Bu günlerde sözde halka hizmet etmek için kurulduğu ilan edilen siyasî partilerin meydanlardaki endamını seyrediyoruz!

Hemen hemen hepsi halka hizmet için var olduklarını iddia ediyorlar. Naz yaptıkları filan da yok! Nasıl şirin görüneceklerse o renge boyanıyorlar! Kimisi allı yeşilli, kimisi telli duvaklı!

Hepsi her yerde aynı teraneleri okuyor! Şu mangalda kül bırakmayan soytarı, bundan senelerce önce Amerikan emperyalizmine düşmandı. Meğer öyle falan değilmiş! Şimdi onların kucağında çiftetelli oynuyor! Kıvırttıkça kıvırtıyor!

Her tarafından kan damlıyor! Bu kan, İslâm dünyasından damıtılan kanlar! Katilin eline bulaşan Müslüman kanı! Bu günlerde “bu sadece boya!” diyerek halkı kandırmaya çalışıyorlar!

Kandil’de PKK, Suriye’de PYD, Türkiye’de HADEP olarak Amerikan maşası olmayı başaranlar, Türkiye’de kuyrukçuları ile rol kapma yarışındalar!

“Doğuda kazanacak, Batı’da kaybettirecek”lermiş! “İktidar onların olacak”mış! Bunun için yürürlüğe sokulan plan tıkır tıkır işliyor!

Bir tarafta Cumhur ittifakı var, diğer tarafta onlar!

Bir tarafın derdi milletin refah ve huzuru, diğer tarafın derdi iktidar!

“Ne yapsak da şu dümenin başına geçsek? Ve İktidarı ele geçirip müttefiklerimizi memnun etsek!” arayışı sonunda hepsini bir araya getirdi!

Bunları birleştiren anlayış bir yönü ile bakarsan doğru gibi empoze edilebilir. Zaten sistem böyle bir anlayışı mecbur kılıyor! “Ak Parti ve MHP’nin birleşmesi doğru ise diğerlerinin birleşmesi de normaldir.” denilebilir? Evet, sistem bu sıklet üzerine bina edilmiştir. Doğru.

CHP, İYİ Parti, HADEP ve SAADET PARTİSİ yasal siyasî partiler, bunların birlikte hareket etmesinden daha doğal ne olabilir?

Evet, tam bu noktada bu soru, yerinde bir soru. Bunların birlikte hareket etmeleri normal! Fakat, diğer ortak PKK ve uzantılarının bu işin içinde olması neyle izah edilebilir?

PKK gibi artık ne için çalıştığı son düzlükte net bir şekilde ortaya çıkmış bir örgüt bu işin içindeyse, onun arkasındaki ağa babaları Amerika da işin içinde demektir!

PYD ve PKK patenti ile Amerikan emperyalistlerine maşa olmayı başaran bu örgütün desteğine muhtaç bir siyasî hareket sonuçta, başarsa bile kimin çıkarlarına hizmet eder?

Doğrudan doğruya Amerika’nın değil mi?

Evet, aynen öyle. Bugün ha Amerika, ha İsrail... İkisi de insanlığa zulüm açısından birdir. Hatta Ortadoğu’da Amerika varsa, sadece kendi çıkarları için değil, İsrail çıkarları için vardır!

O halde, bu topraklarda söz sahibi olmak için mücadele eden diğer bir güç de doğrudan doğruya İsrail devletidir!

Bugün 24 Mart 2019. Trump, Suriye’nin Golan Tepelerindeki topraklarını İsrail Devletinin malı olarak kabul ettiğini ilan etti...

Aynı saatlerde İsrail Gazze’yi bombalamaya başladı...

Gazze’ye atılan bombaların fitili Amerika’da, işgalci İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump tarafından ateşlendi!..

Onlar istiyorlar ki, bu saldırılara bütün ülkeler iştirak etsin. Mısır’ı Sisi ile esir aldılar... Arabistan zaten onların sultası altında! Diğer ülkelerin varlığı yokluğuna eşit!

Geride elde kala kala, zamanında onların oturttuğu yörüngeden çıkma sancıları çeken bir Türkiye var. İktidarı ele geçirebilseler bütün taşlar yerine oturacak! Gemi onların çizdiği rotada kaldığı yerden yola devam edecek!
Bunun için bu güne kadar neler yapmadılar ki?

Her türlü silahı denediler! Nerdeyse namluya sürmedikleri mermi kalmadı!

Gezi Parkı isyanıyla başladılar, “darbeyse darbe” deyip yola çıktılar! Kobani’de tuzak kurdular, IŞİD mürtedlerini sahaya sürdüler, ekonomik abluka ile halka pres yaptılar... Ne yapsalar bütün hamleleri bir bir boşa çıktı... Bir türlü emellerine nail olamadılar. Şimdi ise mahalli de olsa, “bu seçimler bizim için büyük bir fırsattır” deyip kolları sıvadılar! Dört benzemez partiyi bir potaya soktular!

Hesap başka, seçim meçim değil! Tuzak başka! Yoksa kendi ikballerinin devamı için sigorta niyetine yedekte tuttukları diğer paryaları niye sahaya sürdüler?

Bundan sonraki niyetleri açık oynamak! Sahaya sürdükleri piyonlar açığa çıktığı için onları gizleyemeyecekler!

Saadet Partisi’nin acziyetine bakın!

Süleyman Hilmi Tunahan Hazretleri’nin “yolundan gittiğini” iddia eden bir güruhun, o tertemiz cemaati nasıl ifsat etmeye çalıştığına bakın!

İYİ Parti’nin ekabir takımı, PKK yandaşlarına kapı aralarken, pişkin pişkin milliyetçilik nutukları atıyor!

CHP, zaten her şekliyle bu projenin 90 yıldır baş aktörü.

HDP cephesinde yeni bir şey yok! Onlar hep aynı, her zaman aynılar.

Geriye kim kaldı? Ne kaldı?

Ak Parti ve MHP hakkında kim ne söylerse söylesin, ama kimse “Amerikan ajanlarına borazanlık yaptılar!” diyemez! Diğerleri, doğrudan doğruya ABD’ye kevaşe olmayı başardılar mı?

Aday listelerindeki isimlerden bazılarına bakarsanız, Amerika’nın bu durumdan pek hoşnut olabileceği gerçeğini anlarsınız!

Her şey görüldüğü gibi gayet net. Sandığa gidip Millet İttifakı adı altındaki yapıya oy veren herkes, sonuç itibarıyla, istese de istemese de, verdiği oylarla Amerika’nın bir sonraki hamlesinin zeminini hazırlayacaktır: Anadolu’yu Türk ve Kürt diye ikiye bölmek… Sadece coğrafi olarak değil bu söylediğimiz; bu iki aziz milleti zihnen bölüp birbirine düşman etmek ve böylece bu ülkeyi bir daha ayağa kalkamayacak şekilde diz çöktürmek…

Cumhur İttifakı’nda yer alanların millete ihanet eden yapılara karşı durumu gayet açık ve nettir. O halde oylarımız zayi olmasın istiyorsak Cumhur İttifakı’na gereken desteği vermeliyiz!

Ötesi gayet net! Ayarlanmış vakte doğru işleyen zamanın bizim şarkımızdan başka çalacağı bir beste yoktur! Bizim çarkımız dönecekse, onu küfür ocakları müdavimleri ile değil, milletimizin desteğini hak edenler ve halkımızla yapacağız!

Baran Dergisi 637. Sayı