Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz
Port Said’e demirledikten kısa bir süre sonra kanal geçiş programımız belli olmuştu ve liman yetkilileri bizi iki saat içinde şamandıraya bağlayacaklarını söylediler. Geçişten önce yaklaşık 12 saatlik bir zamanımız kalıyordu ki bu sayede onarımlarımızı tamamlayabilirdik ve tam da düşündüğümüz gibi oldu. Gemi sahibini hiçbir maddî kayba uğratmadan kanal geçişini tamamlamaya muvaffak olmuştuk.

Süveyş Kanalı, 17 Kasım 1869’da Osmanlı Devleti sınırları içerisinde trafiğe açılmıştır. Akdeniz ile Kızıldeniz’i birbirine bağlayan yapay suyoludur. Osmanlı Devleti tarafından temelleri atılarak Baharat Yolunun ve Akdeniz ticaretinin canlandırılması sağlanmıştır. Sina Yarımadasının batısındadır. 193,3 kilometre uzunluğunda ve en dar yeri 313 metre genişliğindedir. Kanal, Afrika’nın çevresinde dolaşmaya gerek kalmadan Asya ile Avrupa arasında deniz taşımacılığı yapılmasını sağlar.

Osmanlı hâkimiyetinde iken İngiliz işgaline uğrayan Kanal, 1. Dünya Savaşında (Süveyş Cephesi), kanlı savaşlara sahne olmuştur.

Napolyon da Kanal ile ilgilenmiş hatta Mısır’ı işgal ettikten sonra 1799’da kanalın yapılıp yapılamayacağı konusunda rapor istemiştir.  Süveyş Kanalı dünyanın en önemli suyolları arasında yer alır. Ticarette kat edilen çok uzun mesafelerin asgariye indirilmesi için böyle bir kanal yapma gereksinimi ortaya çıkmıştır.

Dünyada kapakları olmayan en uzun kanaldır. Diğer kanallarla karşılaştırıldığında kaza oranı hemen hemen sıfırdır. Gece ve gündüz geçiş yapılabilir. Tarihçesi kısaca şu şekildedir:
1869 yılında uzunluğu 164 km, kanal 8 m olarak inşa edilen Süveyş Kanalı’ndan, 1869-1956 yılları arasında geçmesine izin verilen gemi ölçüleri en fazla 22 ft draft ve yüklü ağırlık 5000 DWT olarak belirlendi.  Daha sonra 1962, 1980, 1994, 1996, 2001 ve 2010 yıllarında yapılan geliştirme çalışmalarıyla birlikte, kanal uzunluğu 193,3 km, kanal derinliği 24 m, kanalın yüzeydeki genişliği 313 m, 11 m derinlikteki genişlik ise 205/225 m olarak geliştirilmiştir. 2010 yılından itibaren kanaldan geçmesine izin verilen gemi ölçüleri de en fazla 66 ft draft ve yüklü ağırlık 240000 DWT olarak belirlenmiştir. Bu ölçüler günümüzde kullanılmakta olan limit ölçülerdir.

Mısır’da darbe ile iktidara gelen Sisi yönetimi, bir senelik çalışmanın ardından, 6 Ağustos 2015 tarihinde kanalın bir kısmına paralel olarak yaptırdığı 2. kanalı açmıştır.
Süveyş Kanalı’nın güney ucunda kanala ismini veren Süveyş şehri bulunur. Oldukça büyük bir liman kenti olan Süveyş’te oyalanmadan yolumuza devam ettik. İyi ki de ettik zira burada genellikle yakıt ve yağ alımı yapılır. Her ne kadar trafik kontrolünü yapan bir istasyon var ise de burada gemi trafiği oldukça tehlikelidir. Her an önünüze bir yakıt barcı veya bir balıkçı gemisi çıkabilir ve çatışma gibi kötü durumlar meydana gelebilir.

