Altı Aylık Gemi Yolculuğu
Bu yazı dizisinde aradan 8 yıl geçmesine rağmen unutamadığım bir gemi yolculuğundan bahsetmek istiyorum. Bir denizcinin günlük yaşamından kesitlerin sunulduğu bu yolculuk oldukça ilginç olaylar ile doluydu. 

Bu gemi seyahatinde farklı ülkelere ve farklı coğrafyalara uğramış 7 İklim 4 köşe misali çok değişik yerlere gitmiştim. Özet olarak söyleyecek olursak; İstanbul’dan bindiğim gemimizle Süveyş Kanalı’nı geçip korsan yatağı Aden Körfezine varmıştık. Korsanlardan bir parça zor da olsa paçayı kurtarıp Pakistan’a gittik. Buradan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne oradan da Arjantin’e ulaştık. Arjantin’den sonra Sırasıyla Cebelitarık, İspanya ve Portekiz’e gittik. Buradan Amerika Birleşik Devletlerine oradan da Panama Kanalına ve Okyanusya da adı verilen Pasifik Okyanusunu boydan boya geçerek önce Hawai Takımadalarına ve Çin’e ulaştık.

İşte Kutup bölgeleri hariç neredeyse bütün kıtalara uğramış olduk. Bu arada gün değiştirme çizgisini doğudan batıya doğru geçerek bir gün daha yaşamamış olduk. Muhtemelen ne dediğimi anlamadınız ziyanı yok yeri geldiğince bu konuyu açarak izah edeceğim. Yaklaşık on yıl önce de bu çizgiyi aynı şekilde geçtiğim için dünya bana ikinci turu da bindirmiş oldu. İşte “çizgiyi aşma” deyimi tam da bu olsa gerek.

Bu ilginç durumları da anlatacağım yazılarla benimle birlikte seyahat etmek isterseniz, buyurun hoş geldiniz. “Vira Bismillah” demeden önce Karacaoğlan’ın güzel bir şiiri ile sefere başlamak istiyorum. Zira yazılarımın öyle çok güzel bir üslubu yok. Aklıma estiği gibi yazıyorum. Fakat kulağa hoş gelmesi için meşhur ozanımızın sözleri ile başlamak güzel olacaktır.
Karacaoğlan yolculukları ile ilgili olarak bakın neler demiş:

İndim seyran ettim Frengistan’ı
İlleri var bizim ile benzemez
Levin tutmuş goncaları açılmış
Gülleri var bizim güle benzemez
Göllerinde kuğuları yüzüşür
Meşesinde sığırları böğrüşür
Güzelleri türkü söyler çığrışır
Dilleri var bizim dile benzemez 
Seyr edüben gelir Karadeniz’i
Kanları yok sarı sarı benizi 
Öğün etmiş kara etli domuzu
Dinleri var bizim dine benzemez
Akılları yoktur küfre uyarlar
İmanları yoktur cana kıyarlar
Başlarına siyah şapka giyerler
Beyleri var bizim beye benzemez
Karacaoğlan eydür dosta darılmaz
Hasta oldum hatırcığım sorulmaz
Vatan tutup bu yerlerde kalınmaz
Elleri var bizim ele benzemez
 
Evet, Karacaoğlan’ın bu güzel sözleri ile başladığımız yolculuğumuz gayet sakin ve güzel başladı. İstanbul, Zeyport’ta katıldığım gemimde, ilk iş olarak önceki kaptanla devir teslimimizi yaptık.

Kaptan Bey yaşlı bir kişiydi bu sebeple 6 aylık kontratı bitirmeden ayrılmak istemişti. Zira sağlık sorunları vardı. Bu sebeple apar topar gemiye gitmek zorunda kalmıştım. Sağ olsun bir arkadaşım beni iskeleye kadar bırakmıştı.

Bir an önce devir teslim işlemimizi bitirmemiz gerekiyordu. Çünkü gemimiz “time charter” adı verilen bir çeşit kiralama usulü ile bir başka şirketin emrine verilmişti ve İstanbul Boğazında beklememize izin verilmiyordu. Bu sebeple su, yedek parça ve kumanya ikmallerimizi de yaparak bir an önce Kumkapı demir yerinden kalkmak zorunda kaldık.
Kiralama deyince tam olarak neyi kastettiğimi anlamamış olabilirsiniz. Bu yüzden isterseniz bu kiralama usulünden biraz bahsedeyim.

