70 milyon ekmek kavgası peşinde, boğaz tokluğuna gönüllü köleliğe razı, ömrü böyle geçiyor. Bu köleliğin masumane ismi de var: Ekmek kavgası, geçim derdi.
Böyle bir kısırdöngüye mahkum edilmişiz; kendimizin, ailemizin ve çocuklarımızın nasıl bir soysal ve siyasî düzende yaşadığından, çocuklarımızın nasıl bir insan olduğundan azade olmuşuz, kısaca geçim telaşesi içinde koşturup duruyoruz. Yaşanmaya değer hayatı düşünmeye vaktimiz olmadan, ekmek kavgası içinde hayatımızı tüketiyoruz, başkalarının istediği hayat tarzını hayatımız sanarak.
Muhakkak ki insan, boğazını doyuracak, ekmeğini kazanacak ve bunun için çalışacak. Aksini hiçbir insan söyleyemez. Fakat biz (70 milyon) yıllardır boğaz tokluğuna gönüllü kölelik yaparken, toplamı binleri geçmeyen bir mutlu azınlık haince bizim sırtımızdan kazanmakta ve bizi tıpkı böcek gibi bir ekmek peşinde ömür boyu mahkum etmektedir. Kendileri doymak bilmez canavar gibi kazanıp domuzlar gibi tüketirken 70 milyon halka düşen ise, bir ekmek kavgası peşinde ömrünü tüketmek.
Üstad Necip Fazıl’ın “Destan” şiirinde geçtiği gibi, destanlık hâlimiz:
“Allah’ın on pulunu beklemeye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!”
“Çocuklarımızı kuzu gibi yetiştirmeyelim ki, ilerde büyüyünce koyun gibi güdülmesinler” sözünü hatırladım! Gel de isyan etme!
Halkın iktidarından dem uman AKP hükümeti, elindeki imkanları yeni zenginler türetmek için kullandı, daha önce sayısı 5-6 olan dolar milyarderleri 40-45’e yükseldi. Dolar milyarderi üretmek mevzuunda Japonları geçmişiz. Fakat borçlarımız da artmış. Yani 70 milyonun borcu artarken dolar milyarderlerimizin zenginliğine zenginlik katılmış.
AKP’nin ekonomik göz boyamalarını ve dönen dolapları, ODTÜ Öğretim Üyesi ve Yol-İş Eğitim Dairesi Başkanı Yıldırım Koç, Baran’ın 72. sayısında Tayyar Tercan’ın güzel röportajında açıklıyor. AKP, bir yanda sağlık hizmeti verirken, öbür yanda sömürüyor. Çarkın nasıl döndüğü güzel anlatılıyor bu mülakatta
Sosyal patlama ve oy kaygısı endişesiyle halka bazı sosyal hizmetler yansıtılmakta, bunlar kemik olarak halka atılmakta. Bundan da memnun olan cahil halk kitlesi var, her zaman olduğu gibi. Küresel sermaye öyle istiyor diye, köylüyü perişan et, tarımı öldür, ondan sonra köylere 500 milyon YTL’lik destek yap! KÖYDES Projesi; kazanla al kepçeyle ver hesabı. Perişan köylü de gelen bu yardıma bakıp kendisinin bu hale getirilmesini unutup “Allah razı olsun” diyor.
Hem yangının sebebi ol, hem yangının sonunda söndürmeye giderek yardımcı ol, oy topla.
Üstad’ın 30-40 sene önce yaptığı temel tesbit ve teşhisler hâlâ değerini korumakta. Üstad tâ o zamanlar, hâlimize şöyle teşhis koymuş:
“Deniz üstünde köpek leşi gibi şişmeyi semirmek sanan bir anlayış dalâleti içindeyiz.”
Bu anlayış dalâleti, AKP iktidarıyla tavan yaptı.
Yaşasın kefenimin kefili kara BORSA!
Dolar, faiz, borsa üçgenin de kazananlar kazansın, yeter ki yabancı sermaye gelsin, biz ise donumuza hatta kefenimize kadar ipotek altına girelim, bebeklerimize kadar borçlanalım!
Küçük esnaf kan ağlarken ve gittikçe küçülürken bunun adı da büyümek olsun!
Tüketim toplumuna alıştırılmış bizim halimize eleştirel bir misâl olan, Türkiye’de yaşanmış şu olayı naklederek yazımızı noktalayalım:
Kore’den Düğmemi Alırım!
Türkiye’de ki Hyundai fabrikası, genel müdürleri tarafından teftiş edilecek. Türkiye’deki fabrikada çalışan Koreli mühendisin düğmesi eksik, uyarıyorlar, fakat iplemiyorlar.
Teftişte genel müdürün dikkatini çekiyor ve “niye düğmen yok?” diye soruyor. Koreli mühendisin kendi ülke ekonomisini bağlılığını gösteren “Düğmemi Kore’den alırım!” cevabı üzerine bizimkiler bir şey diyemiyor, donup kalıyorlar.
Ecnebi araba cenneti oldu ülkemiz, hem de devlet destekli uygun otomobil kredileri ile. Sanki ekonomik kalkınmamızı tamamlamışız ve devlet de fazla parayı ne yapacağını bilmiyor, lüks tüketim dalı olan otomobile kredi veriyor! Sanki petrol zenginiyiz. Zengin ülkeler bile bu kadar savurgan değil. Zaten böyle olsalar zengin ülke olamazlardı. Hani bir laf var:
Ayranı yok içmeye, tahtırevanlı gidiyor s.çmaya!
Türkiye’de çalışan Kore’li mühendisin verdiği cevap ile bizim borç batağında hem müsrif hem müflis hâlimiz?      


Baran Dergisi 73. Sayı