerine el şaklatarak tempo tutarlar artık. 

Muvazene Adalet ile Sağlanır ve Bunun Yolu Da Hukuktan Geçer
Devletin 1990’lı yıllarda eşkıya ile mücadele için yöntem olarak eşkıya imâl etmeyi seçmesi ve bunun menfî sonuçları alenen ortadayken, aynı zihniyetin bir mahsulü olarak, urlaşmış sermaye ile mücadele etmek için kendisine yakın ellerde sermaye köpürtmek yoluna gitmek ne kadar sağlıklı?

Diyalektik materyalizmin bakış açısına göre terazinin kefelerine aynı cinsten yükler yükleyerek denge sağlanır görünür. Yani kuzuyu kurttan koruyacak dengeyi tesis etmek için başına kurt dikmek gibi salakça bir yol… Oysa ki denge, unsurların birbiriyle boy ölçüşmesiyle değil, hukuk ile tesis edilir. Bunun yolu da hangi ferdin cemiyeti istismar edeceğine karar vermekten değil, fert ile cemiyet arasından muvazene kuracak hukukî düzeni inşâ etmek ve adaleti tesis etmekten geçer.

Müntehasından Konuşalım
Tarımda Millî Birlik Projesi, sermaye ve tetikçileri ile siyasî iktidara yakın lobiciler marifetiyle, bir de tam aksi şekilde sermayeye hizmet ettiği, Türkiye tarımını sermayeye peşkeş çektiği iddiasıyla çöpe atıldı. Peki, onun yerine III. Tarım Şûrasından ne sonuç çıktı? 60 maddelik safsata ve çiftçinin eline sermayenin onu söğüşlemesi için tutuşturulan 3-5 kuruş paradan başka ne çıktı? Bu hâle niçin kimsenin sesi çıkmıyor? Ne oldu Ali Ekber, tarım yerli ve millî mi oldu?
***
Tarım arazisini, köylüsünü, çiftçisini, hâsılı yiyeceği ekmeği sermayeye peşkeş çeken, bunu bilip göz yuman kimse yerli ve millî olmaz. Yeni trend ya, memlekette herkes dik duruyor; kusura bakmayın ama boş çuval dik durmaz!


Baran Dergisi 672. Sayı