Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir zaman faizin yükseltilmesini savunmadım, savunmuyorum ve savunmayacağım. Asla bu konudan taviz vermem.” dedi.

Erdoğan, kur üzerinde iktisadi temelleri bulunmayan hareketlerle yaşanan fiyat artışlarından kaynaklı sorunların yatırım, istihdam ve üretimle çözüleceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan ziyareti dönüşünde, uçakta gazetecilere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldikleri ilk günden itibaren, belki de tarihlerinde ilk kez kendi ihtiyaçları, öncelikleri ve gerçeklerine uygun bir ekonomi politikası izlediklerini, buna aynı kararlılıkla devam ettiklerini söyledi. Ekonomik olarak da bağımsızlaşma mücadelesi verdiklerini, bu adımları attıkça, içeriden dışarıdan vesayetçilerin dirençleriyle, ekonomiye yönelik türlü saldırılarla karşılaştıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bunların her birini milletimizle birlikte bertaraf ettik. Bizi kendi istedikleri çizgiye çekmek isteyenlerin kur, faiz oyunlarına prim vermedik, vermiyoruz. Büyüme yolculuğumuzda yatırım, üretim, istihdam, ihracat hep önceliğimiz oldu. Felaket tellallarına, mandacı iktisatçılara, ekonomik tetikçilere aldırış etmeden hedeflerimize yürümeyi sürdüreceğiz. Bu ülke bizden önceki yıllarda dünya ortalamalarının çok üstünde oranlarla, yüksek maliyetlerle borçlanmak zorunda bırakıldı. Bu, bağımlılık demekti. Ekonomik olarak bağımlı bir ülke kendi politikalarını elbette hayata geçiremez. Belirlenmiş çizginin dışına çıkmaya çalıştığınız zaman karşılaşacağınız şey şantajdır. Buna karşı koyacak dirayetiniz yoksa istikrarsızlığa mahkum edilirsiniz. İşte biz ülkemizi bu durumdan kalıcı olarak kurtarmak için son 19 yılda sergilediğimiz güçlü siyasi irade ve özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde bu mücadeleyi gösterebilecek dirayete, imkana kavuştuk. Son günlerde kur üzerinde iktisadi temelleri bulunmayan hareketler nedeniyle yaşanan fiyat artışlarının oluşturduğu sorunları da milletimizin lehine yatırım, istihdam ve üretimle çözeceğiz. Büyüyeceğiz, büyüdükçe milletimiz kazanacak.”

FAİZ SEBEPTİR, NETİCE DEĞİLDİR, ENFLASYON NETİCEDİR

Erdoğan, iktidara geldikleri ilk günden bu yana ekonomideki tezlerinin özellikle düşük faiz olduğunu, faiz-enflasyon ilişkisini devamlı “faiz sebep, enflasyon neticedir” diye işlediğini, bu tezinin değişmediğini aktardı.

Bugün de aynı tezi savunduğunun ve buna inandığının altını çizen Erdoğan, “Eğer ben de ekonomi tahsili görmüşsem ve bu ekonomi tahsilinden de öte bazı değerler silsilesi içerisinde de inandıklarım, bilgim varsa, faiz sebeptir, netice değildir. Enflasyon neticedir. Tabii burada bazıları bunun tam aksini savunuyorlar. Bunlar enflasyonun sebep, faizin netice olduğunu savunuyorlar. Peki öyleyse dünyaya şöyle bir bakalım. Şu anda küresel ekonominin egemen olduğu dünyada acaba enflasyon sebep, faiz netice midir? Yoksa faiz mi sebep, enflasyon mu neticedir? Şu anda işte Amerika’da, Avrupa’da enflasyonun geldiği nokta ortada. İsrail’e bakalım… İsrail’de faiz nedir, enflasyon nedir, oranlar ne durumdadır? Buna bakalım. Buna baktığımız zaman bizim tezimizin doğru olduğunu oralarda zaten görüyoruz. Şu anda da ben yine iddiamdayım.” diye konuştu.

