Dergimizde gerçekleşen bayramlaşma'nın ardından gerçekleşen sohbet biz dergi çalışanları açısından olduğu gibi sanırız gelen okurlarımız açısından da bereketli geçti.

Aylık Dergisi yazarlarından Mevlüt Koç'un "Estetik"in nasıl algılanmasına dâir söylediği sözler, "Bütün disiplinlerin en makbul taraflarını kendine mezceden bir bakış açısı" tarifi sohbetin başlangıcı oldu.

Sözlerine : "Estetik bakışla baktığın zaman süzülmesi gerekeni daha doğru süzersin, murada yakın düşersin… Bozuk mizaç hem yanlış algılıyor, hem yanlış üretiyor. Doğruyu alsa bile yanlışa dönüştürüyor. Bu kadar güzel şeyin ambalajının kötü olmaması lazım, o kadar güzel bir ambalajın da içinin kötü olmaması lazım. Bu dengeyi iyi kurmak lazım…" diyerek devam etti.

Yayın kurulumuzdan Kâzım Albayrak ise söylenenlere ek olarak  "Estetiği bir hâl gibi, saflık gibi, temiz bir halde değerlendirmek" gerektiğinin altını çizerek şunları söyledi: "İslâm İnkılabı neslinin dört vasfı: Kültür edası, aksiyon dehası, sanat ve estetik idrakı, dava aşk ve ahlâkı… Estetik idrakı mevzuu, sanat mevzularında yazı yazmak, resim yapmak bu alanda uzmanlaşmak değildir. İktisat mevzuunu da estetik bir şekilde verebilirsin. Sen estetik mevzuuna bak, ben de iktisada bakayım değil. Estetik bir zarf, her alanda bu zarf olmalı." dedi!

Sohbetin bir esnasında, mevzu Kumandanımızın eserleri ve İBDA'yı algılamakta zorlanananların sitemlerinden bahisle açıldı ve Aylık Dergisi yayın kurulundan Ömer Emre Akcebe ise bu mevzuya dâir şu fikirlerini hazırda bulunanlar ile paylaştı: "Anlamamak meselesinin bir sebebi de Batıcı hayat tarzı sürüyoruz, bu eğitim sisteminden eğitim alıyoruz; bu sistemde de her şeyin bir tek doğrusu var. İBDA öyle değil; her meseleyi ele alıyor ve onun etrafında 360 derece dönerek o meseleye bakıyor. Biz o melekeleri yitirdik. Öyle olunca İBDA Külliyatı'nı okusak bile meseleleri tek taraftan ya da en fazla birkaç bakış açısıyla ele alabiliyoruz. O bize çok şey kaybettiriyor."

Mevlüt Koç'un "Havuza temiz su taşımadığın zaman, gire çıka o havuz kirlenir. Bizde olan hadise o." Deyişi üzerine okurlarımızdan İbrahim Gönüldaş bir hatırasını paylaştı:

"İstanbul Üniversitesi'nde okurken Türk Dili dersimizde bir sınavda "Dil ve Anlayış" kitabından Kumandan'ın dediklerinin bir bölümünü direk aktardım oraya. Hoca sonra beni çağırdı. O bölümü çizdi kalemle ve "ne demek istiyorsun burada? Bunu odama gel anlat" dedi. Ben de aynı havuza girip kirletmek mevzusunun içine düştüm orada. Hocaya anlatamadım; ama o alıntı hocanın çok hoşuna gitti ve yüksek bir not aldım. Sonra da gidip kitapları hocaya bıraktım."

Gönüldaşlarımızdan Milat Gazetesi yazarı Yakup Köse ise gittiği her yerde Kumandana ve İBDA'ya olan teveccühten ve bunun zamanın ruhu olduğundan bahisle "Son zamanlarda dergiler ve faaliyetler vasıtasıyla toplum İBDA'ya büyük merakta" diyerek kamuoyuna dair bir değerlendirme yaptı.

Bayram'da zindanda olan ve hâlihazırda dünyanın çeşitli cephelerinde savaş veren Müslüman kardeşlerimizin, şu günlerde bayramın nasıl idrak edilmesini  asıl onların gösterdiği hususunun altı çizilerek, bayramı bu hislerle ifade edebilmenin bayram ruhunu yansıtacağı mevzu edilerek sohbet noktalandı.