Türkiye’de rejim kurgusunun sakatlığından kaynaklanan sorunların her geçen gün su üstüne çıkmaya başladığı, global planda dengelerin alt üst olduğu, milletlerarası müesseselerin baştan sona iflâs ettiği ve artık bunun bir iddia olmaktan çıkarak adeta resmiyet kazandığı, yeni iletişim vasıtalarının gelişmesi ile beraber dünya çapında emsâlsiz bir devri idrak ediyor oluşumuz, yine tarihte bir örneğine rastlamadığımız şekilde nesiller arasında hasıl olan irtibatsızlık, iktisadî buhran, sosyolojik çözülme, ferdî bunalımlar ve tüm bunlarla beraber dünyayı etkisi altına alan salgın hastalık.

Bakın bugün Filistin meselesinde ortaya çıkan vaziyet bile şimdiye kadar söylediklerimizin ve bundan sonrasının isbatçısı değil mi? Yahudi köpek gibi bir avuç Müslüman’a saldırıyor, sen ne yapabiliyorsun? Herkesin bir şey yapılması gerektiği noktasında hem fikir olduğu bir konuda, ne yapılabileceğine dair hiç kimsenin ortaya hiçbir fikir koyamıyor olması malûm.



Eşya ve hadiseler planında yaşanan tüm bu gelişmeler karşısında doğudan batıya, kuzeyden güneye dek bütün toprak seviyeli fikirler Lat ve Uzza’nın suretine girip, köhnemiş, pörsümüş çaresizlikleriyle sükûta bürünmüşken, tüm bunlara karşılık olarak bir tek Büyük Doğu-İbda, ruh kökleri İslâm’a bağlı ve her dem diriliğini ve tazeliğini de buradan alan Büyük Doğu-İbda konuşmaktadır.

Ne kadar çabalasalar da tıpkı bataklıkta debelenenler gibi onlar daha çok batarken, Büyük Doğu-İbda ise Anadolu başta olmak üzere bütün bir İslâm âlemi ve dünya üzerinde güneş gibi yükselmeye devam ediyor ve her geçen gün kendisini daha fazla dayatıyor.

Ömer Emre Akcebe

Makalenin tamamı için TIKLA