Eski Merkez Bankası Başkanı Yaman Törüner, İlker Canikligil’in Aydaki Adam isimli programına konuk oldu.

Programda Yaman Törüner, global ekonominin dinamiklerini ve son dönemde yaşanan ekonomik krizi yorumladı. Hükümetin ekonomik planlarını, Tansu Çiller ve Mesut Yılmaz döneminde yaşanan ekonomik sorunları, IMF'nin Türkiye ekonomisindeki rolünü, Merkez Bankası Başkanının görevlerini, ekonomimizin nasıl düzeleceğini ve Türkiye'nin durumunu ele aldı.

Çin büyümeyi sağlayamazsa büyük sıkıntı çıkacak

Amerikan ekonomisinin şu anda başa çıkılabilen bir ekonomi olmadığına temas eden Törüner, bütün dünyada ekonomik hakimiyeti Amerika’nın tuttuğunu söyledi.

Törüner, “Amerika, üretimi ucuz yerde yapıyor, önemli olan zaten kaça üretip kaça sattığı. Çin de satın alamaz. Çünkü dünyaya borç vermen gerekiyor. Çin dünyaya borç vermek için Afrika’daki yatırımları yapmaya başladı ki hem oraları sömürebilsin hem de oralara etki edebilsin. Fakat yeterlilik sağlayamadı. Amerika da engelledi. Çin’de büyümeler yüzde 9-11 seviyelerindeyken 3,5’a düşmüş vaziyette. Büyümeyi sağlayamazsa büyük sıkıntı çıkacak Çin’de. Sağlayabilmesinin tek çıkar yolu da kapitalizme entegre olması. Entegre de olamıyorlar. Kapitalizmin kurumları var ve bunlardan birine uymanız lazım. Patent haklarına uyması gerekiyor. Çin parası rezerv para olabilir ama belli standartları kabul etmesi lazım.” dedi.

Rus rublesinin rezerv para olup olamayacağına da değinen Törüner, Rusya’nın büyük bir nüfusa sahip olmadığını sadece madenleri ve doğal kaynakları olduğunu, petrol ve gaz sattığını, bunun karşılığında askeri malzeme ürettiğini fakat askeri teknolojisinin gelişmiş bir teknoloji olmadığını bu sebeple de girdiği savaşları kazanamadığını aktardı. Törüner, “Rusya eski Rusya değil, insanlar artık askere de gitmek istemiyor. Mesela Amerika 330 milyon kişisi olduğu için ürettiğini içinde de tüken bir ülke. Fakat Rusya büyük bir pazar değil ve kendi parasıyla çıkabilecek gibi görünmüyor.” ifadelerini kullandı.

Altın standardına geçmeliyiz

Törüner, doların dünya parası olmasından ve bunun ekonomiler üzerindeki etkisinden de bahsetti.

Şu anda Türkiye’de iki çeşit para var; bütün para politikaları o yüzden tosluyor. Çünkü biz Türk lirası ile dövizi yönetmeye kalkıyoruz. Diyoruz ki, Türk lirasının faizini yükseltirseniz doların değeri düşer. Bir kere doların değerini düşürmek amelelik, saçma. Çünkü doların değeri neyse o değerden alınıp satılmalıdır. Doları sen üretmiyorsun, niye mücadele ediyorsun dolar fiyatıyla? İkincisi ise faizleri yükselt diyorlar. Neden yükseltelim faizleri? Enflasyon olmuş yüzde seksen, bana diyorlar ki faizi yüzde seksenin üstüne çıkart. Faiz yüzde seksenin üzerine çıkınca herkes iflas eder. Bütün ekonomistlerin önerisi bu. Bu yanlış öneri. Hükümetin faizi düşürmesi doğru. Faizi yükselterek hiçbir yere gidemezsin. Türk lirası ve döviz iki ayrı politika gerektirir; birisini kontrol ederek diğer tarafı kontrol etmeye çalışmak abesle iştigaldir. Bu sadece Amerika’da olur. Eğer sizin paranız rezerv para ise siz rezerv paranın faiziyle oynayarak, yani doların faiziyle oynayarak doların miktarını kontrol edebilirsiniz. Miktarı kontrol etmeden de enflasyonu kontrol edemezsiniz. Faizi hiç ellemeden miktarı kontrol etmen lazım. Bugün faizi kontrol edin diyen Friedman bile diyor ki ‘Ben faizden bahsediyorum ama faiz aracılığıyla miktarı kontrol etmek istiyorum.’ Miktarı kontrol edemezsen enflasyonu indiremezsin. Biz gelişmekte olan bir ülke olduğumuz için Türkiye’de dövizi ve Türk lirasını ayrı ayrı politikalarla yönetmek lazım. Ve enflasyonu düşürmek istiyorsak Türk lirasının piyasadaki miktarını azaltmamız lazım. Dövizi de gerçekçi kurda tutmamız lazım.” ifadelerini kullanan Törüner, hükümetten faizi yükseltmesini isteyen “uzman ekonomist”lerin işleyişi bilmediğini söyledi.

