Siz, “siz” ifadesinde kastedilen benliğinizden başka hiçbir kıymeti harbiyye ifade etmeyen bir hiçsiniz! 

Bu hiçlik arsasının tam orta yerine dikilmiş ve paslı aynalar karşısına geçip, “ben, ben!” diyerek kendi kendinizi köpürtmenin bir şâheseri olmaktan başka hiçbir benlik kuruntusu yaşamamaya memur olduğunuzu asla anlayamayacak bir hiçsiniz!

Varlığınız, Allah tarafından sanki hiçliğin tescillenmesi için yaratılmış ve en harika müzelerde talebelere gösterilmek kasdıyla ibretlik bir vesîka olarak sergilenmesi gereken bir hırs küpünden ibaretsiniz; öyle bir küp ki, içinde, her fotoğrafa kellenizi uzata uzata kendinizden başkasına yol vermemeye çalıştığınız sizden, yani benlik budalası bir palyaçonun kupkuru hevesinden başka hiçbir ukde yer edemez!

Yokluğunuzda her işin ters gittiğini zanneden ve bütün âlemi kendi etrafında dönüyor addeden bir şapşal, kibir kumkumalarının doluştuğu panayırların müdavimi ve durmadan habire dönmeyi etrafına manevra diye yutturduğunu zannedenlerin, zannettikleri bu teselliyi habis midelerine indirip hiçbir şey yapmadan yapıyor görüntüsü verenlerin kralısınız! Tebdili kıyafet Dördüncü Murad’a rastlayıp, mesleğini soranlara, “kelle alır kelle satarım” cevabını vermesindeki alay tavrıyla, bugünkü her türlü irtibat vasıtasını, sosyal medyasından çay ocağı kenarlarına kadar uzanan bir genişlikte sabah akşam oralarda sürte sürte kanırtıp, amel alıp amel satan, dinsizlik namına dini tebdili kıyafet edinmişlersiniz! 

Bu satış işinde öyle mahirsinizdir ki, tüccarların en rezili olan pezevenkleri ikinci sıraya düşürmüş olarak, olmadığınız mânâların mâliki pozlarıyla ırzına tasallut etmediğiniz hiçbir hakikat kalmasın diye profillerinizdeki beğeni sayılarınızın sarhoşluğunda bir ömür aç susuz geçirmeye razı olursunuz!

Terbiyesizliğini diğerlerinin terbiyesi üzerine kurarak, insanların edebini istismar ede ede bütün edepsizlikleri yapmanın, bunu yaparken de din ve dava adına işlediğiniz bütün kabahat ve rezaletleri politik atraksiyon diye satmanın tüccarısınız! Öyle bir tüccarsınız ki, bütün ticaret ürününüzün sadece ve sadece kanalizasyonlara layık ifrazat olduğunu bile bile bundan memnuniyet duymanın, elindeki bu ürünlerin hepsini bir dikişte içmenin, içtiğiniz ifrazatlarla sarhoş olabilmenin, kompetanısınız!

Bütün hüneri kör nefsinizi boyuna köpürtmekten başka hiçbir imtiyazınız olmadığı hâlde, ilâhi takdir icabı tersine harika olarak numûnelik çapa ermenin, erdiği yerde kuduz nefsinizden başka hiçbir boşluk bırakmamanın, katır terslerinden örülü bir yolda, avuç içi kadar yer kaplayamayan minicik bu çukur boşluğunu onsekiz bin âlem zannetmenin, haris nefsinizde böylesi çukurları billurdan saray addetmenin, zavallı mahkûmusunuz!

Siz, elektrik lambasının düğmesini kapatır gibi kapattığınız ve kendisine yol vermediğiniz ilâhi hisleri kaybetmiş, cihet hissinden mahrum, akıl nimetinden âzâde, fikir zevkinden kaçkın, hayatı boyunca zekâ ışıltısından ürktüğü kadar hiçbir şeyden ürkmemenin kitabını yazacak derecede bir ilimden öte hiçbir ilim kırıntısının nefsinizde başka kıpırtıya yol açmadığı, kör birer ahmaksınız!

