Ortadoğu Gazetesi'nde 1979 yılında "Müjdelerin Müjdesi" ile Salih Mirzabeyoğlu'nu müjdeleyen Necip Fazıl Kısakürek, bu müjdeden bir hafta sonra aynı gazetede Salih Mirzabeyoğlu’nun “İdeolocya ve İhtilal” başlıklı yazısını yayınlatır ve ardından, Mirzabeyoğlu’nu agora meydanında duyurduktan sonra Akıncı Güç dergisinde yayınlatmak üzere “Işık” isimli yazısını gönderir:

“Hiç beklemediğim bir zamanda, hiç beklemediğim bir mekândan bir ışık fışkırdı. Daima böyledir. İlâhî tecelliler hep böyle tepeden inme gelir.

Allah’ın tecellileri, yapmacıksız ve zorlamasız, boynunuz bükük, köşenizde otururken görünüverir.

Bu ışık, hiç birini görüp tanımadığım, görüp tanıyınca da aramızdaki ezelî yakınlığa şahit olduğum gençlerden... Şu anda üçüncü sayısı elinizde olan “Akıncı Güç” isimli derginin ilk sayısından…

Bunlar MSP’nin koruduğu ve geliştirmeye çalıştığı “Akıncılar” gençliğinden bir demettir ve işin özü olarak şu sayhayı koparmaktadır:

— ‘Biz ruh hamurumuzu Büyük Doğu teknesinde ve onu yoğuran ellerde idrak ettik ve başka hiç bir tarafa gönül ve kafa nispeti kabul etmeyiz.’

MSP’ye karşı vaziyetim ve onun ulvî dâvayı harcamakta gösterdiği ehliyetsizliğe isyanım malûm olduğuna göre, ilk kalemde bu tecellî beni şaşırtmalı ve samimiliğinden şüpheye düşürmeliydi. Ama öyle olmadı; bu gençlerin son zamanlardaki düzmece ve ezberletmece teşkilat örneklerinin ruh haletinden uzak olduklarını gördüm ve bana antipatik gelen zümre adlarına rağmen onları göğsüme bastım.

Dergilerinde aynen yayınlanmak üzere el yazımla kâğıda döktüğüm bu satırları kendilerine ithaf ederken, Akıncı, Ülkücü ve daha bilmem neci çevreler bir arada, dâvamızın billûr sarayını, Kaf dağının, yani topyekûn insanlıkça özlenen eskimez ve pörsümez ideal tepesinin en yüksek noktasında inşa istidadında mimar namzetleri olarak onları selâmlarım.

Onbeşinci İslâm asrının kapısında, İslam’ın ebedî gençliğini ve yeniliğini, her an genç, taze ve yeni kimliklerinde ışıldatsınlar ve Kaf dağına tırmanmak kadar zor ve çetin gayenin mana ve madde şartlarına ersinler…

Bu kör dövüşü hengâmesinde, ümidim şimdilik hangi çevreden olursa olsun, işte bu gençlerin belirttiği mayadadır.”

Necip Fazıl Kısakürek, Rapor 6, 1979, s.30