Foreign Policy dergisinde yayınlanan bir makalede mevcut ekonomik krizin geçmiştekilerden farklı olarak aşılmasının çok zor olduğu ifade edildi.

Geçmiş Krizlerden Bugüne

Makalede "Dünya Savaşı'ndan bu yana 1970'lerdeki stagflasyon ve Bretton Woods para birimi rejiminin çöküşünden 1990'ların Asya mali krizine ve bu yüzyıldaki küresel mali krize kadar, dünyanın önde gelen ekonomileri, ciddi zorlukların üstesinden gelmek için işbirliği yapmanın yollarını bulma konusunda ustalıkla atlatmasına rağmen mevcut küresel ekonomik krizde hükümetler işbirliği yapamaz hale geldi." denilerek devletler arasındaki ayrılıklara dikkat çekildi ve şu ifadelere yer verildi:

"Rusya-Ukrayna savaşı, enflasyon, küresel gıda ve enerji kıtlığı, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki varlık balonlarının çözülmesi, gelişmekte olan ülkelerdeki borç krizleri, COVID-19 ile ilgili kapatmaların ve tedarik zinciri darboğazlarının devam eden etkileri ve en önemlisi de buğday ve petrol kıtlığı mevcut krizi diğerlerinden ayırıyor. Bu zorlukların üstesinden gelmek için ihtiyaç duyulacak toplu tepkilere dair de çok az işaret var. Ülkelerin bir araya gelmesinin en önemli nedeni ise bir kısmının geçmiş krizlerden güçlenerek çıkması nedeniyle kendi görüşlerinin dinlenmesini istemesi bir kısmının da bölgesel sıkıntıları. Sonuç olarak, fikir birliği bulmak neredeyse imkansız hale geldi."

İşlevsiz DTÖ

Dünya düzeninin taşıyıcı kolonları olan uluslararası örgütlerin işlevsizliğine de vurgu yapılan makalede, "Dünya Ticaret Örgütü ise alacağı kararlarda 164 üye ülkenin oy birliğini talep etmesiyle adeta elini kolunu bağlamış durumda. Üye ülkeler, örneğin, COVID-19 aşıları için patent haklarından feragat etmeyi onaylamak için bile hala mücadele ediyor. İki düzineden fazla ülke, Ukrayna ve Rusya'nın tahıl ihracatının çökmesiyle tehdit edilen gıda kaynaklarını korumak için halihazırda ihracat kısıtlamaları yürürlüğe koyduğundan, küresel gıda krizine etkili bir şekilde yanıt vermesi de olası değil."

Rusya’ya Karşı ABD’nin Yalnızlığı

Makalede ABD-Rusya ilişkilerine ve uluslararası ticarete şu ifadelerle temas edildi:

"Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri, şimdiye kadar uygulanan en geniş yaptırımlarla Rusya ekonomisine zarar vermek için aktif olarak çalışıyor ve Rusya, Karadeniz limanlarından Ukrayna tahıllarının sevkiyatını engelleyerek yanıt veriyor. Bu, G-20'yi bölünmüş ve güçsüz bırakmış durumda. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Rusya'nın gruptan çıkarılması çağrısında bulundu ve Rusya'nın katılması halinde toplantıları boykot etmekle tehdit etti. Ancak Rusya'yı gruptan çıkarmak pek mümkün değil; yalnızca Kanada ve Avustralya, ABD'nin bunu yapma talebine resmen katıldı. Bu yılki zirvenin ev sahibi Endonezya Rusya’yı çoktan davet etti. Rusya'nın katılımı tek başına G-20'yi etkisiz hale getirmek için yeterli olabilir ve diğer üyelerin Rusya'yı izole ederken küresel ekonomiyi güçlendirmeye dayalı herhangi bir stratejiye katılmaları da olası değil. Özellikle Çin, Rusya ile bağlarını koparmayı reddetti ve ekonomisini Batılı ekonomiler tarafından Rusya'ya uygulanan yaptırımlardan korumak için daha fazla kendi kendine yeterliliğe odaklandı.

Şimdiye kadar, kesintiler bir bütün olarak küresel ticarete önemli ölçüde zarar vermedi: Ticaret değerleri 2021'de rekor seviyeye ulaştı, ancak bu yıl yavaşlıyorlar ve gıda ve enerji gibi sektörler önemli ölçüde kesintiye uğradı. Ancak mevcut krizler, farklılıkları ne olursa olsun, dünyanın önde gelen ekonomilerinin ekonomik büyüme ve istikrarın önemi konusunda birleştikleri ve bu hedeflere ulaşmak için mümkün olan en büyük ölçüde birlikte çalışabilecekleri güvenini sert bir şekilde durdurdu. Bu sefer gemiyi yöneten kimse yok."