İslam, en ileri bir cemiyet ve cemiyetçilik telâkkisinin bütün ruh ve hakikatine biricik kaynaktır.

İslam’da fertle cemiyet arasındaki unsur ve terkip düğümü, milyonluk kitle bir kişinin diş ağrısını aynı diş üzerindeki herkesin duyacağı nisbette mefkürevî bir sarmaş dolaş belirtir.

Bir kişinin herkes, herkesin de bir kişi olduğu hakikati İslam’ındır.

Alabildiğine derin ve gizli fert hayatı, alabildiğine geniş ve açık cemiyet hayatiyle, iki taraf da kendi öz değerinden hiçbirşey kaybetmeksizin nasıl kaynaşabilir diye sorarsanız, cevap hazırdır: Ancak İslam’ın potasında kaynaşabilir!

İslam’da fertle cemiyet arasında iki tarafın da en ince hakkını koruyan ulvî ve mefkürevî muvazeneyi, in cin görünmez bir köşede Allah’ı için namaz kılan tek fert, sonra bu fertlerin saf halinde ve muhteşem bir kubbe altında kurduğu nizam, ne güzel ifade eder! İbadet şeklinde bile ferdle cemiyetin en ileri paylarını gösteren İslâm, Cuma namazını, fertlerin teker teker kılamayacağı, fakat teker teker fert mükellefiyetine bağlı içtimaî kulluk çerçevesi içinde edâ edebileceği bir fert-cemiyet ibadeti olarak hususiyetlendiriyor.

İslam’da cemiyet, ferdî, yüzüğün taşını tutması gibi her köşesinden sımsıkı kavrar ve onunla kıymetlendirir. Bu fert, o cemiyeti ören ulvî ve insanî örnek olarak tek hakkı uğrunda bütün cemiyetin feda edileceği bir hürriyet ve selâhiyet makamında; o cemiyet de, aynı ferdî suflî ve nefsani hallerine karşı bütün fert kemmiyetlerini çiğneyici bir mizan ve (otorite) mevkiindedir.

İslam’da fert ve cemiyet, kendi mücerret ve müstakil manaları içinde tam hakkını almıştır.

Namaz, hac, zekât, cihat farizalarında daima fert köküne bağlı sımsıkı cemiyet örgüsü, (İmperium romanum)un, rüyasına bile yaklaşamadığı ideal toplum gayesini çerçeveler.

Allah’ın eli topluluktadır buyuran Allah Sevgilisinin açtığı nur ufkunda işte İslâm ve cemiyet yapısı!

İdeolocya Örgüsü, Necip Fazıl Kısakürek