Sık sık göçmenlere yönelik kötü muamelelerle gündeme gelen Yunanistan, bu kez onlarca göçmeni Meriç nehri üzerindeki ıssız adacıklara atmaya başladı.

İdari yönden Yunanistan'a bağlı olan bu kara parçalarında yaşanan dramlar ise şimdiye kadar gün yüzüne çıkmadı.

3 gün boyunca bu adalardan birinde mahsur kalan Ahmed Kadi (talebi doğrultusunda ismi değiştirildi) yaşadıkları dehşeti Independent Türkçe'ye anlattı.

6 kişiyle birlikte İstanbul'dan yola çıkan Ahmed Kadi, bir botla geçtikleri Yunanistan'da sınır polisi tarafından yakalandı.

"Çetelerin saldırısına uğradık"

Kadi, başına gelenleri şu sözlerle dile getirdi:

"Tutuklanarak bir gözaltı merkezine götürüldük. 4 metre yükseklikte 8 metre genişlikte bir odada göçmen vardı. İçinde eli ve ayağı kırık insanlar ve çocuklar da bulunuyordu. Bir süre bu odada tutulduk. Yunan polisler, 'Yanınızda yemek varsa yiyin, gelecek günler sizin için çok zor olacak' diyorlardı. Elbiselerimizi almışlardı sadece bir pantolon ve iç çamaşır verdiler. Bir süre bu odada tutulduktan sonra dışarı çıkardılar. Ormanlık bir alana götürüldük. Burada hiçbir resmi görevi olmayan çetelerle karşılaştık. Üzerimizde para ve değerli eşya aradılar. Çete üyeleri bizi sopalarla dövdü ve botlara bindirip Meriç üzerindeki bir adaya gönderdi. Bu adada hem Yunanistan hem Türkiye tarafını görebiliyorduk. Ama iki taraf da bizi kabul etmedi. Adada mahsur kaldık. Aramızda, 8 kadın, 4 de çocuk vardı. Kadınlardan 4'ü Afgan'dı. Tunuslu, Afrikalı, Filistinli göçmenlerle birlikte toplam 57 kişiydik. Yemeğimiz ve suyumuz yoktu. Özellikle çocuklar çok zor durumdaydı. Akşamları çok üşüyorlardı. Yanımızda çakmak ve kibrit de olmadığı için ateş yakamadık. İnsanlar birbirlerine sokularak ısınmaya çalışıyordu. Hem Türkiye tarafından hem de Yunanistan tarafından bağırarak yemek göndermelerini, en azından hastaları almalarını talep ettik ama talebimizi kabul etmediler."

Afgan göçmenin saklamayı başardığı telefon; Suriyeli, Tunuslu ve Filistinli göçmenlerin hayatını kurtardı

Kadi, Afgan kadın göçmenlerden birinin telefonunu saklamayı başardığını ve hayatlarını bu telefonun kurtardığını anlattı.

Kadi, MAZLUMDER yetkililerine sesli mesaj göndermeyi başardıktan sonra devreye hem İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı (İHH) hem de Kızılay girdi.

Kurulan temasların ardından 30 saatin ardından 57 göçmen Türkiye'ye tekrar kabul edildi.

Ancak herkes bu 57 göçmen kadar şanslı değildi.

6 gün boyunca adada mahsur kaldılar

Kaçak yollarla Yunanistan'a geçtikten sonra yakalanan 5 Suriyeli göçmen başka bir adacığa gönderilmişti.

Suriye'nin Der'a şehrinden gelen 5 göçmen 6 gün boyunca burada mahsur kaldı.

Onlara su ve yemek gönderilmedi. Göçmenlerden Muhammed Bekir, açlık ve susuzluğa dayanamayarak öldü.

Kalan göçmenler, Türkiye'ye geçmeyi başardı. O göçmenlerden biri olan Ahmed Ebu Ömer, ölen arkadaşlarını kaydetmeyi başarmıştı.

Bir göçmen, "Türkiye'ye gelmeyi başardıktan sonra onları Göç İdaresi'nin toplama merkezinde gördük ama bir süre sonra haber alamadık. Ölüme şahit olan 4 Der'alının nerede olduğunu şimdi bilmiyoruz" dedi.

"Bazı göçmenlere 'gönüllü dönüş' belgesi imzalatıldı"

Adada mahsur kaldıktan sonra Türkiye'ye tekrar kabul edilen göçmenlerden bazılarına "gönüllü geri dönüş" evrakı imzalatıldığı iddia edildi.

Yine iddiaya göre bunu imzalayan göçmenler neye imza attıklarından haberdar değildi.

Ahmed Kadi, savaştan kaçtıktan sonra yıllarca Türkiye'de yaşadığını söyledi.

Avrupa'ya göç etme nedenini ise şöyle açıkladı Ahmed Kadi:

"Çocuklarımın bir eğitim alması gerekiyor ama onları okula yazdıramadım. Bir eğitim alabilmeleri için başka ülkeye gitmek zorundayım."