BEN HİÇBİR ZAMAN FAİZİN YÜKSELTİLMESİNİ SAVUNMADIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Türkiye’de gecelik faizlerin 7500’lere vardığını gördüklerini, o dönemde iktidarda CHP’nin olduğunu söyledi. CHP’nin olduğu bir dönemin faturasını milletin ödediğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Tabii şimdi 18 yaş altı genç kesim, genç kuşak bunları yaşamadı ama bunları biz yaşadık, gördük. Şu anda bu CHP’nin sözcüsü de o dönemin faillerindendir. Hatırlayın bay Kemal, grup konuşmalarında ‘Faizi 1’e indirin, biz de gelip sizi destekleyeceğiz’ dedi. Bir insan akşam sabah bu şekilde bir değişiklik gösteremez. ‘Faizi 1’e indirin, biz de gelip sizi destekleyeceğiz’ diyeceksin, ondan sonra da kalkıp şimdi de faiz indirimine tepki göstereceksin. Tayyip Erdoğan’ın böyle zikzakları yok. Tayyip Erdoğan, zaten en başından beri düşük faizden bahsediyor ve bu faiz inecek diyor. Hiçbir zaman faizin yükseltilmesini savunmadım, savunmuyorum ve savunmayacağım. Farklı düşünenler de çıksa Tayyip Erdoğan aynı noktadadır. Asla bu konudan taviz vermem. Çünkü bu benim aynı zamanda değerler silsilesi içindeki yapımdır. Bundan taviz veremem ve vermeyeceğim. Biz bu işi başaracağız. Göreceksiniz enflasyon inşallah seçim öncesi nerelere düşecek.

YATIRIM YAPACAK OLANLARA GEREKLİ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ

Çok açık net bütün delilleriyle her şeyiyle ortada. Çünkü faiz lobileri kuduruyor. Ben ne dedim TÜSİAD’a? Hadi buyurun, para sizde, finans sektörü sizde. Niye yatırım yapmıyorsunuz? Arkadaş, sen zengin misin, para sende mi, finans sende mi? Biz sizden bir şey istiyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, büyüme. Ama biz size bunu söyleyince siz tam aksini söylüyorsunuz. ‘Faizi düşürelim’ yok… Başta kamu bankaları olmak üzere biz yatırım yapacak olanlara gerekli destekleri vermeye hazırız. Yeter ki yatırım yapın, mevcut yatırımlarınızı büyütün ve bununla birlikte de istihdam oluşsun. İşsizliğin en önemli çözümü istihdam, üretim, ihracat. Arkadan da büyüme geliyor. Büyümede de biz şu anda gayet iyi bir konumdayız ve bu böyle gidecek. Bu işi de başaracağız.”

ASGARİ ÜCRET

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun aralıkta toplanacağı hatırlatılarak, “asgari ücretin artmasıyla işverenlerin, bazı çalışanlarını işten çıkartma” olasılığının ortadan kaldırılması için ne gibi tedbirler alınacağı sorulan Erdoğan, “Görüşmelerin akışına göre inşallah biz de kararımızı hayırlısıyla vereceğiz. Asgari ücret arttı diye işçi çıkarma gibi bir durumla karşılaşacağımızı da zannetmiyorum. Biz alt gelir grupları başta olmak üzere milletimizin bütün kesimlerinin hayat şartlarını iyileştirmek için mücadele ediyoruz. İstenmeyen durumların oluşmasını engellemek için elimizdeki araçları kullanırız. Kimsenin mağdur olmasına müsaade etmeyiz.” dedi.