Türkiye dışlanıyor

Türkiye’nin politik olarak dışlanmasının ekonomik yansımalarını gördüğümüzü söyleyen Törüner, Türk lirasının değerinin düşmesini de şu şekilde anlattı:

Türkiye gibi bir ülkeyi adı konulmamış bir baskı altında tutarsan, yabancı yatırımcı gelmiyor. Bugün Türk hisse senetleri ve Türk tahvillerine talep yok. Eskiden Türk tahvillerinin yüzde 70’i yabancılar tarafından alınırken şimdi bu oran yüzde 1’e düştü. Bu tahvilleri şimdi Türkiye’deki bankalar alıyor. Sen şimdi Türkiye’ye kredi vermezsen, Türkiye bu parayı bir yerden bulacak. Bulmak için Türk lirasının değerini düşürecek ve dışarıdan bütün millete vizeleri açacak. Ne olacak; ya Rusya ile ilişkileri düzelecek, oradan bir milyon kişi gelecek, adamlar kendi sınırlarını açacak mülteciler gelecek, buradan bilmem kim gelecek. Bu memleketin yaşaması lazım. Türkiye’deki yönetimi beğenmiyorsun diye Türkiye’ye yabancı yatırım girmesine ve kredi verilmesine engellemişsin. Bugün Türkiye yüzde 10 ile kredi buluyor. Ben yüzde 10 faiz vereceğime gelen her paraya hoş geldin derim. Kapitalizmin çıkmazı da bu. Sen ne diye Türkiye gibi bir ülkeyi dışlıyorsun? Yok efendim F16 vermem vs. Yani politik nedenlerle, şu andaki hükümeti zora düşürmek için dışlıyor fakat sonuç alamıyorlar. Kapitalizmde zora düşürmek için dışlama yoktur. Bu bir yerde patlak verir çıkar. Hükümetin dış güçler argümanı doğrudur. Bu baskı birçok ülkeye yapılıyor ama mesela Yunanistan’a, İsrail’e yapılmıyor.

Yeni para: Altın Türk Lirası

Türkiye’nin içinde bulunduğu cendereden tek çıkışının altın standardı olduğuna dikkat çeken Törüner, “Mesela Putin, ‘Ben ruble ile ticaret istiyorum’ ya da Erdoğan ‘Türk lirası ile ticarete özendireceğim’ diyor. Bunlar mümkün değil. Fakat şu mümkün: Siz altın standardına dönmek istediğiniz zaman Türk lirasının yanında yeni bir para çıkartırsınız. Bunun adını da Altın Türk lirası koyarsınız. Ama bu çok önemli bir sonuç elde etmez. Fakat karşılığında altın olduğu bilinen ve altın olduğu garanti edinen Türk lirası tutarsanız herkes onu altın gibi görür. İstenildiği anda da altına dönüştürülebilir.” ifadelerini kullandı.

***

Baran Dergisi: Türk lirası altına endekslenmeli

Baran Dergisi olarak yıllardır üzerinde durduğumuz hususların başına Türk Altın Lirası geliyor. Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısında hızla değer kaybetmeye başladığı 2018’den beri, Türk Lirası’nın bir paradan beklenen vasıfları yerine getiremediği, bu sebeble de hakiki bir değere endekslenmesi gerektiği, Türkiye için de bu değerin altın olduğunu defalarca kez izah ettik.

Türk lirası altına endekslenirse ne olacak?

-Hakiki bir değeri olan Türk Altın Lirası’nın bir tasarruf vasıtası olarak kullanılabilmesine olanak sağlayacak.

-Bankalardaki döviz cinsinden tutulan mevduatların bu sayede piyasadaki para deveranına dahil edilmesi sağlanacak.

-Vadeli anlaşmalarda ödeme cinsi olarak Türk Altın Lirası kullanılacak ve fiyatlandırmalar döviz baskısından arındırılacak.

-Üretilen mal ve hizmetler Altın Lira üzerinden fiyatlanacak ve kur dalgalanmalarından kaynaklanan enflasyon karşısında Türk Altın Lirası adeta bir dalgakıran vazifesi görecek.

-Tedavülde sırf döviz üzerinden para kazanma imkânının daralması sebebiyle para kazanmak isteyenler fiili yatırımlar yapmaya yönelmek zorunda kalacak.

-Bilhassa servet sahiplerinin kurdaki dalgalanmayı fırsat bilip, Türk Lirası cinsinden sabit gelirli vatandaşı soyup soğana çevirmeleri engellenmiş olacak.

-Türk Altın Lirası’nın yabancı paralar karşısında satın alma gücünü muhafaza ediyor olması dolayısıyla memleket içindeki, adına sunî kazanç diyebileceğimiz birçok rant kapısı da bu vesileyle kapanmış olacak.

-Türk Altın Lirası’na geçilmesinden sonra paranın değeriyle bugünkü gibi oynanamayacak.

-Yüksek enflasyon, yüksek kur, yüksek faiz gibi bahisler Türkiye’nin gündeminden çıkacak.

-Para üzerinden para kazanma imkânı daralacak.

-Servet ve tasarruf sahipleri daha fazla gelir elde etmek için üretime yönelmek zorunda kalacak. Bu da tabiî olarak durağanlaşan ekonomiye dinamizm getirecek ve para sirkülasyonun hızlanmasına, servetin tabana doğru yayılmasına ve dolayısıyla hakiki bir iktisadî büyümeye sebeb teşkil edecek.

Baran Dergisi’nin altın standardına dair önerilerine BURADAN ulaşabilirsiniz.