Bir yıl önce sancak baş omuzluğumda seyreden bir balıkçı aniden iskeleye dönmüş neredeyse sürtünürcesine gemimize yaklaşmıştı. Eğer dümeni sancak alabandaya basmasam balıkçı gemisini ezebilirdim.

Balıkçı kaptanını yaptığı emniyetsiz hareketinden dolayı ikaz ettim lakin adam hiç oralı bile olmadı. Maalesef denizlerde bu tip acemi ve insan hayatına değer vermeyen denizcilerin sayısı bir hayli fazla. Gemi kazalarının sonucunda ölen insanlar kimsenin umurunda değil. İnsan hayatı Afrika kıtası başta olmak üzere bazı ülkelerde o kadar ucuz ki, nedense kimse bu konuya yeterince önem vermiyor.

Hâlbuki dinimiz “kim ki günahsız bir insanı öldürürse bütün insanları öldürmüş gibidir” mealindeki ayet ile insan hayatının ne kadar önemli olduğunu anlatır. Hatta bırakın başkasını, insan kendi canına bile kıyamaz. İntihar etmek büyük günahlardan bir tanesidir. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz.

Böyle olduğu halde ne yazık ki özellikle Asya ve Afrika ülkelerinde insan hayatına gereken önem yeterince verilmiyor.

Kızıldeniz’e çıktığımız gün bütün personeli toplayarak personel ile tanışma toplantısını yaptım. Her gittiğim gemide bu toplantıyı yaparım. Gerçi adı tanışma toplantısıdır lakin asıl önemli husus; toplantının sonunda söylediğim konudur. Bu konuya çok önem verdiğimi ve gemideki herkesin buna dikkat etmesini söylerim.

Kaptan olduktan sonra aralıksız bütün gemilerde aynı nakaratı tekrarlarım. Kısaca insan hayatının en değerli şey olduğunu, Allah korusun, gemi batsa bile yerine yenisinin konulabileceğini fakat insanın tekrar geriye dönemeyeceğini anlatmaya çalışırım. Sadece canımız değil diğer uzuvlarımızın da önemli olduğunu iş emniyetine ve çalışma şartlarına uyduğumuz takdirde kazaların daha az olacağını, hiçbir protezin elimizden, kol ve bacağımızdan daha iyi olamayacağını söylerim.

Gerçekten de denizcilik dünyanın en ağır mesleklerinden bir tanesidir. Madencilik sektöründen sonra ölümcül kazaların en yoğun olduğu sektör, denizciliktir. Bu sebeple bütün kaptanların hatta zabitlerin dikkat etmesi gereken en önemli şeyin emniyet olduğuna inanıyorum. Zaten gemilerde belki görmüşsünüzdür “Safety First” yazısı iri harflerle yazılıdır. “Önce emniyet” şeklinde Türkçe yazıldığı da olur. Fakat bütün gemilerde bu yazıları görebilirsiniz.

Cenab-ı Allah’a sonsuz şükürler olsun kaza veya bir başka sebeple hiçbir personelimi kaybetmedim. Hatta Hint Okyanusunda gemim ortadan kırılıp ikiye bölündüğünde dahi yaralanma ve ölüm olayı olmadı. Sadece bir gemide, bir gemicimi beyin kanaması endişesi ile helikopterle hastaneye göndermek zorunda kaldım. Zira heyecandan da olsa düşme sonucu kusuyordu. Fakat çok şükür ertesi gün iyi olduğu haberini aldık. Bir iki gün Yunanistan’da bir hastanede müşahede altında kaldıktan sonra taburcu edilmişti ve yeniden görevinin başına döndü.

Rabbimden başta bütün Müslüman kardeşlerim olmak üzere denizcileri korumasını niyaz ediyorum.

Son bir anektod: Kızıldeniz dünyanın en güzel dip tabiatı olan denizlerinden biridir. Sina yarımadasının güney ucundaki Şarm El Şeyh şehri deniz dibini fotoğraflamak isteyen milyonlarca turisti bu bölgeye çeker. 

Baran Dergisi 524. Sayı