Varlıklarından beri sermaye tetikçiliği yapan, Batı namına iş tutan, darbelerde her yönden eli olan ve Türkiye’de sürekli dışarı para aktaran, ekonomik operasyon çeken, milletin ve devletin kanını emen TÜSİAD, hala utanmadan ve devletin bunlara bir şey yapmamasından aldığı cesaretle Türkiye ekonomisi hakkında tercihlerde bulunuyor ve isteklerini dikte ettirmeye çalışıyor.

Bir türlü doymak bilmeyen kan emiciler, acaba nereden ve ne şekilde operasyon çekebiliriz diye hayal kuruyor, medyayı amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyor.

AB’lerinin sözünü dinleyip Türkiye’ye ders vermeye kalkıyorlar

2 gün Brüksel'de yoğun temaslarda bulunan TÜSİAD, AB Komisyonu ve Parlamentosu'ndan üst düzey yetkililer ve kanaat önderleri ile görüşmeler gerçekleştirdi. Onların emri doğrultusunda hareket eden TÜSİAD, oradan aldıkları direktifleri BESİAD-GESİFED İş İnsanları Zirvesi’nden Türkiye’ye akıl vermeye kalkıştı.

Zirvede konuşan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan, ekonomik durumu, faiz indirimini, asgari ücreti, sığınmacı politikaları ve AB’nin demokrasisine sırtımızı yaslamamız gerektiği konusunda açıklamalar yaptı.

Faiz indirimlerinin enflasyon üzerindeki etkisi olduğunu aktaran Turan, “Cari açık halen artış trendinde. Enflasyon hedeflediğimiz seviyelerde değil, refah kaybımız yüksek” dedi.

Turan “Krediye erişim her geçen gün zorlaşıyor. Yoğun regülasyon döneminden geçen finansal kesimin de bu regülasyonlar çerçevesinde kredi vermesi daha da zorlaşıyor. Unutmayalım ki, sağlıklı işleyen üreten, istihdam yaratan bir reel kesimin arkasında bu süreci destekleyen sağlıklı işleyen bir finansal sektöre ihtiyaç var” dedi.

Türkiye’ye bir çivi bile çakmadılar

Varlıklarından beri Türkiye’ye bir çivi bile çakmayan, bilakis Türkiye’yi ABD’nin köpeği haline getirmek için uğraşan TÜSİAD, Türkiye’nin son yıllarda temel alanlarda yaşanan gerilemenin kaynağının önemli bir bölümü, Türkiye'nin kendi iç sorunları ile ilgili olduğunu aktardı.

Darbe ve yolsuzlukla ayakta kalabilen TÜSİAD, “Avrupa Birliği tarafından 2006'dan bu yana Türkiye ile demokrasi, yargı, temel hak ve özgürlükler, dış politika gibi öncelikli temel alanlarda müzakere süreci işletilmedi. 2016'da sığınmacılara ilişkin iş birliği mutabakatı ile de ilişkiler bir alışveriş ilişkisine döndü. Genişleme tartışmalarında Türkiye'den bahsedilmiyor. Sonuçta Türkiye-AB ilişkileri bir süredir çok yanlış bir zemine oturdu.

Bu zihniyetten her iki tarafın da hızla çıkması ve entegrasyon odaklı yapıcı politikalar işletmeye başlatılması gereklidir. Yeni oluşturulan Avrupa Siyasal Topluluğu'nun da genişleme sürecine alternatif oluşturmayan, AB'yi tamamlayıcı ve üyelik sürecini kolaylaştırıcı bir işlevi olması gerekir.” dedi.

Türkiye’nin yeri AB ve demokrasiler ailesiymiş!

Her yönüyle kendimizi AB ve ABD’ye kapılamamız gerektiğini ihtar eden TÜSİAD, “Türkiye'nin yeri başından itibaren hem jeopolitik, hem demokratik değerler, hem de ekonomik ilişkiler açısından transatlantik ittifak, AB ve demokrasiler ailesidir.” diye konuştu.