STOKÇULUK YAPILMASI KESİNLİKLE YASAK

Erdoğan, “Son dönemde özellikle un ve şeker gibi bazı gıda maddelerinin, hizmet ve üretim sektöründe bazı mal ve hizmetlerin piyasada bulunamadığına, karaborsa ve stokçuluğun yaygınlaştığına dair çokça şikayet var. Bu konuda cezai yaptırımların artmasına yönelik bir ek tedbir alınabilir mi?” sorusu üzerine, bu konuyla ilgili Ticaret Bakanlığının gerekli tedbirleri aldığını vurguladı. Bu tür stokçuluğun yapılmasının kesinlikle yasak olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu: “Örneğin, şekerle ilgili yapılan açıklamaların ardından Tarım ve Orman Bakanlığımız depolarda ne kadar şeker olduğunu göstermek suretiyle herhangi bir sıkıntının olmadığını çok açık net ortaya koydular. Böyle bir sıkıntı yok. Bunun dışında sanayide bakıyorsunuz bazı parçaların, yedek parçaların vesaire satışı veya bunların piyasaya sürülmesi noktasında da ne yazık ki depolama yöntemiyle bunu piyasadan çeken ve bu konularda da üretimi engelleyen ahlaksızlar var, edepsizler var. İlgili bakanlıklarımızla bütün bunların üzerine gitme kararlılığımız var. Arkadaşlara şunu da söyledim, ‘eğer cezai müeyyideleri düşükse, bunların cezai müeyyidelerini artırmak suretiyle biz bu işin üzerine gidelim.’ Stokçuluk dinimizde de yasaktır.”

BAE İLE İLİŞKİLER

Erdoğan, “Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan’ın Türkiye’ye yaptığı ziyarette bir dizi anlaşmaya imza atıldı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yeni bir döneme girildi diyebilir miyiz?” sorusu üzerine, “Muhammed bin Zayid’le 2011 yılında bir görüşmemiz olmuştu. Ondan sonra bazı değişik dönemler yaşadık ama biz tamamen ipleri koparmadık. En azından istihbarat teşkilatları karşılıklı olarak görüşmelerine devam etti. Bu arada ticari olarak da ilişkilerimiz devam etti.” dedi.

Arzu edilmeyen gelişmeler olmasına rağmen sonunda işin iyi bir noktaya geldiğini belirten Erdoğan, önce Veliaht Prens Muhammed bin Zayid’in kardeşinin Türkiye’ye gelerek ilgili birimler ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile bazı görüşmeler yaptığını, yatırım için hazır olduklarını söylediğini aktardı. Erdoğan, daha sonra da Muhammed bin Zayid’in özellikle istemesi üzerine Türkiye’yi ziyaret ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

“Hakikaten adeta aile hassasiyeti içerisinde bir ziyaret oldu. Bu ziyarette de bu anlaşmaları gerçekleştirdik. Bu anlaşma metninde olan maddeler inanıyorum ki Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında yeni bir dönemin başlamasına ve bunu kalıcı kılmaya vesile olan bir adım oldu. Gerek ikili gerek heyetler arasındaki görüşmelerimiz çok çok iyi geçti ve orada imzaları attık. Bundan sonraki sürece yönelik de nasip olursa şubat ayı içerisinde benim bir iadeiziyaretim olacak. Benden önce gerek Dışişleri Bakanı’m gerek Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı’mın ziyaretleri olacak. Ön hazırlıklar olacak. Arkasından şubatta da inşallah ben geniş bir heyetle gideceğim ve bazı adımları çok güçlü şekilde atacağız. 10 milyar dolarlık bir yatırım planı sundular. Bu yatırım planını da uygulamaya koymak suretiyle çok daha farklı bir geleceği inşa etmiş olacağız. Bu konuda da güzel gelişmeler olacak. Tabii Bay Kemal saçma sapan şeyler konuşup duruyor.”

İSRAİL VE MISIR BÜYÜKELÇİ ATANACAK MI?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşik Arap Emirlikleri ile başlayan ilişki ister istemez İsrail ve Mısır’la ilişkileri akla getirdi. Siz bu ilişkilere nasıl bakıyorsunuz? İsrail ve Mısır’a büyükelçileri atayacak mısınız?” sorusunu, “Zaten kararımızı verdiğimiz zaman tabii ki büyükelçileri de belli bir takvim içinde atama durumunda olacağız. Bu söylediğiniz ülkelerin kiminde maslahatgüzar olarak atılmış bazı adımlar var. Büyükelçi yok ama maslahatgüzar var. Bu adımları da peyderpey belli takvim içinde atmış olacağız. Birleşik Arap Emirlikleri ile aramızda nasıl bir adım atıldıysa, diğerleriyle de buna benzer adımları atacağız.” şeklinde yanıtladı.