ABD ile Çin arasındaki Tayvan krizi büyüyor. Singapur'da düzenlenen Shangri-La Diyalogu Forumu'nda ilk kez yüz yüze gelen ABD Savunma Bakanı Llyod Austin ile Çin Savunma Bakanı Wei Fenghe birbirlerine tehditler savurmaya devam ediyor.

Tayvan'a yüz milyonlarca dolarlık silah satan, askeri eğitim veren ve Çin'e karşı savunmayı vaat eden ABD bölgede güvenlik tehlikesi olduğunu öne sürerek gerginliği körüklüyor.

Austin, önceki gün yaptığı konuşmasında Çin'in Tayvan Boğazı'ndaki barış ve istikrara yönelik tehditlerinin arttığını söyleyerek gerilimin fitilini ateşledi. Forumun dün düzenlenen oturumunda 'Bölgesel Güvenlik Vizyonu' başlıklı konuşma yapan Çin Savunma Bakanı Wei, ABD'nin Hint-Pasifik stratejisini sert sözlerle eleştirdi. ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'in ilk oturumda yaptığı konuşmada, Çin'e dair dile getirdiği eleştirileri 'karalayıcı suçlamalar ve tehditler' olarak niteleyen Wei, "ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi, bize göre, 'özgür ve açık Hint-Pasifik' adı altında özel bir küçük grup oluşturma, belirli bir ülkeyi hedef almak üzere bölge ülkelerinin iradesini gasbetme girişimidir" dedi.

Wei, hiçbir ülkenin kendi iradesini diğerlerine dayatmaması ve çok taraflılık görüntüsü altında onları tehdit etmemesi gerektiğini belirterek, "Dışlayıcı blok oluşumlarına, cepheleşmeye, çevreleme siyasetlerine, ekonomik ilişkileri koparmaya ve tedarik zincirlerinin zedelenmesine hayır demeliyiz. Bölgelerin etrafını duvarlarla çevirmek ve paralel sistemler kurmak dünyayı bölmekten ve tüm ülkelerin ortak çıkarlarına zarar vermekten başka işe yaramayacaktır" diye konuştu.

Konuşmasında Tayvan sorununa da değinen Wei, Tayvan’ın Çin'in parçası ve iç işi olduğunu ve buraya yabancı müdahalesinin kabul edilemeyeceğini vurguladı. Wei, "Şunu açıkça belirteyim; eğer ki birileri Tayvan’ı Çin’den koparmaya çalışırsa savaşmaktan kaçınmayacağız. Her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar savaşacağız. Bu, Çin'in tek seçimidir" ifadelerini kullandı.

Çin Savunma Bakanı Wei Fenghe yaptığı açıklamalarda, Çin'in nükleer silah geliştirmede etkileyici bir ilerleme kaydettiğini, ancak bunları yalnızca kendini savunma için kullanacağını ve asla ilk kullanan olmayacaklarını söyledi.

Japonya Savunma Bakanı Nobuo Kishi yaptığı açıklamada, Çin Savunma Bakanı Fenghe ile bir araya gelerek, Çin ve Japonya arasında diyalog ve bilgi alışverişini teşvik etmek için anlaştıklarını söyledi. Kishi, Wei'ye, Çin'in Güney ve Doğu Çin Denizi'ndeki statükoyu değiştirme girişimlerine karşı uyarıda bulunarak, Tayvan Boğazı'nın barış ve güvenliğinin sadece Japonya için değil, uluslararası toplum için de önemli olduğunu söyledi.

Çin-Tayvan krizi nedir?

Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın ardından çıkan iç savaşta Mao Zedong liderliğindeki Çin Komünist Partisinin (ÇKP) 1949'da iktidarı ele geçirmesi ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan etmesi üzerine, Çan Kayşek liderliğindeki Çin Milliyetçi Partisi (Kuomintag) üyeleri Tayvan'a yerleşip, 1912'de kurulan "Çin Cumhuriyeti" iktidarının Ada'da devam ettiğini ileri sürerek bağımsızlık ilan etmişti.

Bu girişim, Çin tarafından kabul edilmese de Tayvan temsilcileri, 1971'e kadar Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Çin'i temsil etmişti. 1950'ler ve 1960'larda çok sayıda ülkenin diplomatik ilişki tercihini Çin Cumhuriyeti'nden Çin Halk Cumhuriyeti'ne çevirmesinin ardından 1971'de BM Genel Kurulunda yapılan oylamada, Pekin hükümetinin Çin'in tek meşru temsilcisi kabul edilmesiyle Tayvan'ın uluslararası örgütlerdeki konumu belirsiz hale gelmişti.

Pekin yönetimi, "Tek Çin" ilkesini benimseyerek Tayvan'ın kendi topraklarının parçası olduğunu savunuyor. Çin, boğaz ve çevresindeki askeri varlığının yanı sıra Tayvan'ın dünya ülkeleriyle müstakil diplomatik ilişkiler kurmasına, BM'de ve diğer uluslararası kuruluşlarda temsil edilmesine karşı çıkıyor.