Öyle bir ahmaksınız ki, hainliğinizi siyaset, yavşaklığınızı hitabet, adiliğinizi zarafet, hasisliğinizi letafet, korkaklığınızı cesaret, boşboğazlığınızı hitabet, pisliğinizi nesafet diye yutturmaya çalıştığınızı içten içe bildiğiniz hâlde, bunu görmezden gelmek için Allah’tan afazi olmayı dilemekten çekinmeyecek bir ahmaklık istidadının sizde var olduğunu insanlara ispatlamak için yapamayacağınız sinsilik, giremeyeceğiniz fare deliği, alçalamayacağınız çukur, öğrenmek için çabalayamayacağınız sihir, veremeyeceğiniz para, kaybedemeyeceğiniz nitelik, pisleyemeyeceğiniz çanak olamaz!

Din adına yol kesen, kestiği yolu nefsinize bağlayan ve öz nefsinizden başka bir din telakkisine bağlanamayacak derecede istikrarı kaybetmeyen; Anadolu’nun masum çocuklarını yedekleye yedekleye onları da kendi tabiatınıza benzeten, sonra da, tahrif ettiğiniz her bir genç eliyle din ve İslâm davasını ifsat ederken, yine onlar eliyle kendinizi meydan meydan pazarlatmayı âdet edinmiş hokkabaz artığısınız!

 Siz, insanların keşfetmesi ve hakikati neyse o halde değerlendirmesi için Allah’ın yarattığı benliği hiçbir mukaddesata yer vermeyecek derecede kapatmaya doğru gitmenin ve kendi beninden başka hiçbir benliği kabul etmeyen nefsini aziz tutmanın, kendisinden başka herkesi bozuk para gibi harcamaktan çekinmemeyi adet edinmenin, bunları da, bir fikrin savaşı gibi satmaya çalışmaktan başka hiçbir ideâl, gaye ve hedef tanımayan işlerin üçkâğıtçısısınız; tüm dolandırıcılığınızın kendi kendini kandırmaktan ibaret bir yanılsama olduğunu hiçbir zaman anlayamayacak, tek anlamanız gereken şeyin, bunu hiçbir vakit anlamamak olduğunu dahi anlayamayacak, hırsınızdan döne döne, ağzınızdan köpükler saça saça kudurduğunuz halde, ne yaparsanız yapın bunu kavramayacak bir dangalaksınız!

Kabadayılık görüntüsü içine saklanmış bir kolpacı, olmadığı mânâların mâliki gibi görünmenin, arz-talep piyasasını muvazene hâlinde tutan bir kalp parasınız; sahtekârlık yapmak için bile zekâ gerektiğini idrak edemeyecek kadar düşük kalite ve kalibreye sahip, ahmaklığınızla güttüğünüz yahut nefsinizin ahmaklıktan ibaret benliğinizi güttüğü dümdüz bir kereste dahî olmayı başaramamış yongadan ibaretsiniz!

Her gün doymamak iştiyâkiyle saatlerce baktığınız bu yongayı su gibi aziz görmekten başka hiçbir meşgalesi olmayan bir yancı; asalak ve sırtlanları kendine hayran bırakacak kadar büyük bir hevesle çilesini çekmediğiniz her şeyi, kerhanelerde söylenmez bir edebiyat etrafında, parsa bize ne gün düşer diye hesablar güden, tek tesellisi olmamak olduğu hâlde oldum bittim triplerine girmiş bir kenar mahalle beleşçisisiniz; okey masalarından kovulmuş, meyhâne kaldırımlardan itilmiş, umûmî tuvalet levhaları etrafından sürülmüş, itlerin uğramadığı tenhalara bile girmesi yasaklanmış, kafa kâğıdınızın kopyaları umûmhânelere girmenizi yasaklamak için karakollara dağıtılmış ne idiğü belirsiz olmayı başarmaktan başka bir başarısı olmayan bir beleşçiler topluluğusunuz!