Gemi sahipleri, gemilerini ya sefer olarak ya da süre olarak operatör veya kiracı adı verilen şirketlere kiralarlar. Sefer kirası daha basittir ve sefer sona erdiğinde kiracı gemiyi geriye yani gemi sahibine (armatör-owner) teslim eder. Bu çeşit kiralama usulünde genellikle yakıt ve liman masrafları tamamen armatöre ait olur. Yük teslim edildikten sonra navlun yani taşıma ücreti alınır ve gemi serbest kalır.

Süreli olarak kiralamalarda ise yakıt ve liman masrafları kiracıya aittir. Armatör sadece kumanya, maaş, gemi yedek parça ve bakım masraflarını öder. Geminin kontrolü neredeyse tamamen kiracının elindedir. Kiracı belirlenen süre boyunca gemiyi istediği yere gönderir. İsterse seferi iptal edip bir başka sefere karar verebilir. Nitekim bu seferimizde aynen böyle oldu.

Charter ve Broker kavramları birçok mesleki alanda bilinen bir terimdir. Her meslekte olduğu gibi denizciliğin bel kemiği dediğimiz kavramlarındandır. Mesleği yeni tanıyanlar için broker nedir, charter nedir ve charter kısaltmaları konularına değineyim.

Öncelikle charter nedir ve broker nedir gibi basit sorulara kavramlarla cevap verip, daha sonra da charter kısaltmaları, broker kısaltmaları nelerdir gibi işin daha fazla ayrıntı gerektiren konularına değineceğiz.

Charter nedir sorusuna verilecek en basit cevap, charter’ın bir çeşit kira olduğunu söylemek olacaktır. Nasıl ki bir araç kiralarken aracı kullandığınız gün başına araç sahibine bir ücret ödüyorsanız, denizcilikte de  bir gemi kiraladığınızda ücret ödersiniz. Peki, bu ücret neye bağlıdır? Aracın yakıt cinsine, modeline, büyüklüğüne, tabii ki.  Aynı şey gemilerde de geçerlidir. Gemi tipine, yakıtına, ekonomisine ve yük taşıma kapasitesine göre gemi için ödeyeceğiniz ücret değişir.

Broker nedir derseniz; bu sefer de bu işi yapan kişi akla gelebilir. Sizin bir yükünüz var, ama onu taşıyacak bir gemiye sahip değilsiniz. Tam tersi de olabilir. Geminiz var ama taşıyacak yük bulamıyorsunuz. İşte burada broker dediğimiz kişiler devreye girerek bu iki kişiyi ortak noktada buluşturuyorlar. Kısacası broker kimdir sorusuna en kısa cevap olarak bir çeşit komisyoncu diyebiliriz.

Nasıl broker olunur soruları çok sorulur. Ama bu iş o kadar da kolay bir şey değildir. İyi bir broker olmak için öncelikle denizciliği iyi bilmeniz, denizcilik kurallarına hâkim olmanız ve hatırı sayılır bir çevrenizin olması gereklidir.

İngiltere gibi denizcilik alanında üst düzey yönetici yetiştiren ülkelerde Uluslar arası Brokerlik Eğitimi gibi kurslar veren okulların olduğu bilinmektedir. Broker olmak için ayrıca dünya denizcilik piyasasını da yakından takip ederek denizcilikle ilgili gelişmeleri an be an izleyerek değişen yük ücretleri, yakıt ücretlerini de hesaba katarak işlem yapılması gerekmektedir. Yükün taşınacağı ülke veya geminin seyir güzergahında uyması gerekli olan yerel kanunlar konusunda da bilgi sahibi olmak önemlidir.

Peki, bu kadar zor olan bu brokerler ne kadar para kazanır veya uzatmadan broker maaşları ne kadardır diye de çok sorulur. Bu tamamen değişkenlik göstermektedir. Bireysel bir broker her iki tarafla yapılan anlaşmalar gereği yük bedelinin %1’i ile %2.5’i arasında bir ücret alabilir. Ama günümüzde bireysel olarak çalışan broker sayısı çok fazla olmadığından ve bu işi şirket şeklinde yaptıklarından, yeni başlayan broker maaşı, tahminen 2000TL-3000TL gibi bir ücret olacaktır. Kazanılan para veya bağlanılan yükten prim verilmesi gibi avantajlar sağlayan şirketlerin olduğunu da biliyoruz.

İşte kiralama ve gemi operatörlüğü bunun gibi bir şey. Elbette detaylarına girildiğinde biraz daha karmaşık durumlar söz konusudur. Fakat kısaca uluslar arası sözleşmelere dayanan ve dünyanın hemen hemen her yerinde birbirine benzer şekilde uygulanan kiralama işlemi işte böyle bir şeydir. 

Baran Dergisi 519. Sayı