Dünyanın neresinde bir şey olsa Türk lirası değer kaybediyor. Hem de olanın Türkiye açısından menfiliği yahut müsbetliği de bir ehemmiyete sahip değil, TL her ne olursa olsun değer kaybetme “kabiliyetine” sahip bir para birimi olarak karşımızda duruyor. 10 Mart Perşembe günü de TL değer kaybını sürdürdü ve 1 Amerikan doları 15 liraya dayandı. Euro 16.40’a yükselirken gram altın ise yeniden 950 TL’nin üzerine çıktı.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgali sürer ve Batı’dan Rusya’ya yönelik olarak her gün yeni iktisadî yaptırımlar açıklanırken TL Ruble karşısında da değer kaybetti. Hafta başında (7 Mart Pazartesi) 0,09 seviyesinde olan ruble TL karşısında yüzde 30 değer kazanarak 0,12 seviyesine yükseldi.

Hatta Rusya tarafından işgâl edilen Ukrayna Grivnası bile TL karşısında değerlendi. 28 Şubat Pazartesi günü 0,46 seviyesinden işlem gören, 7 Mart Pazartesi günü ise haftaya 0,48 seviyesinden başlayan Grivna/TL kuru bugün 0,51 seviyesinden işlem görüyor.

Cesur adımlar atmadan sadece sistem içerisinde pansuman mahiyetinde alınan hiçbir tedbir TL’nin kan kaybının önüne geçemiyor, bilakis gelecekte oluşması muhtemel bir yük -dövize endeksli mevduat gibi- anlamına da geliyor.

Her zaman olduğu gibi müteaddit kere ihtar etmemize rağmen asıl yapılması gereken kulak ardı edilip çare olmayacak yollar denendiğine ve başarısızlığı anlaşıldığına göre bu kafadan sıyrılıp, Türk Lirasını hakiki bir değere çıpalamanın ve altına endeksli Türk Lirasına geçmenin, Türkiye ekonomisini ayakta tutmak ve bağımsız kılmak için artık stratejik bir zaruret olduğunun farkına varmanın vakti gelmedi mi?

Haber yorum