Siz, öz nefsinizin kuduz tarafından başka hiçbir şeye bağlanamayacak bir acziyet içinde bağlı olduğunuzu iddia ettiğiniz din ve dâvânın faydası bakımından bir iş görünce dünyanın en kudurgan tipine dönüşebilen, sırf o işler nihayete ermesin diye etrafınıza topladığınız insanları maddi-manevi istismar ederek tezgâh pazarlayan, Allah’ın, tezgâhınızı başınıza geçirip işleri hayra çevirdiğini gördüğünüzde ise fotoğraf karelerinin en önüne geçmek için pop starların bile yapamayacağı bir gösterişçilik hevesi içinde öne atılmayı marifet sayan, nefsinizde ibret alma hassasına dâir en küçük bir belirtinin artık varolamadığı bir kuru gürültüsünüz!

Siz, can pahası kan pahası bedeller ödenerek imâr edilmiş kazanımları, etrafınıza hava atmak uğruna cümle cümle kıymaktan çekinmeyen, fosseptik çukurlarının bile içine almaktan ürkeceği hâlinizle, hak dâvâyı kör nefsinizle aynı mesabeye indirmekten çekinmeyecek, başkalarının hayatları pahasına biriktirdiklerine göz dikmiş bir sermaye katilisiniz; olduğunuzu iddia ettiğiniz ortamda olamama zaafından ve bu zaafın nefsinizde doğurduğu haset, kıskançlık, ezilmişlikten ötürü içinde Müslümanlığa dâir zerre haysiyeti olan her insanın midesini bulandıracak bütün estetik yoksunluğunuzla, kendinizi en zarif insan zannetmenin arz ettiği gecekondu manzarasını Süleymaniye Camii’nin manzarası diye satmaya çalışan beceriksiz bir dolandırıcı artığından kalan bir hiyanet örneğisiniz!

Siz, kendi haris nefsine zıt diye İslâm davasının yol başlarına çöreklenmeyi çocuk oyuncağı ile karıştırdığınız gibi, bir de bu davanın sarsılmaz prensiplerini, değişmez sabitelerini evirip-çevirebileceğiniz zannıyla insanların Allah davasına olan hassasiyetlerini istismar ederek etrafınızda toplanan kabiliyetleri nefsinizin emellerine alet etmekten bir an dahî olsa çekinmeyen, ihtirasınızın istidatsızlıktan öte bir meziyet belirtmediği hasislersiniz!

Bağlı olduğunuzu iddia ettiğiniz İslâm yolu’nun en nadide köşelerini kapmak için heva ve hevesten başka hiçbir gaye tanımayan, en büyük ihtikârcıları kıskandıracak bir madrabazlık ve karaborsacılık sâikiyle bu hevesinizi Anadolu’nun saf çocuklarını kendinize “üstadım, hocam” dedirte dedirte köpürten, fakat almak istediğinizle çapınız arasındaki kıyas kabul etmez boşluğu fark edince de kepenkleri kapamaktan başka çareniz olmadığını hâlâ anlamayan küçük birer esnafsınız!

Herkesin can taşıma liyakatini canların canı uğrunda liyakat bildiği bu davaya, parsa toplamak maksadıyla musallat olduktan sonra, hakikatli hiçbir ızdırab mevzuunda ortada görünmemenin kitabını yazacak kadar usta olmanın verdiği kaypaklıkla ortadan kaybolmanın, sonrasında ise hasislere has koku alma melekesiyle, İslâm davası adına çetin şartların bittiğini fark eder etmez ortalıktaki sıcak havayı fırsat bilip hamam böcekleri gibi bir anda ortaya çıkmanın, kimsenin edebinden size hesap soracak takati kendisinde görmemesinden ötürü olduğunu bilmediğiniz bu havada yaşadığınızı anlamaz kabalar topluluğusunuz!

Dün din adına ev basıp insanların mahremine tasallut eden soyun bugünkü temsilcilerisiniz; kendinizi yalnız hissetmemek için din adına insanları İslâm’dan soğutan ne kadar hödük tip varsa kulübünüze gizli bir şekilde üye yapmak için memleketi baştanbaşa yürümeyi göze alacak kadar gözü kararmışlarsınız!

İsminizin herhangi bir yerde herhangi bir şekilde gözükmesi için atamayacağınız takla olmadığı hâlde en büyük tevazu numarası içinde lüpçülüğü meslek edinmiş sefillersiniz; Müslümanlığa hürmetinden ötürü size itibar edenleri zekâ istidadınızın bütün sınırlarını zorlaya zorlaya kandıran, böylelikle tertemiz İslâm yolu’nun doğruluk hassasını nefsinizde paramparça eden, yaptığınız üçkağıda ise dava adına kulp bulan, bu kulpları dize dize herkese ikrah getirmekten bir türlü usanmayan bedbahtlarsınız!

