Geçen sene kuraklık gerekçesiyle 10 bin deveyi helikopterden ateş açarak öldürmesinin ardından ismi yangınlarla gündeme gelen Avusturalya, 2015 senesinde aldığı kararla sınırları içerisindeki kedilerin çoğunluğunu “zehirli sosis atmak” suretiyle katletmiş ve buna gerekçe olarak “yüksek kedi nüfusu” gösterilmişti. Ekonomik olarak halkına ve devletine yarar sağlamak maksadıyla atılan bu modern (!) adımın, bütçe ve psikolojik rahatlık çerçevesinde, “hayvanlara yardım eden insanların, artık paralarını kendilerine harcayacağını” düşünerek, buradan bir getiri sağlanacağını ümîd ediyorlardı. Bekledikleri gibi olmadı tabii. Kedilerin yokluğunda sayıları doğal olarak artan fareler, ülkeyi, özellikle de tarım alanlarını istila etmeye başladı. Fare istilasının sebep olduğu maddî kayıp milyonlarla ifade edilmeye başlarken, öte yandan hastaneler ve kafeler gibi yaşam alanları da bu istiladan nasibini aldı. Birkaç sene önce refah için kedileri katleden Avustralya bugün fare istilasının yol açtığı sağlık kaybı riskiyle karşı karşıya.

Fareler istila ettikleri hastanelerde insanları ısırıyor

NSW Batı Bölgesi Sağlık Servisi, evlerde yaşayan farelerin bir sonucu olarak böbrek yetmezliğine ve menenjite neden olabilen nadir bir hastalık olan leptospirosis vakalarının da bildirildiğini açıkladı.

Menfaatleri için bırakın hayvanları, insanları dahi katlederken gözünü kırpmayan bir medeniyetin çocuklarından ancak bu katliamlar beklenir. Fakat unutulmamalıdır ki, ilahi adalet er yahut geç, öyle yahut böyle bir şekilde tecelli eder.

Haber-Yorum: Aliyar Furkan Kılıç