Gayrı Millî Eğitim nasıl olur ve neticesinde bir memleket topyekûn tozu dumana katmış bir vaziyette belirsizliğe sürüklenir en iyi biz biliriz…
 
Dünya çapında bir ihtisas sahibi nasıl yetiştirilemez, kazara yetişiverse ecnebi memleketlere nasıl kovulur usulü bizde…
 
Bir memleketin yükseköğretim kurumunun başına (tez) sahibi olmayan bilakis (tez)i intihal başkan nasıl getirilirin yönetici dehası bize ait…
 
Tarihin gördüğü en (absürd) misal olan ve hâlâ yaşatılan bir usûl olarak, on binlerce masum çocuğu her sabah bir putun çatık kaşları önüne sıra sıra dizmenin tersine harikası bizde…
 
Demokrasi kendi öz nizamı gibi benimsemiş ve yönetiminde iş başına gelen her hükümetin beş senede bir hiçbir millî kaygı gütmeden eğitim ocaklarını evirip çevirme, dahası hiçbir dünya görüşüne bağlamadan kafasına göre (dizayn) etme rahatlığı bizde…
 
Türkçe konuşamayan talebesi, hocası, hademesiyle birlikte bir milletin kendi lisanına yabancı olabilmesinin ders kitaplarında anlatılacak bir misale ulaşabilmiş olma hususiyeti sadece bize ait…
 
Kendi lisanını bilemediği için hiçbir zaman yabancı bir lisan bilemeyecek olan, bildiği ecnebi lisanının öz İngilizce yahut Fransızca olduğunu kavrayamayan, böylelikle ne Türkçeyi ne de ecnebi dilini hiçbir zaman kavrayamayacağını bilemeyen talebe siloları yine bizde…
 
Yüksekokulunun son senesinde olan herhangi bir talebeyi ilk mektep Türkçe dersinde yazdığı (kompozisyon) kadar olsun yazamayacak bir hâle getirebilmenin, hepsini aynı tarz ve şekilde maymunlaştırabilmenin üstün talim kabiliyeti bizde…
 
20 küsur yaşını aşmış ve hâlâ ne olacağını, daha doğrusu, bir şey olması gerektiğini, bir ihtisas sahası seçmesi gerektiğinden habersiz talebeler; böyle bir mevzuyu talebesine hiç açmamış, âdeta bir devlet sırrı edasıyla bu ölüm kalım meselesini gizleyebilmenin üstün sanatına ermiş “öğretmenler” bizde…
 
Memleket çapında çalışanlara nisbetle işsizlerin sayısı AB’ye az gözüksün diye okul ve öğrenci sayısını artıran ve bunları artırdıkça zaten mevcut hâlde düşük kalitedeki bütün eğitim kurumlarını kendi eliyle tarumar eden hükümet kafası bizde…
 
Mezunlarını gördükçe “oğlum züppe, kızım hafif meşrep olmasın” diye çocuklarını okula göndermeyen ve bu dehşetvâri manzarayla kendi insanını mevcut okulların şahsında ilme, eğitime, edebiyata, sanata düşman eden (sistematik) başarı silsilesinin devlet anlayışı maalesef yine bizde.
 
Eğitim meselesinin her şeyden evvel lisan bahsi olduğunu kavrayamayan, bu mesele halledilmedikçe okul açmanın faydadan çok zarar getireceğini kestiremeyen ve edindiği zararlardan dolayı iştahı kabaran aydınlar bizde…
 
Bir memlekette eğitim seviyesi yükseldikçe cehalet seviyesini artırabilmenin Nobel ödüllü kimyacıları kıskandıran karmaşık simyası maalesef yine bizde…
 
Baran Dergisi 481. Sayı