Devamı Yarın
(...)
*Mânâsını anlamak için yarına bakmanız gereken hâdise… 16 Ağustos 1995 tarihli mahkeme… 4 Nolu DGM… Kâzım Albayrak, şu sözleri söylemekte:
-“DGM’lerin meşruiyeti yoktur. Allahın kanunlarını çiğneyen hiçbir kanunun meşruiyeti yoktur. Allahsız adalet olmaz, Allahsız mahkeme olmaz. Laik-dinsiz devletin kurduğu DGM’ler Allahsızdır!”
Uğur Çorumluoğlu ismindeki hâkim, Mahkeme Reisi Mustafa Uğur’a hitâben, “at şunları dışarı!” diyor… Güyâ Reis, üye Uğur’un buyruğuna uyuyor… Bunun üzerine Kâzım Albayrak, çiti aştığı gibi mahkeme heyetinin bulunduğu yere varıyor ve Uğur’a yumruk sallıyor… Bu adam, Kâzım Albayrak savunmasını yaparken, lâkayd ve lâubali bir tavırla önündeki Dev-Sol dosyasını okumakta olmasından dolayı daha önce ikaz ediliyor; Kâzım tarafından… Her neyse… Kâzım herife saldırınca, “uydum imama” hesabı diğer arkadaşlar da hücuma geçiyor ve biri duruşma zabıtlarını yırtıyor… Pardon; yumruğa muhatab olan, Mahkeme Reisi… Sanık durumda olan arkadaşlarla salonda bulunanların yakınları, bir ânda “Allah Allah!” nidalarıyla mahkeme heyetini bozuk para ve çakmak yağmuruna tutuyorlar… Uğur Çorumluoğlu köşeye sıkışıyor; ve gözünde patlayan bir çakmak… Hâkimlerin hepsi salondan kaçıyor… Ve o heyecan ortamında askerlerin bir kısmı, “hocalar haklı!” diye onların safında… Nihayet imam ve cemaat, “Allahsız DGM hesap verecek!” sloganları atarak salonu terkediyorlar… Televizyon ve gazete muhabirleri şaşkınlık içinde… DGM Heyeti, mahkemeden sonra aldığı kararla, duruşmaya yayın yasağı koydu… Ama efsane yayıldı!..
***
.*Mehmet Fatih Aydın, Ender Erdem, Şaban Çavdar, Gürsel Avcı, Ramazan Güngör, Baki Aytemiz, Harun Akdere, Şamil İğde, Olcay Oğuz, Mehmet Şahin… 21 Ağustos 1995 tarihli, DGM’deki, duruşma… Ali Osman da… Televizyonda görüyorum… Beklediğim gibi haykırıyor:
-“İşkenceciler ve onlara pirim verenlere, göz yuman ve onları cesaretlendirenler, ben ve benim gibi binlerce vatan evlâdı arasında kan vardır!.. Ve bu kan, İlâhî adaletin tecellisiyle kanla temizlenecektir!.. Eğer bizim kadınlarımız ve çocuklarımız ağlıyorsa, onlarınki de ağlayacak!.. Eğer bizim analarımız, babalarımız çekilen bu acılara dayanamayıp felç oluyor, ıstıraplar içinde kıvranıyor ve vefat ediyorsa, onların da anaları ve babaları, hattâ ve hattâ sülâlelerinde yediden yetmişe herkes bu acıları tadacak!”
***
*Cezr: Arı kovanından bal almak. Derya, deniz. Kesmek. Ay ve güneşin tesiriyle deniz ve ırmak sularının kabarması… Cezr: Kök, asıl, temel. Kesmek. Karekök… Cezre: Kasaplık koyun, keçi gibi davar.
***
*……………………………………………………………..