Baran Dergisi 330. sayı önsözü

Selâm ve Duâ ile,

Devlet-i Aliyye'nin yıkılmasıyla birlikte bütün bir ümmet parçalanarak tek millet olan küfre karşı yalnızlaştı. Küfür de kendi çıkarlarını tatbik edebilmek adına parçalanmış olan Müslümanları İslâm'dan uzaklaştırabilmek için elinden geleni ardına koymadı. Birinci Dünya Savaşı'ndan henüz çıkmış olan Müslümanlar daha ne olduğunu bile anlayamadan işbirlikçilerin başa getirildiği devletçiklerde yine kâfirin izin verdiği nisbetteki hürriyetlerine kavuşarak parçalandılar. İslâm'ın emirleri yasak, yasakları emir hâline getirilerek Müslümanlar İslâmsızlaştırılmaya çalışıldı. Kâfirin muvaffak olduğu yerlerde sahte bir huzur iklimi, muvaffak olamadığı yerlerdeyse gerçek zulüm hâkim oldu. 

Bugün içinde bulunduğumuz hâl Müslümanların makûs talihi değil, aslî davalarını yitirmişliklerinin resmidir. Yüzyıldır kâfir boyunduruğunda veyahut cihad ederek yaşayan Müslümanlar artık Birleşik İslâm Devleti'ne sahip olmak istemektedirler. Birleşik İslâm Devleti'ni bugün belki Batı'da istemektedir; çünkü bölgedeki kargaşayı sona erdirip ve kendisine bağımlı bir devletler topluluğu inşa ederse daha rahat ve ucuz bir şekilde bölgeyi ve Müslümanları sömürecektir. Şimdi bu sebeble diğer bir hususun daha altını kalın kırmızı kalemle çizmek gerekmektedir ki; kurulacak olan Birleşik İslâm Devleti'nin olmazsa olmaz hususiyeti bağımsız olmasıdır. Bağımsızlık derken İslâm'a tutsak bir bağımsızlıktan bahsediyoruz, Batıya tutsak bir bağımsızlıktan değil... 

Bu sayımızın kapağında "Parçalanmış Ümmet Değil, Birleşik Bağımsız İslâm Devleti" diyoruz. Kapak yazısını Ömer Emre Akcebe kaleme aldı...

Yine kapak manşetimizi bir başka açıdan ele alan bir yazı ise Sezai Dilbilen’e ait; herkesin bilere-bilmiyerek Allah’ı arıyor oluşuna da misal, dünyanın şeriat özleminin ayyuka çıktığını sizler için yorumladı...
*
Üç ayların başlangıcı vesilesi ile tüm ümmete hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz rabbimizden ve ümmetin birliğine vesile olmasını...
*
Tuncay Aksoy, Bangladeş’te meydana gelen olayların haberini yorumlayarak değerlendirdi.

Yazarımız Salim Muhammed (Çakal Carlos) Venezuella’nın şu anki zaaflarını, Suriye’deki hâdiseleri ve hâli hazırda devam eden mahkemesinden bahisle yine orijinal analizlerini Baran Dergisi için dillendirdi; yine alaka ile okuyacaksınız...

Yeni yazarımız Emrah Ziyad “Türkiye’nin Borç Çıkmazı” başlıklı yazısı ile bu hafta
dergimizde.

Yeni Akit Gazetesi’nden Murat Alan Kumandan Salih Mirzabeyoğlu ile Bolu F Tipi Cezaevi’nde bir söyleşi gerçekleştirdi; bu söyleşinin bir kısmını önemine binâen siz okurlarımız ile paylaştık; dergimiz sayfaları arasında bu mühim söyleşiyi de bulabileceksiniz.

Yeni yazarlarımızdan Metin Acıpayam “Kemalizm’in Dil Tahribatı Üzerine” başlıklı yazısı ile dergimizde...

Yazarımız Reha Suvari ise “Telegram” ve etrafındaki bahisler üzerine yazıları ile bu hafta da dergimizde; yeri gelmişken ekleyelim ki, “Telegram” Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’na uygulanan “ÖZEL” bir işkence metodunun adıdır; genellikle zihin kontrolü bahislerinin tümüne “telegram” denilmesi yanlışlığına düşülüyor, bir kez daha altını çizelim istedik...

Dergimizde her hafta tefrika edilen, Salih Mirzabeyoğlu’nun kaleminden okuma fırsatı bulduğumuz Ölüm Odası B/Yedi bu hafta 155. bölümü ve “Bu Gece” alt başlığı ile her zamanki sayfasında...

Haftaya Görüşmek Üzere Allah’a emanet olun...