İslâm’ın herkes ve her kesimi kucaklayıcı tarafının en son kâfilesi sizsiniz; Allah’ın davasını kör nefsinize uydura uydura görünüşünüzle tahrif ettiğinizi bildiğiniz hâlde bundan zevk duyan, zevklerin en adisine mensup sefihlersiniz!

Siz, bazı rezil sinema afişlerine benzer hâle getirdiğiniz ve kendinizden başka kimsenin bakmaya tahammülü olmadığını bir türlü anlamak istemediğiniz ve kösele derisinden daha kalın, utanmayı bir türlü kondurmayı beceremeyip hayâsızlık diyarına çevirdiğiniz suratınızla, tabakhanelerde dabakların üzerinde deriler kazıdığı tahtaları andıran sîmânızı taşıyan bütün fotoğraf karelerine başınızı uzatırken, maymunvâri iştahını gizleyemeyen; gizleyemediğinizin herkes tarafından bilindiğini bilmeyen ve arada sırada içinde nasıl olduğunu bilmediğiniz bir şüpheyle bazı kereler yaptığınızı yapmamak için kendini dünya şampiyonu haltercilerin rekorlarına kafa tutar bir güçle sıkan; yine de her fotoğraf makinesini gördükçe aç sokak köpeklerinin kasap dükkânları etrafında gezinirken duyduğu heyecana benzer bir heyecanı içinde ne yaparsa yapsın bir türlü yenemeyen, iradesi kendi nefsinin iradesinden başka hiçbir iradeye tâbi olamayacak kadar kibirle örülü aşağılık bir mahlûkatsınız!

Siz, kör nefsinize ve âdî benliğinize dâir bu ifadeleri işittiğinizde bile, sırf âdî benliğinizin köpürtülerine engel olamamak zaafınızdan ötürü içten içe bu ifadelerden dahî memnun olacak, bunlardan gizli bir haz duyacak, nihayetinde aşağılamak için de olsa varlığınızı kabul edenlerin olduğu bir dünyayı ideal sayacak, bu idealinin ancak bir eşek anırması kadar değeri olsa da söylenenlerin benliğinizin varlığına dâir bir hayat belirtisi addetmesinden ötürü şaşıracak, en nihayetinde de, her zaman yaptığınız gibi bunların hepsinden nefsinize pay çıkarmayı başaracak kadar tıynetsiz, murakabesiz, haysiyetsiz ve şerefsizsiniz!

Kendi tipinizin nasıl, nerede, ne zaman ve ne türlü çizildiğini gördüğünüz ve bildiğiniz hâlde bilmez, görmez, duymaz gibi yapmayı her vakit alışkanlık edinmiş birer sinsi, kelleniz bu hitablara karşı “evet benim!” diyemeyecek kadar eğilmeyi adet edinerek kıçınıza kaçmak için en ufak bahaneyi şeref sayan birer mefluç, yüzünüze tükürmeye lamaların bile tenezzül etmeyeceği birer şarlatan, maddî manevî tüm sermayesini kuru bir benlik davası etrafında harcamaktan çekinmemiş, çekinmeyecek birer nebbaşsınız!

Kendi içindeki zaaflardan ötürü bir türlü doğrulamayan Müslümanların ayağa kalkmaması için bilerek bilmeyerek her türlü maniayı bu davanın önüne yığa yığa ortalığın karışıklığında hayat hakkı bulmanın kredisi içinde yaşayan, bütün hayatları böylesi bir kredinin varlığı içinden tütenlersiniz; siz, derin ve gerçek Müslümanların bir araya gelip İngilizlerin kendi cemiyetlerini korumak adına ne kadar âdî unsur varsa erzaklarıyla beraber bir gemiye bindirip kovduğu gibi her topluluktan sürülmesi gereken fazlalıklarsınız!

Hülâsa siz, hak ve bâtıl bütün dinlere musallat imha edilmesi insanlık adına büyük sevap olan birer mikropsunuz!

Baran Dergisi 601. Sayı