Uzun zamandır “Başkanlık Sistemi” Türkiye çapında gündem oldu ve yeni anayasa ve başkanlık sistemi için maddeler hazırlandı ve Meclis’e sunuldu ve ardından vatandaşın onayına sunularak 18 madde kabul gördü. Fakat 15 Temmuz’dan itibaren ve 16 Nisan’dan sonrasına kadar ne yazık ki, ideolojik manada ileriye gidilemedi ve “Başkanlık sisteminin altı ve üstü etkili-yetkili kişilerce doldurulamadı.

Şartlar Türkiye’yi Tarihî Misyonunu Üstlenmeye Zorluyor

Diğer taraftan ise, İslâm âleminin içinde debelenip durduğu hadiseler anaforu, Müslümanların birliğe olan ihtiyaçlarının artık hayatî bir zaruret hâlini aldığını bizlere ihtar etmektedir. Şartlar Türkiye’yi tarihî misyonunu üstlenmeye zorlarken, zıt kutbun temsilcisi diyebileceğimiz ülkeler de aynı şartlar gereği kendi tarihî misyonlarını fiil planına döküyorlar. Dolayısıyla öyle kaybedecek pek fazla zamanımız olduğu kanaatinde değiliz. İçinde bulunduğumuz şartlar ve senelerdir yaşadıklarımız artık İslâmî bir ideolojiye ve böyle bir ideolojinin devlet modeline hava ve su gibi muhtaç olduğumuzu tokat gibi tüm Türkiye’nin suratına çarpıyor.

Emsalsiz Devlet Modeli
Aşk ve vecd ile İslâm’ın yeniden hâkim kılınması yolunda sürdürülen bu mukaddes kavga, aksiyondan fikre kadar, üzerinde olduğunu iddia ettiği her işe nefsinden gelen leş kokusunu bulaştıranlara, liyakatin ne mânâya geldiğini idrak etmekten uzak olanlara rağmen, zaferle neticelenene dek durmadan ve duraksamadan devam edecektir. Mademki talibiz, öyleyse emsalsiz devlet modelimiz hakkında konuşmamıza vesile olan bu gibi tartışmalardan azamî derecede istifade etmemiz gerekir.

Başyücelik Modeli

Türkiye artık mevcut rejimle ve onun hükümet şekliyle gidemiyor. “Başkanlık Sistemi” de bu ihtiyaçtan tartışılıyor; ama çözüm olacak mı? Bu zaviyeden, mütefekkir Necip Fazıl’ın ortaya koyduğu ve onun yetiştirdiği mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun tahlil ettiği, müstakil eser haline getirdiği, İngilizce ve Arapçası da basılan “Başyücelik Devleti”ni inceleyeceğiz. Hem Başkanlık hem Parlamenter sistemle fark ve benzerliklerini ortaya koyarken, öncelikle Başyücelik Modeli’nin nev’i şahsına münhasır ve bu topraklarda yetişen bir dehanın teklifi oluşuna, İslâm âlemi için de bir model vasfına işaret edelim.

İşte o yazı: OKUMAK İÇİN TIKLA