Önsöz:

Selâm ve dua ile…

Dergimizin 303. Sayısı ile beraberiz.

Dünya uzun süredir bir kriz içerisinde; sosyal, iktisâdi, idâri vb… Bütün bunlar, gayesine erememenin ve aslını bulamamanın somut tezahürleri…

İslam âlimleri dinin gayesini anlatırken, ayet ve hadislerden şu terkibi çıkarmışlardır: "Dini muhafaza, Aklı muhafaza, Nefsi muhafaza, Nesli muhafaza, Malı muhafaza"

İslam âlemi ve özelde Türkiyeli Müslümanlar olarak bu muhafaza etmekle yükümlü olduklarımızın hangisine sahip çıkabiliyoruz?

Her şeyi ruhi bir sebebe bağlıyor olmayı en başa alarak altını çizelim ki, iktisâdî açıdan zayıflık bile, yine inancını muhafaza edememeye çıkıyor ki, bu iktisâdî faaliyetin sebebinin de rûhî çabadan müteşekkil olduğunu ayrıca söylemeye lüzum yok. 

Ekonominin iyiye gitmiyor oluşu, insanların manevî taraflarını da zedeliyor; sosyal istikrarsızlıklar bu mevzularda büyük etkiye sahip… Banka ve faiz üzerine kurulu bu ekonomik düzenin üzerimize saçtığı mikroplardan birisi de bu!

*

Bu haftaki kapak mevzumuz, "Cumhuriyet Bayramı" kutlamaları etrafında gelişen hadiseler ile alakalı… Bu işin magazinleştirilen tarafını bir kenara koyarsak asıl konuşulması gereken şudur: Dünya üzerinde şu an büyük değişimler yaşanıyor; başta Avrupa olmak üzere ABD ve yandaşları ve diğer küfür cephelerinde ciddi sıkıntılar var. Bu sıkıntılar içinde boğulmuş vaziyette, mevcut sistematik düzen işlerliğini yitirmekte. Memleketimizdeki ve Ortadoğu'daki gelişmeler bunların tezahürü; Müslümanlar için tarihî bir fırsat var. 

Türkiye'de İslâmı cendere altında tutmak üzere kurulmuş rejim son demlerini yaşıyor, bitiyor. Bunun yerine ne gelecek?

Yarı İslâmcı yarı lâik bir rejim mi, yoksa kendi kararlarını kendi verebilen, en başta hak olmak üzere, memleket ve millet faydasını güden politikalar doğrultusunda hareket eden bir rejim mi?

Birincisi, malum cemaat ve çevre unsurları etrafında geliştirecek ve mevcut yapıyı sağlamlaştırıcı bir rol oynayacak olan; ikincisi ise, İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu'nun şahsında sembolleşen, kendi kararlarını kendi verici, ABD ve İsrail'in hiçbir dahlinin olmadığı, hak ve halkın çıkarlarını gözetici, "egemenlik" adı altında hâkimiyetin başkalarının elinde olmadığı ve başta ekonomi olmak üzere birçok mevzuda iyileştirici tedbirler alıcı ve bunları uygulamaktan korkmayan bir rejim.

Bu akıp giden süreci, günü gün etmek rehaveti arasında ve üç günlük politikaların dar çerçevesi içinde hebâ etmemek gerekiyor; bu, devlet çapında böyle olduğu gibi, fert bazında da böyle. Zaman, Hâdiselerin akışı içindeki karmaşaya kapılıp, akarsuya düşmüş çöp gibi sağa-sola savrulmak zamanı değil, insanın memuriyeti icâbı, onu zaptü rapt altına alıcı, tahakküm edici ve yön verici olma zamanıdır.

Söylediğmiz üzere, ister devlet çapında ve ister fert çapında, siz tahakküm altına alıcı olmazsanız, başkalarının tahakkümü altında debelenmeye ve kıvranmaya devam edersiniz; ilâhi kanun!

*

Geçtiğimiz hafta dağıtımda bir aksaklık olmasından ötürü İzmir Bölgesi’nde bazı bayilerde dergi bulunamamıştır. Bu aksaklıktan ötürü özür diliyor ve İzmir’de bazı bayilerde dergi bulunmadığını bize bildiren okurlarımıza teşekkür ediyoruz.

*

Bu haftaki kapak mevzumuzu Fatih Turplu ele aldı ve yazısının başlığı: “Şeriat Devleti” Kaygısı Nereye Gitti?”...

Yakup Köse’nin Milat Gazetesi’nde yayınlanan “Devlet Mefkûresi” başlıklı yazısını ve Tayyar Tercan’ın Yenişafak Gazetesine vermiş olduğu röportajı sizler için iktibas ediyoruz.

Sezâi Kırlangıç, Zaman Gazetesi ve Hüseyin Gülerce etrafında bir yazı kaleme aldı. Yazısının başlığı “Bir Zamane Yüzsüzü: Hüseyin Gülerce”...

Çakal Carlos (Salim Muhammed)’in medyanın yapmış olduğu manipülasyonlara dikkat çektiği yazısının başlığı “Medya Yönlendirmesine Karşı Savaşımız”...

Kurban Bayramı’nda dergimizde bir bayramlaşma gerçekleştirdik. Bayramlaşma ile alakalı anektodları ve “Maraş Akıncıları Bayramlaştı” haberini ortasayfamızda bulabileceksiniz.

Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun sadece Baran Dergisi’nde tefrika edilen yeni eseri “Ölüm Odası B-Yedi” 129. Bölüm ve NAZİK (HAKÎM İBDA) alt başlığı ile devam ediyor.

Emekli asker ve araştırmacı yazar Volkan Kemal Ergenekon ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Volkan Kemal Ergenekon, Fatih Turplu ve Ömer Emre Akcebe’ye verdiği söyleşide “Türkiye’deki ABD ve NATO Üsleri Casusluk Yuvalarıdır” diyor.

Ayrıca dergimizde sizler için derlediğimiz ve yorumladığımız bir çok haberi de bulabileceksiniz.

Gelecek hafta görüşmek üzere...

Allah’ın selamı üzerinize olsun...