Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’ne (MÜSİAD) bağlı Stratejik Araştırmalar Komisyonu ve Ekonomik Araştırmalar Birimi tarafından hazırlanan MÜSİAD 2022 Ekonomi Raporu’nda zekat toplama ve dağıtma işlemlerinin finansal sisteme dahil edilmesi istendi.

Türkiye’nin dünyanın 'ilk 10 ekonomisi' içinde yer alması için 15 önerinin yer aldığı raporun sunumunu yapan MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, "Gerek vakıflarca gerekse bireysel olarak gerçekleştirilen zekat toplama ve dağıtma işlemlerinin, gelişen finansal teknoloji yardımıyla şeffaf biçimde finansal sisteme entegrasyonu sağlanmalıdır" dedi.

Asmalı’nın sunduğu raporda şu öneriler yer aldı:

SEKTÖR BAZLI STRATEJİK PLAN TAKVİMİ: Türkiye, ilk 10 ekonomi hedefinde her bir sektörü ile var olmak için sektör bazlı stratejik planlarını bir takvime bağlı olarak oluşturmalıdır. Ekonominin tüm segmentleri için politikalar geliştirilmeli, takvim içinde belirlenen hedeflere yönelik süreçler takip edilmeli ve gerçekleşmesi sağlanmalıdır.

SİSTEMATİK YOL HARİTASI: Kendine yeten ekonomi ve cari fazla hedefine ulaşmak için, ekonomik hedeflerin öncelik sıralaması belirlenmeli ve sistematik bir yol haritası ilan edilmelidir. Böylece öngörülebilirlik artacak ve ulaşılmak istenen hedeflerin akamete uğramaması temin edilebilecektir.

EKONOMİ BİLİM KURULU: İçerisinde alanında uzman akademisyenlerin bulunduğu “Ekonomi Bilim Kurulu”nun oluşturulması, ekonomi yönetiminin tüm piyasa aktörleri ile dinamik bir yönetişim sergilemesine, süreçlerin takibine ve ekonomik birimlerle etkili bir iletişimin sağlanmasına katkıda bulunacaktır.

FİNANSTA PAZAR DURUMU: Türkiye temel sorunu olan finansal kırılganlıklarından kurtulmak için finansta bir pazar değil, ev sahibi durumuna gelmelidir. İstanbul Finans Merkezi projesi ve katılım finans ekosisteminin geliştirilmesi, bu hedefe katkı sağlayacak unsurlar arasında yer almaktadır. Çok önemli bir fırsat penceresi açıyor. Coğrafi, kültürel ve dini avantajlarıyla stratejik bir merkez olarak konumlandırabilecek İslami finans, bu bağlamda belirleyici bir rol oynayabilir.

FAİZLE MÜCADELE PROGRAMI: Türkiye; İslami finansa örneklik oluşturacak şekilde kapsamlı bir ‘faizle mücadele programı’ ile alternatif İslami finans metotlarının geliştirilmesi öncelemelidir. Bu konuda hükümetin çalıştığını biliyoruz.

KANUN VE YÖNETMELİKLER: Finans ekosistemin tamamını yani bankacılık, sermaye piyasaları, sigorta, BES ve diğer finansal kuruluşları kapsayıcı nitelikli Faizsiz Finans Kanunu hayata geçirilmelidir. Faizsiz Finans Kanunu’nun yanı sıra Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Vergi Kanunu gibi temel iktisadi, ticari ve mali alanları düzenleyen diğer kanun ve yönetmeliklerin de gözden geçirilip faizsiz ilkeleriyle uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.

İSLAMİ FİNANSAL ÇÖZÜMLER: Zekat toplama ve dağıtma işlemlerinin finansal sisteme entegrasyonu: "Gerek vakıflarca gerekse bireysel olarak gerçekleştirilen zekât toplama ve dağıtma işlemlerinin, gelişen finansal teknoloji yardımıyla şeffaf biçimde finansal sisteme entegrasyonu sağlanmalıdır."

DEFİ UYGULAMALARI VE NEOBANK: Defi uygulamaları ve Neobank’ın getirdiği fırsatlar, alternatif İslami finans ve katılım bankacılığı açısından değerlendirilmeli ve desteklenmeli.

İSLAMİ FİNANSAL ÇÖZÜMLERİN ÇEŞİTLENDİRİLMESİ: Eximbank, Kalkınma Bankası gibi finans ekosisteminin parçası olan kamu kurumları, İslami finansal çözümler üretip sektöre sunmalıdır. Meselâ, MÜSİAD’ın 2015 yılından bu yana başarıyla uyguladığı Karz-ı Hasen Sandığı modellenebilir.

KOBİ'LERİN FİNANSMAN İMKANLARI: KOBİ'lerin finansmanı, istihdamın korunmasında stratejik öneme sahip olduğu için ithal ikameci KOBİ'ler ile ihracatçı KOBİ'ler için finansman imkânlarının farklılaştırılmasını ve genişletilmesini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.

SELEKTİF KREDİ POLİTİKASI: Üretim, istihdam ve ihracat üzerindeki konjonktür kaynaklı muhtemel olumsuz etkilerin azaltılmasına katkı sağ layabilecek selektif kredi politikasının; sektör, firma ve proje bazlı olarak sürdürülmesi planlanmalıdır."

MAKRO İHTİYATİ TEDBİRLER: Kredi genişlemesinin özellikle arzı ve ihracatı artıracak ya da ithalata bağımlılığı azaltabilecek ticari kredilere yönlendirilmesi için gereken makro ihtiyati tedbirlere başvurulmalıdır.

ÜCRETLER SEVİYESİ: Ücretler seviyesi, emeğin milli gelirden aldığı payın düştüğü göz önüne alınarak yıpranmayı engelleyici tedbirlerle satınalma gücünü koruyacak şekilde taşınmalıdır. Ücret ilişkisi ileriye dönük olarak da enflasyon etrafında değil; üretilen gelirden aldığı pay bağlamında ele alınmalıdır. Böylece Türkiye, dünya sıralamasında hak ettiği konumu alırken gelir adaletini de koordineli olarak sağlayabilecektir.

HUKUKİ ALTYAPI: Sermayenin, emeğin üretim sürecine katılarak kârdan pay alacak şekilde hak ettiği geliri elde etmesine yönelik zemin hazırlanmalıdır. Proje ortaklıklarını, katma değerli emeğe yönelik pay ve opsiyonları mümkün kılacak yeterli hukuki altyapı sağlanmalıdır.

DEZENFLASYONİST ETKİ: Küresel yavaşlama beklentisi ve Fed’in bilançosunu küçültmeye başlaması, enerji ve emtia fiyatlarını aşağı çekip Türkiye için dezenflasyonist bir etki oluşturabilecektir. Bu gelişmelerin baz etkisiyle de birleşeceği düşünüldüğünde Türkiye doğru politikalarla yapıcı sonuçlar elde etmek için önemli bir fırsat yakalayacaktır.