Burma’da diğer adıyla Birmanya (Myanmar)’da neler olduğundan bahsetmek istiyorum. Burma, nüfusunun yüzde doksanın üzerinde büyük bir çoğunluğu Budistlerden oluşan bir ülke. Tarihî olarak bu inanç, barış dini diye bilinir. Bir gelenek olarak şiddete karşı oldukları kabul edilir. Buna mukabil Budistler arasında da aşırılar, Budizm fanatikleri vardır. Bilinenin aksine Budizm’in çok agresif ve saldırgan olan mezhepleri vardır. Burma’da yaşananlar Budistlerin saldırgan mezheplerine mensup olanlar tarafından gerçekleştiriliyor.
Rohingya ise Burma’da Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu, Müslümanların yaşadığı bir bölge. Beş yıl önce de tıpkı bunun gibi hadiseler yaşanmıştı. Bu insanlar Hindistan asıllı Müslümanlar. Burayayıllar önce gelmişler ve Burma’da yaşamaya devam ediyorlar. Sürekli takip ediliyorlar, baskı altında tutuluyorlar, vatandaş kabul edilmiyorlar ve devletin hedefindeler.
Esasında Burma Asya’nın önemli ülkelerden birisidir. Önemi şuradan gelmektedir; bağımsızlıkları için İngilizlere karşı savaştılar. II. Dünya Savaş’ı esnasında Japonlar da İngilizlere karşı onlara destek verdi. Savaştan sonra bu mücadelenin neticesinde bağımsızlıklarını kazanmayı başardılar. Burma’da, Cumhuriyet rejimine geçene kadar askerî bir yönetimi vardı. Belki muhteşem bir yönetim kuramadılar, ama bağımsız bir devlet kurdular. Mesela Türkiye II. Dünya Savaşı öncesinde bağımsızlığını kazandı; fakat daha sonra kaybetti. Buna karşın onlar bağımsız kalmayı bildiler.
Bu nasıl oldu ve devamında hadiseler nasıl gelişti? Burmalılar bağımsızlık için mücadele ederken, İngilizler, enteresan bir şekilde bir anda bölgeden çekilerek Burmalılara bağımsızlıklarını verdiler. Aynı zamanda, İngilizler ülkenin Doğu sınırlarına, yani Müslümanların yaşadığı bölgelere, hem Müslüman sayısının artması için Müslümanları ve hem de gerilla savaşı verebilecek unsurların oluşması için bir kısmı Hıristiyan, bir kısmı da diğer inançlardan olan azınlıkları yerleştirdiler. İngilizler daha sonra sahayı Amerika’ya yani CIA’ya bıraktı. O gün bugündür bölgede savaş açık bir şekilde devam ediyor.
Rohingya kurtuluş cephesini hepimiz çok iyi biliyoruz, fakat bu hareketin arkasında kim olduğu hakkında kesin bir malumatım yok. Netice olarak süren bu savaş sebebiyle binlerce sivil Müslüman zarar görüyor. Her ne olursa olsun, kesinlikle Burmalıların, Rohingyalılara yapmış oldukları saldırıları haklı göremeyiz, kimse göremez. Ama şunu söylemek istiyorum ki, bu mesele göründüğünden çok daha karmaşık ve teferruatlı bir mesele.
Şunun üzerinde özellikle duruyorum; Burma’da bağımsızlık için yapılan silahlı mücadele gerçekten önemliydi, belki bağımsızlıklarını kazanmalarındaki tek sebep değildi, ama en azından bunun için savaştılar. Bugün ise iktidar bir takım Budist fanatiklerin elinde. Bunlar ise Rohingyalı Müslümanlara acı çektiriyorlar.
Burma’da askerî yönetimin sona ermesinde Nobel Barış Ödüllü, Su Çi isimli kadının önemli bir rolü var. Senelerce Batı’da kalmış ve döndüğünde Burma rejimine karşı mücadele etmiş bir kadın. O görünürde devlet başkanı pozisyonunda olmasa da, reelde ise devletin idaresini elinde bulunduruyor. Seçilenler onun tarafından yönlendiriliyor. Şimdi bu idare, Rohingyalıları öldürüyor ve vatanlarından çıkarıyor.
Maalesef bu hadisenin Rohingya kurtuluş cephesinin, Burmalıları hedef almasından sonra alevlendiği, bunun üzerine Rohingyalılar üzerinde müthiş bir baskı ve işkencelerin başladığı söyleniyor. Burma, topraklarında yaşayan insanlara zulüm eden ve baskıcı tek Asya ülkesi değil ve öte yandan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından senelerce baskı altında tutulmuş bir devlet. 1962 senesinde idareyi ele alan askerî yönetimin başındaki General Ne Win, anti-emperyalist bir insandı. İngiliz ve Fransız sömürgeciliğiyle mücadele etti; Amerika’nın Vietnam’a müdahalesine karşı çıktı.
Bölgede yaşanan çatışmalar oldukça üzücü. Çok uzun yıllardır o topraklarda yaşayan Müslümanlar hayatta kalabilmek için topraklarını terk etmek zorunda bırakılıyor. Ayrıca çatışmalar, hadiseler hakkında hiçbir söz söyleme hakkı olmayan insanlar tarafından derhal manipüle edilmeye başlandı. Gerçekten Rohingya kurtuluş cephesinin ne yaptığı ve arkasında kim olduğu hakkında bir bilgim yok. Tek bildiğimiz Rohingyalıların haklarını müdafaa etmeye çalıştıkları. Açıkçası bu hadisenin başka eller tarafından yönlendirilmesinden de korkuyorum.
Rohingyalıların topraklarını terk ederek göç ettiği en önemli ülke ise Bangladeş. Hindistan ile senelerce sınırlar konusunda anlaşmazlıklar yaşamış bir ülke. Bu problem senelerce devam etmişti. Müslümanların çoğunlukta olduğu bir bölgeden bahsediyoruz; tüm İslâm coğrafyasında olduğu gibi orada da sorunlar hiç eksik olmuyor. Bütün Müslüman ülkeler emperyalistlerin işgaline uğramış vaziyette. Libya’da çatışmalar körüklendi, ülke işgal edildi ve parçalandı. Cezayir bölünmedi; ama çatışmalar yaşandı, yaşanıyor. Suriye karmakarışık bir hâle getirildi. Tüm bölgede, Suudiler tarafından yetiştirilen sözde Müslümanlar, emperyalistler ve Siyonistler tarafından kullanılıyor.
Benzer örnekleri Güney Amerika için de verebiliriz. Zamanında birçok Venezüellalı çatışmalar ve hayat şartları sebebiyle Kolombiya’ya kaçtı. Bunların bazıları CIA tarafından silahlandırılıp militarize edildi. Tıpkı Burma’daki gibi ayrılıkçı gruplar hâline getirildiler. Birçok silahlı örgüt emperyalistler tarafından cesaretlendirilip kullanılmıştır. Umuyorum ki, Burma’da böyle bir durum söz konusu değildir ve ben yanılıyorumdur.
Tüm tarihî hadiseler gösteriyor ki, emperyalistler dünyanın kendi dışında kalan tüm bölgelerinde, böyle hadiselerin olmasını sağlayarak daha rahat yönetmeyi ve sömürmeyi arzu ediyorlar. Bunun önüne geçebilmek için tek çare insanların haklarının iade edildiği bir düzen tesis edebilmek ve bu düzenin tesis edilebilmesi için Türkiye çok önemli bir konumda.
 
Allahü Ekber
15.09.2017
​Baran Dergisi 558. Sayı